12 Ekim 2014 Pazar

Algı ve Zaman

Bu yazımızda Zaman ve Algılarımız ile ilgili olarak bir şey karalamak istedim.

An itibariyle Dünya üzerinde gördüğümüz her şey mevcut gözlerimiz aracılığıyla beynimize iletilen "belli sınırlar dahilindeki" görüntülerden ibarettir. Farklı bir algı anlayışımız olmadığı için dünya üzerindeki o bütün renkleri ve şekilleri algılama kapasitemiz ve şu anki bildiğimiz fizik kuralları çerçevesinde dünyamızı algılamaktayız. Bu sebeple çok farklı ve daha fazla boyutlu düşünme imkanımız oldukça sınırlıdır.

Bunun en güzel örneklerini bizden farklı canlıları inceleyerek görebiliriz. Bu konuda iyi bir örnek bizden oldukça bir farklı renk algısına sahip kuşların dünyayı nasıl gördüğünü düşünmektir.

Aşağıdaki resimde insandan farklı olarak çok daha fazla renk algısına sahip kuşların muhtemel dünyanın görünümünü algılayışlarını görebilmeniz mümkündür.


Bu resim bizlere yalnızca dünyayı çok çeşitli algılamanın mümkün olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu düşünce de bizlerin bu konuda çok daha farklı görüntülerin olduğunu anlamamıza yol açacaktır. Doğal olarak bu durum kendi algılamalarımızdan sıyrılarak dünya ve evren hakkında düşünebilmek maksadımız için oldukça önemli bir adımdır.

Çünkü bu durumu idrak edince karşımıza şöyle bir kavram ortaya çıkıyor. Eğer bu dünyayı farklı görebilseydik; dünyayı algılamamız şu ankinden çok farklı olacaktı. Hele ki bunu henüz kanıtlanmasa da 3 ve 4 boyutlu dünyadan farklı olarak 9 boyuta ulaşan bir algı kapasitesiyle görebilseydik. 

Basit algılardan kurtulup düşündüğümüzde ise bu durum insanlığın doğum, ölüm gibi temel görüşlerinin bile oldukça kaygan bir zeminde olduğunu göstermektedir. 

Örnek bir durum belirtilmesi gerekirse eğer, doğum bizim için sadece yeni bir algı düzeyinin açılması ve ölümünde yalnızca bu algı düzeyinin kapanması anlamına gelebileceği gibi bir düşüncedir. 

Zaman kavramına bu açıdan baktığımızda, mevcut takvim ve saat anlayışı yine bizim oluşturduğumuz kendimize özgü kavramlardır. Bu durumu o kadar içselleştirmişizdir ki, normal bir insanın dünyayı zaman kavramı olmadan düşünmesi neredeyse imkansızdır. 

Bunu algılamanın en kolay yollarından biri evrenin yaşı ile ilgili tahminleri değerlendirmektir. Çok genel bir bakış açısıyla eğer evrenin büyük patlamadan sonra oluştuğu süreçte insanoğlunun dünya üzerinde var olduğu sürenin yalnızca bir yıl içerisindeki 1 saniyeye tekabül ettiğini düşünmek bizim zaman algımızın evreni büyük resimde incelediğimizde ne derece anlamsız olduğunu görmek mümkün olmaktadır. 

Bu sebeple insan evren hakkında düşünmeye başladığı anda aslında hayatının bu evrende o kadar çok küçük bir nokta ve önem arz ettiği gerçeğiyle karşılaşır. Yaşadığımız hayat ise bu sonsuzluk içerisinde bizim tarafından mikroskopla büyüterek baktığımız küçücük bir detay oluşturmaktadır. Aslında bu şekilde düşünmek insan için günlük yaşam içerisinde yaşadığı tüm stresten kurtulmak ve bu küçük bir detay oluşturan dünya yaşamında dert ettiği şeylerin gerçekte hiçbir anlamı olmadığını görmesi yönünden faydalıdır. Diğer insanlarla olan bu kader yoldaşlığını bilmek ve bu yüzden kolay kolay kimseye kötülük yapmamayı sağlamak maksadıyla kullanılabilecek bir gerçektir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder