3 Şubat 2012 Cuma

Vergilendirme Temel Kavramlar

Verginin Konusu

Verginin konusu, kısaca, verginin üzerinden alındığı şeydir. Bu şey ekonomik bir değer, hukuki bir muamele, fiziki bir varlık, bir fiil, bir olay vb. maddi ya da gayri maddi unsur olabilir.

Verginin Alacaklısı

Verginin en önemli unsurlarından biri, devlet tarafından zorla alınmasıdır. Burada ki zorlama, hiç şüphesiz, keyfi değil, hukuk kuralları içinde yapılan bir zorlamadır. Bu nedenle, verginin alacaklısı devlettir. Ancak, buradaki devlet kavramı, sadece merkezi hükümet örgütünden ibaret değildir. Toplumu oluşturan kişilerden vergi alam yetkisine sahip olan devlet, vergi toplama yetkisini yerel yönetimlere (belediyelere, il özel idarelerine) ve diğer kamu tüzel kişilerine devredebilir.

Verginin Mükellefi (Yükümlüsü)

VUK, vergi mükellefini, “Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden (düşen) gerçek veya tüzel kişidir” biçiminde tanımlamıştır.

Vergi mükellefi olabilmek için kanuni ehliyet şart değildir. Ancak bu kişilerin, vergilendirmeye ilişkin şekli ödevleri onların kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir.

Öte yandan, herhangi bir verginin kanuni mükellefi, kendisinin ödemiş olduğu vergiyi başkasına yansıtabilir. Bu durumda ödediği vergiyi başkasına yansıtmayı başaran kanuni mükellef, “aracı mükellef” konumuna geçer. Vergiyi en son üzerine alan kişi ya da kurum ise, “verginin taşıyıcısı (yüklenicisi)” olur.

Mükellefin Ödevleri

a) Bildirimde Bulunmak

b) Defter Tutmak

c) Defterlerin Tasdiki

d) Kayıt Nizamına Uymak

e) Kayıtların Belgelenmesi

Vergilendirmeye ilişkin ve defter kayıtlarına esas teşkil edecek işlemlerin belgelendirilmesi zorunludur. Düzenlenmesi gereken başlıca belge türleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

1) Fatura

2) Perakende Satış Vesikaları

3) Gider Pusulası

4) Müstahsil Makbuzu

5) Serbest Meslek Makbuzu

6) Ücret Bordrosu

7) Sevk İrsaliyesi

8) Taşıma İrsaliyesi

9) Yolcu Listeleri

10) Günlük Müşteri Listeleri

f) Defter ve Belgelerle Diğer Kayıtların Muhafaza ve İbraz Ödevi

g) Vergi Dnceleme Elemanlarına Yardımcı Olma Ödevi

h) Vergi Levhası Asma Zorunluluğu

i) Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanma Mecburiyeti ve Elektronik Ortamda Kayıt ve Belge Düzeleme

j) Çiftçilerin Ekim ve Sayım Beyanında Bulunma Mecburiyeti

k) Gerçek Usule Tabi Olmayan Ücretlilerin Vergi Karnesi Alma Mecburiyeti

l) Vergi Beyannamelerinin Tasdik Mecburiyeti

m) Vergi Kimlik Numarası Almak ve Kullanmak Mecburiyeti

n) Maliye Bakanlığının Yetkisi İle Getirilen Ödevler

Vergi Sorumlusu

1. Vergi Sorumlusunun Tanımı

Vergi sorumlusu, kendisi vergi mükellefi olmadığı halde, esas mükellef adına vergiyi ödemek zorunda olan kişidir. VUK, vergi sorumlusunu, “Vergini ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesi ile muhatap olan kişidir.” şeklinde tanımlamıştır.

2. Vergi Mükellefi ile Vergi Sorumlusu Arasındaki Fark

Vergi mükellefi kavramı ile vergi sorumlusu kavramı birbirinden farklıdır. Bu nedenle, vergi mükellefini, “Vergi borcu şahsında doğan kişidir.” biçiminde tanımlamak mümkündür. Buna karşılık, vergi sorumlusu ise, esas mükellef adına doğan vergi borcunu vergi dairesini ödeme zorunda olan kişidir.

Vergi sorumluluğu, mükellefiyet ödevinde olduğu gibi kanundan doğar ve başkalarına devredilemez. Örneğin, vergi sorumlusu olan bir işveren ile vergi mükellefi olan işçi arasında yapılan ve ücret gelirinden dolayı işçiye düşen vergi borcunun işçinin kendisi tarafından ödenmesini öngören bir anlaşma geçersizdir. Vergi sorumluluğu için medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak (reşit ve mümeyyiz olmak, kısıtlı bulunmamak) şartı gerekli değildir. Bu nedenle; küçükler, kısıtlılar ve mümeyyiz olmayanlarda vergi sorumlusu olabilirler. Ancak küçüklerin ve kısıtlıların vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevler, kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir.

3. Türk Vergi Sistemindeki Başlıca Sorumluluk Halleri

a) Vergi Kesenlerin Sorumluluğu

b) Mirasçıların Sorumluluğu

c) Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu

1) Gerçek Kişilerde Kanuni Temsil

Gerçek kişilerde kanuni temsil; küçükler, kısıtlılar ve mümeyyiz olmayanlar için söz konusudur. Fiil ehliyeti olmayan bu kişilerin yükümlülük ve sorumluluk ödevleri, bunların kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Kanuni temsilci; küçükler için veli, mümeyyiz olmayanlar için vasi, kısıtlılar için kayyım olarak tayin edilen kişilerdir.

2) Tüzel Kişilerde Kanuni Temsil

Tüzel kişilerde örneğin, anonim şirketlerde kanuni temsilci yönetim kuruludur. Ancak sözleşmeye hüküm konulmak kaydıyla anonim şirkette kanuni temsilcilik görevi, yönetim kurulu başkanına veya her hangi bir yönetim kurulu üyesine bırakılabilir. Kolektif şirketlerde ortakların her biri, şirketin kanuni temsilcisi konumundadır.

d) Limited Şirketlerin Vergi Sorumluluğu

e) Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu

f) Emlak Vergisinde Sorumluluk

g) Katma Değer Vergisinde Sorumluluk

h) Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Sorumluluğu

i) Diğer Sorumluluk Halleri

Karnesiz Hizmet Erbabı Çalıştıranların Sorumluluğu

Motorlu Taşıtlar Vergisinde

Veraset ve İntikal Vergisinde

Damga Vergisinde

4. Vergi Hukukunda İradi Temsil ve Vekâlet

Temsil, temsil edilmek istenen kişinin beyan edeceği tek taraflı bir iradeyle başka bir kimseyi yetkili kılmasıdır. Vekâlet ise, temsil edilecek olan kişi ile temsil yetkisi verilecek kişinin karşılıklı irade beyanları ile gerçekleştirilen bir hukuki işlemdir. Temsilde, temsile yetkili kişinin temsil ettiği kişinin işlerini yapmak zorunluluğu yoktur. Ancak vekâlette vekil, bir işi ya da işlemi yerine getirmeyi taahhüt eder.

5. Teselsül (Zincirleme) Sorumluluk

Teselsül, belli bir borcun tamamından birden fazla kişinin sorumlu olmasıdır. Vergi Hukukunda teselsül, aynı vergi borcundan dolayı birden fazla kişinin sorumlu tutulması halidir. Müteselsil sorumluluk halinde, vergi dairesi vergi alacağının tamamını borçlulardan herhangi birinden tahsil etmesi durumunda, diğerlerinin de borcu sona erer.

Vergiyi Doğuran Olay

Vergiyi doğuran olay, yükümlü açısından vergi borcunu, devlet açısından ise vergi alacağını meydana getiren olaydır. Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu (meydana gelmesi) veya hukuki durumun tekemmülü (tamamlanması) ile doğar.

Muafiyet ve İstisna

Muafiyet, vergi mükellefiyetinde kısıtlamayı ifade ederken, istisna vergi konusunda kısıtlamayı ifade eder. Her iki terimin ortak özelliği, sonuçta vergi borcunda bir kısıtlama meydana getirmiş olmasıdır.

Muafiyet, vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi gereken bir kişinin, kısmen veya tamamen, sürekli veya geçici olarak vergi dışı tutulması şeklinde tanımlanabilir. İstisna ise, vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi gereken bir konunun, kısmen veya tamamen, sürekli veya sürekli veya geçici olarak vergi dışı tutulması şeklinde tanımlanabilir.

Vergi Matrahı

Matrah kelimesi çıkarılmış anlamına gelir. Buna göre vergi matrahı vergilendirilecek değerler üzerinden vergiye tabi olmayan bazı unsurların çıkarılmasından sonra kalan değer anlamına gelir.

Vergi uygulamalarında matrah, “vergi borcunun hesaplanabilmesi için, vergi tarifesinin üzerinde uygulandığı değer anlamına gelir.” Bu değer, parasal bir değer ise, ad-valorem matrahtan söz edilir. Şayet bu değer, fiziki ya da teknik bir değer ise spesifik matrak türünden söz edilir.

Günümüzde en yaygın matrah türü ad-valorem, yani ekonomik ya da parasal değer esasına dayanan matrahtır. Spesifik matrah uygulamasına örnek: Motorlu Taşıt Vergisi’ni gösterebiliriz.

Verginin Tarifesi

Vergi tarifesi “vergi borcunun hesaplanabilmesi için matraha uygulanan ölçülerdir.” biçiminde tanımlanabilir. Günümüzde bu ölçüler, daha çok oran (nispet) şeklindedir. Ancak, bazı vergiler için maktu ölçüler, yani sabit bir tutar şeklinde tarife yapısı söz konusudur.

Vergilendirme İşlemleri

Verginin Tarhı ve Tarh Usulleri

1. Verginin Tarhı (Tarhiyat)

Verginin tarhı, kısaca vergi borcunun hesaplanması işlemidir. Bu işlem “tarhiyat” olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, verginin tarhı vergiyi doğuran olayla başlayan vergileme sürecinde, somut bir şekilde vergi dairesi tarafından hesaplanmasıdır. Vergi tarhı işleminin en önemli özelliği, bu işlemin idari bir işlem niteliğinde olmasıdır.

2. Tarh Usulleri

a) Beyan Usulüne Göre Tarh

Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Emlak Vergisi gibi önemli vergilerin hepsinin tarhı beyan üzerinden yapılır. Bu usulün esası; mükellefler veya vergi sorumluları tarafından kanunlarda ön görülmüş ilkelere uygun olarak beyan edilen matrahlar üzerinden vergi borcunun hesaplanmasıdır.

b) Vergi Borcunun Vergi Ddaresi Tarafından Tarhı

İkmalen Vergi Tarhı

İkmalen vergi tarhı isminden de anlaşılacağı gibi tamamlayıcı bir tarh işlemidir. “Bir vergi tarh edildikten sonra, bu vergi ile ilgili defter, kayıt, belge veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılan vergi tarhıdır.

Re’sen Vergi Tarhı

Vergi borcunun vergi idaresi tarafından doğrudan tarh edilmesi işlemidir.

Re’sen tarh, kısaca, kanundaki sebeplerin ortaya çıkması durumunda, vergi borcunun vergi idaresi tarafından doğrudan hesaplanması demektir.

VEK’ un 30.maddesinde yer alan re’sen tarh sebepleri şunlardır:

- Vergi beyannamesinin süresinde verilmemesi

- Kanuni defterlerin tutulmaması

- Tutulan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmaması

- Mali müşavir ve yeminli mali müşavir gibi serbest meslek mensuplarına

imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve eklerini imza ve tasdik

ettirilmemesi

** Re’sen vergi tarhının ikmalen vergi tarhından farkı şudur: Re’sen vergi tarhı defter, kayıt ve kanuni ölçülere dayanılmadan doğrudan vergi idaresi tarafından yapılır. Buna karşılık, ikmalen vergi tarhı ise defter, kayıt ve kanuni ölçüler üzerinden yapılır.


Verginin İdarece Tarhı

c) Götürü Usul

Götürü usul, vergilendirilmede, gerçek usulün aksine çeşitli mükellef gruplarına ait vergi matrahının, belge ve defterlere dayandırılmadan kanunlarda belirlenmiş ölçülere göre tespit edilmesidir.

II. Verginin Tebliği ve Tebliğ Usulleri

1. Verginin Tebliği

Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.

2. Tebliğ Usulleri

a) Posta ile Tebliğ

b) Memur Aracılığıyla Tebliğ

c) İlan Yoluyla Tebliğ


III. Verginin Tahakkuku

Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken safhaya gelmesidir.

Beyan usulüne göre vergilendirmede tarh, tebliğ ve tahakkuk iç içedir. Başka bir deyişle beyannamenin verilmesiyle birlikte vergi tebliğ ve tahakkuk etmiş sayılır. Tarh işlemi, vergi dairesinin tek yanlı olarak tesis ettiği bir işlemdir. Bu nedenle bu işlem her zaman doğru olmayabilir. Vergi yargısında dava açma süresi 30 gündür. Mükellef bu sure içerisinde dava açmaz ya da açtığı dava aleyhine sonuçlarsa vergi borcu kesinleşmiş olur.

Bu yüzden tahakkuk kavramı ile kesinleşme kavramını birbirinden ayırmak gerekir. Mükellef süresinde dava açmamışsa tahakkuk ile kesinleşme aynı anda gerçekleşmiş olur.

Şayet dava açılmışsa, vergi mahkemesinin kararına kadar verginin tahakkuku ertelenmiş olur. Kararla birlikte vergi tahakkuk eder. Mahkeme kararına karşı yasal süre içerisinde itiraz ya da temyiz yoluna gidilmese karar kesinleşir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder