28 Eylül 2007 Cuma

Düşünsel Yalnızlık

Kendinizi içinde bulunduğunuz yaşamdan uzakta hissetmek, sanki o ana yukarılardan bir yerden bakıyor olmak, çoğu zaman hayatınızda bir anlamsızlık içerisinde sağa sola savrulduğunuzu düşündürür.. Çoğu zaman kimse bilmez içinizdeki gerçekleri ve hissettiğiniz duyguları, boşuna söylenmemiştir, bir insan sadece yalnız kaldığında gerçekten olduğu kişidir diye. Diğer taraftan varolan olanaklar ve ortamda içinizde yaşadıklarınızı kelimelere sığdıracak veya anlaşılabilecek kişileri bulmak anlamında imkansız kılar.. Hiç kimse sizi kendinizden daha iyi tanıyamaz, tanıyamayacaktır.. Ama birazda olsa kendinize yakın hissettiğiniz kişiler, sizleri en fazla anlayan ve bir bakıma da en çok tanıyan ve içinizdekileri bilen kişilerdir.. Bu insanların sayısı azaldıkça kişi kendini yalnız hissseder.. Eğer yaşamınıza dönüp baktığınızda böyle bir kişiye rastlamazsanız işte hayatın anlamsızlığını farketmeniz ve fiziksel olarak dünya üzerinde olsanız bile düşüncelerinizle aslında çoktan burayı terketmiş olduğunuz bellidir.. Ama dışardan bakıldığında kimsenin sizi bu haldeyken tanıyıp bunu bilme olasılığı ise yoktur..

Basit konularda yazı yazarken bile bazı şeyleri doğrudan ifade etmek yerine ve okuyabilecek herhangi bir kişiye karşı tanınmamak ve anlaşılmamak isteği de barındıran uzun ve aynı zamanda karmaşık cümleler arkasına sığınma ihtiyacı duymak da.. sadece kendimizi yalnızlığımızı kanıtlayan bir olgu.. hayatı doyasıya yaşamanın ötesinde..

a.s.