İnsan eğer karşılaştırma yapmaz veya taklit etmezse.. ayrıca geçmişten gelen yaralar, sonuçlar ve neticesinde imgeler olmadığında ancak ben neyim sorusuna cevap bulabilir. Aslında ilk etapta hiçbir insan kendini bu yukarıda bahsettiğim bilgiler haricinde tanımlayamaz. Çünkü bütün bahsedilen imgeleri yaratan düşüncedir ve aydınlanma içinde, huzurlu ve sakin bir hayat yaşamak için tüm bunların ötesine geçmek zorundayız.
Ben bir kelime miyim? yoksa bir tasvir miyim? bir düşünce miyim birikmiş anıların, deneyimin ve bilginin bir sonucu olan sözcükler ve fikirlerden oluşan. Tüm bunların aslında beni tanımlamadığını düşündüğümüzde zihin tamamen boş olacaktır. Zihnimiz bu hiçbir şeyin var olmaması ile yüzleşebilir mi? Asıl problem bu noktada başlamaktadır. Uygarlık hep bizlere bir şey olmamızı, bir şeyler başarmamızı, bir topluluğa katılmamızı ve onlar gibi saçlarımızı uzatıp veya saçlarımızı kestirmemizi ve daha nice normları yüklemektedir. Toplum küçük veya büyük olsun fark etmez beni böyle bir kalıba sokma eğilimi içerisindedir. Bu kalıp kişinin ayrıca imgesi olmaktadır yani kişi ancak kendisini bu imge olarak tanımlaya bilmektedir. Fakat bu yüzeysel düşünce sürecinde aslında gerçek ben kavramı konusunda hiçbir fikrimiz olmamaktadır.
Elbette belli seviyede yaşadığımız dünyanın fiziksel kurallarına uymak, nasıl araba kullanmak gerekiyorsa öyle kullanmak gibi uyum göstermek gereklidir. Fakat burada ifade edilmek istenen psikolojik olarak uyum göstermeme durumudur. Çünkü bu manada bir uyum sağlama baskısı içinde yaşadığımız toplumun bir sonucudur, başkalarının yardımıyla içimde oluşan imgenin bir sonucudur. Bu imge incinebilir bir şeydir, yani incinen imgedir. Toplumda karşılaştırma yoluyla kendini büyük veya küçük, aşağı ya da üstün gören imge olmaktadır. Fakat ölçüm olmadığında bir imge mevcut olacak mıdır? Zihin imge olmadan yaşamaya başladığında asla incitilmez.
Ancak bu seviyede gerçek bir ilişki kurmak mümkün olacaktır. Kişi hakkında daha önceye dayanan bir incinme hissine sahipsinizdir bunun temel nedeni sizdeki bir imgedir. Bu durumda insanlar arasındaki bir ilişkiden de söz edilemez. Zihin tek bir imge olmadan, dolayısıyla bir sonuç çıkarmadan yaşama becerisine sahiptir, ulaşılması zor olsa da. Bu seviyede asla incitilemez veya ölçüm, kıyas yapma halinde olamaz. Böyle bir zihin masumdur ve dolayısıyla tam manasıyla özgürdür.
Ayrıca bu durum bilinç için de geçerlidir. Bilincin içeriği var olan bilincimiz olarak kabul edilmelidir. Mesela benim bilincim milliyetçilik ve eğitimimden gelen sayısız şeyle oluşturulmuştur. Bu bilinci oluşturan içeriktir. Bu içerik sınırları tayin eder, hudutları çizer. Fakat eğer bu sınırları tayin eden bir içerik yoksa, o zaman bilinç nedir? O zaman bilinç, merkezi olmayan çevresi de olmayan bir boşluktur. Aşk da budur, aşkın da boyutu yoktur.
kaynak: krishnamurti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder