29 Aralık 2013 Pazar

Temel İktisat Teorileri



İktisat teorilerinin ortaya çıkışı Eski Yunanlılardan önceki çağlara kadar uzanır. Ancak bugünkü iktisadi düşüncelerin temelleri öncülüğünü Adam Smith (1773-1970)’ inyaptığı Klasik İktisatçılar (liberalller)tarafından ortaya atılmıştır. Bu akımın ortaya çıkmasında en önemli etken kuşkusuz Sanayi devrimi olmuştur. 1776 yılında yayımlanan Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” adlı eseri ile doğan klasik düşünce, bu ekole mensup iktisatçılarla zenginleştirilmiştir. 

Klasik düşüncenin varsayımları şunlardır:
1- Denge açısından:  Klasiklere göre denge doğal olarak ve kendiliğinden sağlanır. Otomatik olarak dengeyi sağlayan güç; fiyat mekanizmasıdır.
2- Üretim Faktörlerinin istihdamı açısından:  Fiyat mekanizması düzgün şekilde işlediği sürece ekonomi tam istihdam dengesini kendi kendine sağlamaktadır. Tam istihdamın sonucu olarak, ekonomide işsizlik olmayacak ve üretim dolayısıyla milli gelir en yüksek düzeye erişecektir.
3- Devlet Müdahalesi açısından: Klasiklere göre ekonomiyi dengeye getiren koşul rekabettir. Bu nedenle “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesini benimseyen bu görüş, devletin ekonomiye piyasa mekanizmasını bozacak her türlü müdahalelerini yasaklar. Klasiklere göre devlet, rekabeti sağlayacak düzenlemeleri yapmak ve rekabeti önleyici her türlü engeli ortadan kaldırmak zorundadır.
4- Reel ve Parasal İlişkiler:  Klasikler değer teorisini para teorisinden ayırırlar. Bunlara göre para sadece mübadele aracıdır, ekonomik olaylar üzerinde hiçbir etkisi yoktur.
5- SAY yasası geçerlidir: “ Her arz kendi talebini yaratır.” 

1870 yıllardan sonra klasik ekolün revizyonu (yeniden düzeltilmesi) olarak nitelendirilen Neo-Klasikakım iktisatta büyük devrim yapmıştır.  Neo-klasikler, değeri (faydayı) marjinal fayda ile açıklama yoluna gitmişlerdir.  Bu yolla makro ekonomiye mikro temellerle bakarak analiz yapmışlardır.

1929’lu yıllara kadar dünyada klasik iktisat hüküm sürmüştür. Ancak 1929 lu yıllarda ortaya çıkan büyük buhran bu sisteme güveni sarsmıştı. 1936 yılında J.M. Keynes’in, klasiklerin ve neo-klasiklerin çeşitli görüşlerini çürüten “İstihdam, Faiz ve Para hakkında Genel Teori” adlı eseriyle Keynesyen devrimi başlamış olmaktadır.

Keynesyen görüşün varsayımları şunlardır:
1- Tam istihdam :  Piyasa güçleri ekonomide tam istihdamı sağlamakta yetersiz kalmaktadır. Ekonomi eksik istihdamda da dengeye gelebilir.
2- Parasal Analiz :  Para ekonomik analizde çok önemli bir yere sahiptir. Para klasiklerin savunduğu gibi nötr değildir.
3- Devlet müdahalesi açısından :  Devlet ekonomiye müdahale etmek zorundadır. Bu müdahale araçları para ve maliye politikası araçlarıdır.

17 Kasım 2013 Pazar

Giffen Mallar

Fiyat düştüğü zaman daha fazla satın alınan mallara “normal mal”denilmektedir. Bu gibi malların gelir ve ikame etkileri fiyattaki değişme ile ters yönlü olmaktadır. Yani, söz konusu malın fiyatı düştüğünde, tüketici fiyattaki azalmanın zıttı yönde değişen (artış yönünde) “negatif gelir ve negatif ikame etkileri” sonucu o maldan daha fazla satın almaktadır.

Fiyatı düştüğü zaman daha az satın alınan mallara ise Düşük mallar denilmektedir, bu mallar ikiye ayrılır. Öncelikle fiyat etkisi bağlamındaki farklılık nedeniyle Giffen malları tanımlayalım. Giffen mallarında fiyat düştüğünde satın alınmak istenilen miktarın azalmasının nedeni, gelir etkisinin fiyattaki değişmeyle ters yönde olması yanında “pozitif gelir etkisinin negatif ikame etkisinden daha büyük olmasıdır”

Fakir mal olarak ifade edilen düşük mal, tüketicinin geliri arttığı zaman daha az satın aldığı tüm malları ifade eder.

Giffen malı ise, düşük malın Giffen malı olup olmadığına bağlı olarak ikiye ayrılmasına neden olur. Giffen malı talep kanuna ters düşen bir yönelim gösteren ve fiyatı düşen maldan daha az satın alınan ve daha az satın alınma nedeni de fiyattaki değişme ile aynı yönlü olan “pozitif gelir etkisinin” fiyattaki değişme ile ters yönlü olan “negatif ikame etkisinden daha büyük” olmasıdır.

Bir malın fiyatı düştüğünde tüketicinin nominal geliri aynıyken reel geliri yükselmektedir. Reel geliri yükselen tüketici satın aldığı miktarı gelir etkisi nedeniyle azalttığından Giffen mallarının tümü aynı zamanda düşük maldır, ancak düşük malların bir kısmı Giffen malı niteliğinde bir kısmı ise Giffen malı niteliğinde değildir.

Temel ayrım, gelir etkisinin ikame etkisinden daha büyük olduğu düşük malın “GIFFEN MAL”olarak sınıflandırmaktır.

Bunu aşağıdaki grafiklerde daha net bir şekilde görebilirsiniz.





Düşük Mal Örneklerini insanların geliri arttığında kullanımı azalttığı veya bıraktığı ürünlerde görebiliriz. Kalitesi düşük ürünleri bu sınıflandırma içerisinde sayabiliriz.


Üstün Mal ise kısaca lüks eşyaları içermektedir. 


Fiyat Etkisi (Slutsky Yaklaşımı)

Talep eğrisinin sol yukarıdan sağ aşağıya inen yönsemesi (negatif eğimli olması)fiyatı düşen bir maldan daha çok satın alınmak istendiğini ifade etmektedir. Tüketicinin fiyatı düşen bir maldan daha fazla satın almak istemesi, bir yandan gelir etkisi, öte yandan ikame etkisine bağlı olarak açıklanır. Bu iki etki toplamına ise toplam etki veya fiyat etkisi denilmektedir.

Gelir ve ikame etkisinin açıklanmasında Hicks Yaklaşımı (ayrıntılı bilgi içintıkla) ve Slutsky Yaklaşımı olarak iki görüş mevcuttur. Bu yazımızda Slutsky yaklaşımını irdeleyeceğiz.

Rus ekonomist Eugene Slutsky (1880-1948) Hicks’in yapmış olduğu analizde olduğu gibi tüketicinin ikame etkisi nedeniyle fiyatı düşen maldan daha fazla satın alırken, aynı zamanda ilk farksızlık eğrisinden daha yüksek tatmini veren bir diğer farksızlık eğrisine erişmesini öngörmüştür. Fakat Hicks analizinde tüketici, ikame etkisi nedeniyle fiyatı düşen maldan daha fazla satın alırken reel gelir sabit tutulmakta ve orijinal kayıtsızlık eğrisi üzerinde kalındığı varsayımı mevcuttur.

Slutsky metodunda, reel gelir sabit tutulmakta tüketici önce ilk satın aldığı mal bileşimine yani ilk denge noktasına getirilmektedir. Reel gelirin sabit tutulması varsayımında, yeni fiyatlar düzeyinde başlangıçtaki miktarlarda mal satın alması söz konusu olmaktadır.



Bu nedenle üstteki grafikte görüldüğü gibi, B1A2 bütçe doğrusuna paralel ve D1 denge noktasından geçen B’A’ bütçe doğrusu (telafi edilmiş bütçe doğrusu) çizilmektedir. Bu durumda tüketici, B’A’ bütçe doğrusu üzerinde kendisine en yüksek tatmini sağlayan mal demetini veren D’ noktasında dengeye gelerek, A malından ikame etkisi nedeniyle a1a’ kadar daha fazla satın almaktadır. Slutsky’nin bu noktadan sonraki açıklamaları Hicks ile aynıdır.

Slutskyyönteminde Hicks analizi gibi, “reel gelir sabit tutulmakta” ancak, ikame etkisi nedeniyle satın aldığı A malı miktarında orijinal kayıtsızlık eğrisinden daha yüksek tatmini yansıtan bir diğer farksızlık eğrisinde dengeye gelinmektedir. U3 kayıtsızlık eğrisinin tatmin düzeyi.

15 Kasım 2013 Cuma

657 ye göre Devlet Memurunun Temel Görev ve Sorumlulukları

Madde 6:
Devlet Memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadırlar. Devlet Memurları bu hususu “Asli Devlet Memurluğuna” atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki “Yemin Belgesi” ni imzalayarak göreve başlarlar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı olarak uygulayacağıma; insan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.

Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık
Madde 7
Devlet Memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayrım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.

Devlet Memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler.

Davranış ve İşbirliği
Madde 8:
Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.
Devlet memurlarının işbirliği içinde çalışmaları esastır.

Yurt dışında Davranış

Madde 9:
Devlet memurlarından sürekli veya geçici görevle veya yetişme, inceleme ve araştırma için yabancı memleketlerde bulunanlar Devlet itibarını veya görev haysiyetini zedeleyici fiil ve davranışlarda bulunamazlar.

Amir durumda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları
Madde 10:
Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan veya yaptırmaktan, maiyetindeki memurları yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar.
Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanır.
Amir, maiyetindeki memurlara kanunlara aykırı emir veremez ve maiyetindeki memurdan hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz, hediyesini kabul edemez ve borç alamaz.

Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları
Madde 11:
Devlet memurları kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerini iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.
Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmaya mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri veren aittir.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez, yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğini korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.

Kişisel Sorumluluk ve Zarar
Madde 12:
Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.
Devlet memurunun kasıt, kusur ve ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedel üzerinden ödenmesi esastır.

Kişilerin uğradıkları zararlar
Madde 13:
Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Ancak, Devlet dairesine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kâğıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.

İşkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlar sonucunda Devletçe ödene tazminatlardan dolayı sorumlu personele rücu edilmesi hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

Fiyat Etkisi (Hicks Yaklaşımı)

Tüketicinin fiyatı düşen bir maldan daha fazla satın almak istemesi, bir yandan gelir etkisi, öte yandan ikame etkisine bağlı olarak açıklanmaktadır. Bu iki etki toplamına ise “toplam etki” ya da “fiyat etkisi” adı verilmektedir.

Tüketicinin fiyatı düşen bir maldan daha fazla satın alması Hicks yaklaşımına göre şöyle açıklanmaktadır.

Öncelikle aşağıdaki grafikle durumu gösterelim.




A malının fiyatının Pa2 ye düştüğünü varsayalım. Bu durumda tüketicinin reel geliri artmış olacak ve bütçe doğrusu B1A1 den B1A2 konumuna geçecektir. Yeni koşullarda, tüketicinin dengesi D1 den D2 ye kayacak ve tüketicinin tatmin düzeyi U1 farksızlık eğrisinin tatmin düzeyinin üzerine (U2 farksızlık eğrisinin tatmin düzeyine) yükselecektir.

Satın alınan A malı miktarı ise a1a2 kadar artacaktır. İşte A malının fiyatının düşmesi sonucu, satın alınan A malı miktarındaki a1a2 kadar artış, “toplam etki” (fiyat etkisi) sonucu olmaktadır. Toplam etki ise, yukarıda da belirttiğimiz gibi, gelir ve ikame etkilerinden oluşmaktadır. Satın alınan miktardaki a1a2 kadarlık artışın a1a’kadarlık kısmı “ikame etkisi” a’a2 kadarlık kısmı ise “gelir etkisi” sonucu oluşmaktadır.

İkame etkisinin elde edilişini ayrıca detaylı bir şekilde açıklayalım.


A malının fiyatındaki düşüş, tüketicinin reel gelirinin artmasına ve dengenin D1 den D2 ye yükselmesine neden olmaktadır. Bir an için tüketicinin reel gelirindeki bu artışı ortadan kaldıracak kadar geliri azalttığımızı kabul edelim. Reel gelirin sabit tutulması varsayımı, tüketicinin A malının fiyatının düşmesi sonucu eriştiği daha yüksek tatmin düzeyinden (U2 düzeyi)  ilk tatmin düzeyine (U1 tatmin düzeyine)indirilmesi şeklinde yorumlanabilir. Yeni fiyatlar düzeyinde D2 noktasında dengeye gelen tüketicinin yeniden U1 farksızlık eğrisinin tatmin düzeyine indirilebilmesi için, yeni fiyatlara göre oluşmuş olan B1A2 bütçe doğrusuna paralel ve U1 farksızlık eğrisine teğet yeni bir bütçe doğrusu (telafi edilmiş bütçe doğrusu) çizilmesi gereklidir. Reel gelir sabitken, yeni fiyatlardan mal alışı yapması varsayımında tekrar eski tatmin düzeyine indirilmesi halinde, söz konusu tüketici bu defa D’ de dengeye gelmiş varsayılabilir ki, bu durumda satın aldığı a1a’ kadarlık A malı ikame etkisi nedeniyle tüketicinin satın aldığı miktardaki artışı ifade etmektedir.

14 Kasım 2013 Perşembe

Toplam Fayda Maksimizasyonu

Kardinal Yaklaşıma Göre;
Tüketici bütçesindeki parayı çeşitli mallar arasında her mala ödediği son liranın faydası (hwe mala yaptığı harcamanın marjinal faydası) eşit olacak şekilde dağıttığında, toplam faydasını en yüksek düzeye çıkaracağı öngörülmektedir. Buna ayrıca tüketici dengesi denilmektedir.

Marjinal Fayda (A malı) / Fiyat (A malı) = Marjinal Fayda (B malı) / Fiyat (B malı)

Ordinal Yaklaşıma Göre;
Fayda maksimizasyonuna yönelen tüketicinin erişebileceği en yüksek tatmin düzeyi, bütçe doğrusunun teğet olduğu farksızlık eğrisinin tatmin düzeyidir.

Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi, teğet noktasında (D noktası) dengeye gelen tüketici, B malından ob1, A malından oa1 kadar satın alarak, veri geliri ile en yüksek tatmin düzeyine erişmektedir.




Diğer yandan farksızlık eğrisinin eğimi tüketicinin satın aldığı mallar arasındaki Marjinal İkame Oranına eşittir. Marjinal İkame Oranı malların marjinal faydaları (son birim yararı) oranına eşittir.

Marjinal İkame Oranı = Marjinal Fayda (A malı) / Marjinal Fayda (B malı)

Bütçe doğrusunun eğimi, satın alınan malların fiyatları oranına eşit olmaktadır.

Eğim = Fiyat (A malı) / Fiyat (B malı)

D Denge noktasında bütçe doğrusu farksızlık eğrisine teğet olduğuna göre, bütçe doğrusunun eğimi, farksızlık eğrisinin denge noktasındaki eğimine eşit olacaktır.

Fiyat (A malı) / Fiyat (B malı) = Marjinal Fayda (A malı) / Marjinal Fayda (B malı)

Diğer bir ifadeyle…

Marjinal Fayda (A malı) / Fiyat (A malı) = Marjinal Fayda (B malı) / Fiyat (B malı)

Bu eşitlik aynen kardinal yaklaşıma göre ifade edilen denge koşulunun aynısıdır.

25 Ağustos 2013 Pazar

Yolcu Beraberi Eşya Muafiyeti

Bilindiği üzere, yurt dışından ülkemize getirilen her türlü eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulması ve vergilerinin ödenmesi gerekmektedir.

Ancak, genel kural bu olmakla birlikte, belli kıymet ve miktarın altındaki eşyaya çeşitli muafiyetler de uygulanabilmektedir. Keza, bir babanın yurt dışından gelirken küçük kızına aldığı (makul fiyattaki) bir fotoğraf makinesi ya da saatin vergisinin alınmasının, anılan kişiler açısından olumsuz bir durum oluşturmasının ötesinde, bu nitelikte bir işlem sonucunda elde edilecek faydanın, katlanılan maliyetten daha az olması da çoğu zaman söz konusu olabilmektedir.
Bu bağlamda, AB uygulamalarına paralel olarak, başta 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (07.10.2009) olmak üzere, konuya ilişkin Gümrük Müsteşarlığı’nın düzenlemeleri çerçevesinde, yolcu beraberi eşya muafiyetine ilişkin uygulamaların şekillendiğini görmekteyiz
1. Zira 5911 sayılı Kanunla (T.C. Yasalar, 2009), 4458 sayılı Gümrük Kanununun Muafiyet ve İstisnalara ilişkin 167 nci maddesinde yapılan değişikle, muafiyet limitleri yükseltilmiştir.
Bu kapsamda, yurt dışından gelen bir yolcunun yararlanabileceği muafiyetleri, “hediyelik eşya muafiyeti” ile “kişisel eşya muafiyeti” olmak üzere öncelikli olarak iki farklı kategoriye ayırabiliriz.
Öte yandan, çalışmamızın doğrudan konusu olmamakla birlikte, “önemli değeri olmayan eşya” olarak tanımlanan ve yurt dışından posta yoluyla ve hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gönderilen ve toplam kıymeti 75 Euro’yu geçmeyen eşyaya da ticari nitelikte olmamak şartıyla ayrıca muafiyet tanınmaktadır (2009/15481 sayılı BKK md.45).
Konunun anlaşılmasına katkı yapmak amacıyla bu hususla bağlantılı önem arz eden kavramları da ilk aşamada tanımlayacak olursak;
Kişisel eşya: Gerçek kişinin kendi kullanımına mahsus, gayri ticari nitelikteki eşyayı,
Kişisel kullanım: Profesyonel veya ticari nitelikli bir faaliyetle ilgili olmamak koşuluyla ev ve özel hayatın gerekleri ile ilgili ihtiyaçları karşılama amacına yönelik kullanımı,
Yolcu: Ticaret, memuriyet,  tahsil,  ziyaret,  tedavi veya turizm gibi herhangi bir amaçla kısa veya uzun bir süre kalmak üzere, yabancı bir ülkeden karayolu, demiryolu, deniz veya hava yollarından biriyle Türkiye Gümrük Bölgesine gelen yabancı bir ülkede oturan Türkler ve yabancılar ile herhangi bir amaç ile gittikleri yabancı ülkeden kesin veya geçici olarak dönen, Türkiye'de oturan Türkler ve yabancılar ile Türkiye’den aynı amaçlarla ve aynı yollarla yabancı bir ülkeye giden benzeri Türk ve yabancıları,
Yolcu beraberi eşya: Yolcunun beraberinde getirdiği, ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyayı, ifade etmektedir.
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere, nakil vasıtaları sürücüleri ve hizmetlilerinin yolcu sayılmayacağının bilinmesi gerekmektedir. Ayrıca, yolcu beraberi eşya kapsamında, Transit yolcular hariç olmak üzere, yolcu beraberinde getirilip serbest dolaşıma sokulan gayri ticari nitelikteki, kişisel ve ailevi kullanıma mahsus veya hediye edilmek üzere getirilen eşyaya da muafiyet tanınmaktadır

II. Hediyelik Eşya ve Kişisel Eşya Muafiyeti
a) Hediyelik Eşya Muafiyeti
Çalışmamızın “Giriş” kısmında yer verdiğimiz üzere, belli kıymet ve miktara haiz eşyanın ülkemize girişi esnasında, uluslararası uygulamalara paralel şekilde belli muafiyetler tanınmaktadır. Bu muafiyetler (önemli değeri olmayan eşya muafiyeti hariç olmak üzere) ise, “kişisel eşya muafiyeti” ile “hediyelik eşya muafiyeti”dir.
Söz konusu muafiyetlerden, hediyelik eşya muafiyeti, yolcunun beraberinde getirdiği 430 Euro’ya 2 kadar eşyanın gümrük vergilerinden muaf olarak ülkemize sokulabilmesini ifade etmektedir. Bu tutarın üzerinde olan 1500 Euro’ya kadar eşyanın ülkemize getirilebilmesi ise, tek ve maktu tarife kapsamında vergisinin alınması ile mümkündür.
Diğer bir anlatımla, önemli değeri olmayan eşya ve yolcu beraberinde getirilen hediyelik eşya muafiyeti hükümleri saklı kalmak üzere, her bir sevkiyat ya da 18 ve daha yukarı yaştaki her bir yolcu için kıymeti 1500 Euro’yu geçmeyen eşyanın;
a) Avrupa Birliği ülkelerinden doğrudan gelmesi durumunda %18,
b) Diğer ülkelerden gelmesi durumunda %20, oranında ve kıymeti üzerinden tek ve maktu bir vergi tahsil edilerek, eşyanın yurda girişine izin verilmektedir.
Ancak, sözü edilen limit dâhilinde getirilen eşyanın;
i) Yolcu beraberinde ya da yolcunun gelişinden bir ay önce veya bir ay sonra gelmesi ya da yabancı bir ülkeden posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelmesi,
ii) Ticari miktar ve mahiyet arz etmemesi,
iii) Kişinin şahsına ve ailesinin kullanımına mahsus olması,
iv) Posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelenlerde brüt 30 kilogramı geçmemesi, gerekir.
Bu çerçevede, İspanya’dan gelen bir eşyanın kıymetinin 1200 Euro olması durumunda muafiyetin nasıl uygulanacağını somut bir örnek yardımıyla açıklayabiliriz. Bu örnek durumda, eşyanın kıymetinde hediyelik eşya muafiyeti tutarı düşüldükten sonra, kalan tutar üzerinde tek ve maktu bir vergi alınmaktadır. Bu oran ise, AB ülkeleri için %18 olarak uygulanmaktadır. Örneğimize devam edecek olursak, 1200 Euro-430 Euro’nun düşümünden sonra kalan tutar olan 770 Euro’ya tek ve maktu tarife oranı olan %18 oranının uygulanması neticesinde elde edilen 138,6 Euro tutarında verginin tahsil edilmesi gerekmektedir (BKK 63.md). Yani, 1200-430=770 x0,18(%180)=138,6 Euro şeklindedir.
Başka bir örnek soru yardımıyla da konuyu açıklığa kavuşturabiliriz. Tanesi 2000 Euro olan 5 adet Notebook, yolcu beraberinde yurda getirilebilir mi? Cevabımız hayır şeklinde olacaktır. Keza, yukarıda ifade ettiğimiz üzere, tek ve maktu tarife kapsamında 1500 Euro’ya kadar eşyanın ülkemize getirilebilmesi mümkündür. Bu tutarın üzerindeki eşyanın muaf olarak sokulması mümkün olmayıp yürürlükteki vergilendirme kriterlerine göre ithalat vergilerinin alınması gerekmektedir. Ayrıca, 1500 Euro’nun üzerindeki bir eşya için herhangi bir indirim söz konusu olmayacaktır.
Kaldı ki, söz konusu muafiyetin amacı ticari gaye gütmeyen eşya için geçerlidir. Ve korunmak istenen menfaate uygundur. Bu nedenle adedi 2000 Euro olan ve (5 adetten) toplam kıymeti 10.000 Euro olan bir eşyanın (Notebook) muaf olarak ülkemize getirilmesi mümkün değildir. Bu nitelikte bir eşyanın gümrüğe gelmesi durumunda, yürürlükteki vergi oranlarına göre tüm vergilerinin alınması gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken 1500 Euro’ya kadar tüm vergileri kapsayacak şekilde tek bir oran uygulanmakta iken, bu rakamın üzerindeki (1500 Euro’nun) bir eşyada, gümrük vergisinin yanında KDV, ÖTV gibi diğer mali yükümlülüklerin de ödenmesi gerekmektedir. Kaldı ki, (1500 Euro) bu tutarın üzerindeki eşyada herhangi bir indirimin uygulanması söz konusu değildir. Dolayısıyla, hediyelik eşya muafiyeti ile kişisel eşya muafiyeti farklı kavramlar olduğunu öncelikli bir bilgi olarak dile getirebiliriz.
Daha önce değindiğimiz üzere, hediyelik eşya muafiyeti 430 Euro olarak uygulanırken, kişisel eşya muafiyeti, söz konusu BKK eki (Ek 9) liste kapsamı eşyaya uygulanmakta ve bu nitelikteki eşyanın vergisiz olarak yurda getirilebilinmesine olanak sağlamaktadır. Kişisel Eşya Muafiyetine konu olan eşyaya ilişkin Listeye ulaşmak için tıklayınız


Liste kapsamı eşyaya muafiyet uygulanması mutlak olmayıp, bu hakkın kullanımı belirli ilke ve esaslara bağlanmıştır. Örneğin, listenin, “A TÜKETİM MADDELERİ” bölümünde yer alan eşyanın sadece yolcu beraberinde yurda getirilmesi mümkün iken, tablonun “B DİĞER EŞYA” bölümünde yer alan eşyanın ise, yolcu beraberinde getirilebilineceği gibi, yolcunun yurda gelişinden bir ay önce veya bir ay sonraki süreler içerisinde de getirilebilmesi mümkündür.
Ayrıca, tablodaki tütün mamullerinin kullanımı da özelik arz etmektedir. Keza, Tütün veya alkol ürün gruplarında muafiyet hakkı bir ürün için sadece karşılığında yazılı miktar kadar kullanılabilir. Muafiyet hakkının aynı ürün grubundan birden fazla ürün için kullanılması durumunda, ürünlerin kullanılan oranları toplamı %100’ü aşamaz. Örneğin; 25 adet puro
(25/50=%50) ve 50 adet Sigarillonun (50/100=%50) birlikte getirilmesi mümkündür. Ancak, 30 adet puro (30/50=%60) ile 50 adet Sigarillonun (50/100=%50) birlikte getirilmesi mümkün değildir. Keza, toplam oran (%60+%50=%110) %100’ü geçmektedir. Ayrıca, Tütün veya alkol ürün gruplarında muafiyet hakkı, 18 yaşından büyük yolcular için uygulanmakta olup, yapılan yeni bir düzenlemeyle, bu bölümdeki (400 adet)sigara miktarına ek olarak yolcuların 200 adetsigara daha getirebilmelerine olanak sağlanmıştır.
Kişisel eşya muafiyet hakkının kullanımına başka bir örnek de verebiliriz.
Şöyle ki; (tablodan da görüldüğü üzere), 55 Ekrana kadar (55 dahil) bir adet TV’nin kişisel eşya kapsamında muaf olarak yurda sokulması mümkün iken, 101 Ekran bir adet LCD’nin muafiyet kapsamında yurda sokulması mümkün değildir. Bu nitelikte bir TV’nin (kıymeti 1500 Euro’yu geçmemek şartıyla), ancak tek ve maktu tarife kapsamında yurda getirilmesi olanak dâhilindedir.
Ayrıca, elektronik cihazlardan da bir defaya mahsus olmak üzere, “Bandrol ücreti” adı altında TRT adına gümrük idarelerince tahsilât yapıldığının unutulmaması gerekir.
Mezkûr bölümün “Gıda ürünleri” başlığı altında yer alan çikolata ve/veya şekerden mamul yiyecekten toplam 2 kg. alınması mümkündür. Anılan bölümün “Kozmetik Ürünler” başlığı kapsamına 5 adet cilt bakımı ve makyaj malzemesi de dahildir. Söz konusu listenin "f) Diğerleri" başlıklı bölümünün 9 uncu maddesinde geçen evcil hayvanlar ibaresi kedi, köpek ve kuş ile sınırlıdır.
Bu kısımda, son olarak, Yolcuların, gümrük kapılarında bulunan mağazalardan satın aldıkları kişisel eşya ve yolcu beraberi hediyelik eşyaya da muafiyet tanındığını söyleyebiliriz. Yolcular, önceki bölümde ifade edilen esaslar çerçevesinde, bu mağazalardan satın aldıkları eşyayı, vergileri ödenmek suretiyle serbest dolaşıma da sokabilirler. Yolcular tarafından kişisel eşyanın ve hediyelik eşyanın yolcu tarafından yurtdışından getirilmesi halinde; aynı eşyanın gümrük kapılarındaki mevcut mağazalardan da ayrıca satın alınması mümkün değildir.
Mezkûr Karar eki Ek-9’daki liste kapsamı eşya için muafiyet karşılarında yazılı miktar ile sınırlı olarak uygulanmaktadır. Hem 430 Euro’luk yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyet hakkı, hem de kişisel eşya muafiyet hakkı her bir yolcu başına Karar eki Ek-9’daki listede yer alan eşya için karşılarında yazılı miktarlarla sınırlıdır. Dolayısıyla, listede yer alan eşya için eşyanın kıymetine bakılmaksızın listede belirtilen miktar kadar getirilebilecektir.
Liste kapsamı dışında kalan eşya için ise, getirilen eşyaya muafiyet uygulanabilmesi için eşyanın toplam kıymetinin 430 Euro’yu aşmaması gerekmektedir.
Daha önce vurguladığımız gibi, hediyelik eşya muafiyeti kıymetinden (430 Euro) daha yüksek değerdeki eşyanın da belli şartlar dâhilinde yurda sokulması mümkündür. Buradaki üst limit ise 1500 Euro’dur. Diğer bir anlatımla, önemli değeri olmayan eşya ve yolcu beraberinde getirilen hediyelik eşya muafiyeti hükümleri saklı kalmak üzere, her bir sevkiyat ya da 18 ve daha yukarı yaştaki her bir yolcu için kıymeti 1500 Euro’yu geçmeyen eşyanın tek ve maktu tarife kapsamında yurda getirilmesi mümkündür.
Getirilen eşyanın kıymeti ise, ibraz edilen faturaya, satış fişine veya eşya bedelinin ödendiğine ilişkin belgeye göre belirlenmektedir. Bu tür belgenin ibraz edilememesi veya ibraz edilen belgede kayıtlı kıymetin düşük bulunması halinde, eşyanın kıymeti gümrük idaresince belirlenmektedir.
Öte yandan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar hükümleri çerçevesinde; Yolcuların Türk Parasını ve dövizi beraberlerinde Türkiye'ye getirmeleri serbesttir. Yolcular, 5000.-ABD Doları veya eşitine kadar efektifi ve en çok 5.000 ABD Doları karşılığı Türk parasını beraberlerinde yurt dışına çıkarabilirler.
Dışarıda yerleşik kişiler ile Türkiye'de yerleşik sayılmakla birlikte yurt dışında çalışan Türk uyruklu kişiler, yurda girişlerinde beyan etmiş olmak, Türkiye’de yerleşik kişiler ise bankalar ve özel finans kurumlarından döviz satın aldıklarını tevsik etmek kaydıyla 5.000.- ABD Doları veya eşitini aşan miktarlardaki efektifi beraberlerinde yurt dışına serbestçe çıkarabilirler.
Yolcular, beraberlerindeki kendilerine ait değeri 15.000.-ABD Dolarını aşmayan ve ticari amaç taşımayan ziynet eşyası niteliğinde kıymetli madenlerden ve taşlardan yapılmış eşyayı yurda getirebilirler ve yurt dışına çıkarabilirler. Daha fazla değerdeki ziynet eşyasının yurt dışına çıkarılması, girişte beyan edilmiş olmasına veya Türkiye’den satın alınmış olduğunu tevsik etme şartına bağlıdır.
Kara hudut kapısından ülkemizden diğer ülkelere giden ve geri gelen yolcular ile diğer ülkelerden ülkemize gelen ve giden yolcuların, seyahat ettikleri ülkede en az üç gün geçirmeden geldikleri ülkeye dönmeleri halinde, bu kişiler yolcu beraberi hediyelik eşya ve kişisel eşya muafiyeti hakkından yararlandırılmazlar.
Cep telefonunun (TV, müzik çalar, video oynatabilme özelliğine sahip olanlar dâhil) muafen serbest dolaşıma sokulabilmesi için, ancak yolcu beraberi kişisel eşya statüsünde olması gerekmektedir. (Tablo I) Ek-9’daki listede belirtildiği gibi, yabancı misyon mensupları hariç, her bir yolcunun iki takvim yılında bir adet ile sınırlı olmak üzere, telefonun kıymetine bakılmaksızın cep telefonunu gümrük vergilerinden muaf olarak yurda getirmeleri mümkün bulunmaktadır. Ancak, hediyelik eşya statüsünde veya posta/hızlı kargo taşımacılığı yoluyla muafen veya vergileri ödenerek cep telefonu getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yolcu beraberinde getirilen hediyelik eşyanın hayvansal gıda ürünleri olması durumunda beş kilogramına, bitkisel gıda ürünleri olması durumunda üç kilogramına muafiyet tanınmaktadır.
Turistlerin inançları gereği yemeleri gereken özel gıda maddelerinin gerek yolcuların beraberlerinde gerekse kargo olarak gelmesi halinde, hangi yolculara ait olduğunun ilgili turizm kuruluşu tarafından belgelendirilmesi ve bunlar tarafından tüketileceğinin taahhüt edilmesi kaydıyla, bu tür gıda maddelerinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca kontrol ve müsaade aranılmadan yurda girişine izin verilmektedir.
Ülkemize gelen yolcuların beraberlerinde ya da gelişlerinden bir ay önce veya bir ay sonraki süreler içerisinde Kararın ekinde yer alan Ek-9’daki liste kapsamı şahsi tedavide kullanılmak üzere getirilen ilaçların, yolcuların seyahatleri süresince kullanmaları gerektiğine ilişkin gümrük idaresine belge (sağlık kurulusundan alınan rapor, doktor raporu veya reçete vb.) ibraz edilmesi koşuluna bağlı olarak, ülkemizde kalınacak süre göz önünde bulundurularak, makul miktardaki ilacın girişine izin verilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, öncelikle belirtilmesi gereken diğer bir husus, yukarıdaki tablo kapsamı eşya için muafiyetin, karşılarında yazılı miktar ile sınırlı olarak uygulanması gereğidir. Hem430Euro’luk yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyet hakkı, hem de kişisel eşya muafiyet hakkı her bir yolcu başına tabloda yer alan eşya için karşılarında yazılı miktarlarla sınırlıdır. Liste kapsamı dışında kalan eşya için ise, getirilen eşyaya muafiyet uygulanabilmesi için eşyanın toplam kıymetinin 430 Euro’yu aşmaması gerekmektedir. Bu hak, aile ünitesine değil, aksine her bir yolcu için tanınmıştır.
Dikkat edilmesi gereken başka bir konuda, nakil vasıtaları sürücüleri ve hizmetlilerinin yolcu sayılmaması nedeniyle, yolculara sağlanan muafiyetler ve indirimlerden anılan kişilerin yararlanamayacağı hususudur.

Açıklandığı üzere, başta 4458 sayılı Gümrük Kanunu olmak üzere, 2009/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (2010/659 sayılı BKK ile yapılan değişiklikler dahil) ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre, yurt dışından posta yolu veya hızlı kargo taşımacılığıyla gönderilen eşya ile yolcu beraberindeki eşyaya belli şartlar dahilinde muafiyet tanınmaktadır. Bu çerçevede tanınan muafiyet, posta ve hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gönderilen eşyada 150 Euro, yolcu beraberindeki hediyelik eşyada ise 430 Euro’dur. Ancak, yolcu beraberi 430 Euro’luk hediyelik eşya limiti, posta yolu ile getirilen eşya için söz konusu değildir. Ayrıca, söz konusu muafiyetlerin uygulanabilmesi için, eşyanın ticari miktar ve mahiyette olmaması gerekmektedir. Bununla birlikte, Türkiye Gümrük Bölgesindeki bir kişiye posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen eşya ile yolcu beraberi hediyelik eşyanın kıymetinin 1500 Euro’ya kadar olması halinde, tek ve maktu tarife kapsamında yurda sokulması mümkündür. Tek ve maktu tarifenin, eşya kıymeti üzerinde tüm vergileri kapsayacak şekilde oransal olarak alındığını, bu oranın, AB üyesi ülkelerden doğrudan gelen eşyada %18, diğer ülkelerde gelen eşyada ise, %20 olduğunun özellikle bilinmesinde fayda vardır. Bu itibarla, posta veya hızlı kargo taşımacılığı veya yolcu beraberindeki eşyanın değerinin 1500 Euro’yu geçmesi halinde, eşyanın tek ve maktu tarife kapsamında ithali mümkün olmayıp, söz konusu eşyanın, yürürlükteki ithalat oranlarının uygulanması suretiyle ancak ithalatına izin verilmektedir. Ayrıca, posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ülkemize gönderilen eşyanın da, yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyetinde olduğu gibi (1500 Euro’ya aşmamak şartıyla) şartıyla tek ve maktu tarife kapsamında vergisi ödenerek serbest dolaşıma sokulması mümkündür. Tek farklı nokta ise, hediyelik eşya muafiyetinden farklı olarak, posta ve hızlı kargoya konu eşyanın ağırlığının 30 kg ı aşmaması gerektiğidir.
Altı çizilmesi gereken diğer önemli bir husus ise, söz konusu muafiyetlerin ancak gayri ticari amaçla ülkemize getirilen eşya için uygulanmasıdır. Keza, değeri 20 Euro olan 20 adet ütünün (400) toplam kıymetinin hediyelik eşya muafiyet limiti olan 430Euro’dan az olmasına rağmen, ticari boyutu olması nedeniyle ülkemize muafiyet kapsamında getirilmesi mümkün değildir.
Yine birçok kişi tarafından hatalı değerlendirilen diğer bir husus da, kıymeti 1500 Euro’ya kadar olan eşyaya tek ve maktu tarife uygulanırken, hediyelik eşya muafiyetine ilişkin tutar (430 Euro) düşülmeden tüm eşya değerine, tek ve maktu tarifenin uygulanması durumudur. Örneğin, 1400 Euro tutarında olan bir eşyanın (Kişisel eşya muafiyeti kapsamında olmayan) ülkemize getirilmesi aşamasında bu tutardan 430 Euro düşüldükten sonra kalan 970
Euro kıymetine tek ve maktu oranının uygulanması gerekmektedir. Yani 1500 Euro’ya kadar olan eşya için, düşüm yapılmadan doğrudan eşya kıymetine (örnekteki 1400 Euro’ya) bu oranın tatbik edilmesi hatalı bir uygulamadır. Burada önem arz eden diğer konu ise, AB ülkelerinde gelen eşyada %18, diğer ülkelerden gelen eşyada %20 düzeyinde uygulanan tek ve maktu tarifenin, tüm vergilendirme unsurları dikkate alınarak belirlenmesidir. Bu oran, Gümrük Vergisi, Katma Değer Vergisi gibi tüm vergileri kapsamaktadır. Yani tek ve maktu tarife uygulanan bir eşyada, ayrıca gümrük vergisi, KDV, ÖTV alınması mümkün değildir.

Bu ilke ve esaslar çerçevesinde, gümrük idarelerince, yolcu salonlarından geçen veya eşya geçiren kişilerin, bu salonlarda münhasıran bu işlemler için düzenlenmiş yeşil veya kırmızı hatlara yönlendirilmesi gerekmektedir. Gümrüğe tabi eşyası olup da yeşil hattan giriş yapmaya teşebbüs eden yolcular hakkında fiilin mahiyetine göre mevzuat gereğince adli ve idari takibata geçilmesi gündeme gelebilmektedir. Yeşil-kırmızı hat uygulaması olmayan yerlere gelen kişiler gümrüğe tabi eşyasının olup olmadığını belirlemek ve mevzuatın uygulanmasını sağlamak üzere sözlü beyana davet edilebilir. Bitirirken, son söz olarak, tüm meşru hakların kullanımında olduğu gibi, çalışmamızın konusunu teşkil eden yolcu beraberi hediyelik eşya muafiyeti ve kişisel eşya muafiyet hakkının da yasal amaçlar çerçevesinde kullanılması gerektiğini, buna aykırı fiil ya da fiillerin varlığı halinde, başta 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu olmak üzere çeşitli (adli ve idari) cezai yaptırımların uygulanmasının söz konusu olabileceğini söyleyebiliriz.


Kaynak: Cevdet Bozkurt, Yurtdışından Posta veya Hızlı Kargo Taşımacılığı Yoluyla Gönderilen Eşya ile Yolcu Beraberi Eşyaya İlişkin Gümrük Muafiyeti Uygulamaları e-yaklaşım, 205, 518-528