21 Kasım 2012 Çarşamba

Paranın Miktar Teorisi


Miktar Teorisi olarak da bilinen söz konusu teori para arzı ile fiyatlar genel düzeyi arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Miktar teorisini açıklayan ekonomistlerin görüşleri arasında bazı farklar mevcuttur. En gelişmiş şekliyle Neo-Klasikler tarafından savunulan miktar teorisi, mübadele yaklaşımı ve para tutumu yaklaşımı olmak üzere iki şekilde açıklanmıştır.

Miktar Teorisi ve Fisher Denklemi (Mübadele Yaklaşımı)
Amerikalı iktisatçı I. Fisher (1867-1947) tarafından 1911 yılında esasları belirtilen bu teoriye göre, bir ekonomide para miktarında meydana gelecek olan artma ya da azalmalar, aynı yönde ve aynı oranda ekonomideki fiyatlar genel düzeyine yansıyacaktır.

I.Fisher, miktar teorisini mübadele denklemi adını verdiği denklem ile açıklamaktadır. Bu denklem daha sonra kendi adıyla Fisher Denklemi olarak isimlendirilmiştir.

M.V=P.T

M, ekonomideki para arzını (dolanımdaki para miktarı)
V, paranın tedavül (dolanım) hızını, yani ekonomideki para miktarının bir dönemde kaç kere el değiştirdiğini,
P, ödemelere konu olan işlemlerin ortalama fiyatı (fiyatlar genel düzeyi)
T, işlem hacmini (paranın aracılık ettiği işleme konu olan mal ve hizmet miktarı) ifade etmektedir.

Bu denklemin sağ tarafı, ekonomide belirli bir dönemde (genelde 1 yıl) el değiştiren, mal ve hizmet miktarı ile bu işlemlerin ortalama fiyatının çarpımını ifade etmektedir. P.T

Bu denklemin sol tarafı ise, ekonomide dolaşımdaki para miktarı ile paranın el değiştirme hızının çarpımını (M.V) ifade etmektedir.

Doğal olarak, ekonomideki işlem hacminin parasal değeri (MV), bu işlemler esnasında yapılan ödemeler toplamına (PT) eşit olmaktadır. Bu nedenle, mübadele denklemi, basit bir gerçeğin ifadesi olmaktadır.

Fisher’a göre, V yani paranın dolanım hızı;
-ücretlilere yapılan ödemelerin sıklık derecesine (aylık ya da haftalık)
-bankaların ve diğer finans kurumlarının para tutma zorunluluğuna,
-kişilerin fiyatlar genel düzeyi ile ilgili beklentilerine
-halkın tüketim eğilimine bağlı olmaktadır

Kısa dönemde V sabit kabul edilebilmektedir.

T ise, yani bir ekonomide belirli bir dönemde alınıp satılan mal ve hizmet miktarı (işlem hacmi) ekonominin tam istihdamda olduğu varsayıldığından, sabit kabul edilebilir. T’nin değişmesi, ancak ekonominin üretim kapasitesinin arttırılmasına ve yeni teknolojilerin geliştirilmesine bağlıdır. Bunların kısa dönemde değişmesi mümkün değildir.

Bir ekonomide kısa dönemde, mübadele denklemindeki V ve T sabit olduğuna göre, denklemin sol yanındaki para miktarı M değiştiğinde, denklemin sağ tarafındaki fiyatlar genel düzeyi (P) para miktarıyla aynı yönde ve oranda artacaktır.


Miktar Teorisi ve Cambridge Denklemi (Para Tutumu Yaklaşımı)
Fisher, paranın değerini, para arzını ön plana koyarak açıklıyordu. Başta A. Marshall ve A.C. Pigou olmak üzere bir grup Cambridge Üniversitesi profesörlerinin, para değerinin belirlenmesinde para talebini öne çıkaran bir açıklama geliştirdikleri yeni bir denklem meydana gelmiştir.

M=k.P.Y

Cambridge denklemi olarak ifade edilen bu sembollerin anlamı şöyledir;

M, ekonomideki her türlü para arzını,
Y, reel milli geliri,
K, karar birimlerinin yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarının nominal milli gelir içindeki payı (nominal milli hasıla iççin ne kadar para talebi olduğu)
P, fiyatlar genel düzeyi

Özetle,
Denklemin sol tarafı, ekonomideki para arzını (M)
Denklemin sağ tarafı ise, para talebini ifade etmektedir. k.P.Y ifadesini P ve k.Y olarak ayırmak mümkündür.

(k.Y) reel milli gelir (Y) ile nominal milli geliri gerçekleştirmek için elde tutulmak istenen paranın nominal milli gelire oranının (k) çarpımı, yani reel para talebini vermektedir. Bu çarpım bize nominal para talebini vermektedir.

Söz konusu denklemde P yi fiyatlar genel düzeyini yalnız bırakırsak,
P = M / k.Y elde edilir. k.Y nin kısa dönemde değişmediği düşünülürse, para arzındaki (M) artış, fiyatlar genel düzeyini aynı oranda ve yönde değiştirecektir. Görüldüğü gibi iki ayrı teoride aynı sonuca varmaktadır.

Daha anlaşılır olmak maksadıyla (k) nın neyi ifade ettiğini ve kY nin kısa dönemde neden sabit kabul edileceğini açıklamaya çalışalım.

k, reel milli geliri(Y) gerçekleştirebilmek için elde tutulmak istenen para miktarının nominal milli gelire oranı olmaktadır. Örneğin, bir yılda gerçekleştirilmek istenen milli gelir 100 birim ise, karar birimleri bu geliri elde ederken ellerinde ortalama olarak 25 birim para tutmak istiyorlarsa, k=25/100 = ¼ olmaktadır.

Bu durum söz konusu ekonomide paranın dört defa el değiştirdiğini ifade etmektedir. k nin V nin tersi olduğu bu açıklama ile ortaya çıkmaktadır.  

K= 1 / V

k, halkın alışkanlarına ve psikolojik koşullara bağlı olduğundan, kısa dönemde sabit kabul edilebilmektedir. Neo-Klasikler ekonominin daima istihdamda olduğunu varsaydıklarına göre, Y’de kısa dönemde sabit kabul edilebilir. O halde kY yi, yani reel para talebini kısa dönemde sabit kabul edebiliriz.

Bu iki yaklaşım arasındaki temel farklar;

Birinci Fark, Fisher denkleminde belirli bir dönemde alınıp satılan mal miktarı (işlem hacmi T) yer alırken, Cambridge denkleminde reel milli gelire (Y) yer verilmiştir.

İkinci Fark ise, Fisher denkleminde para arzı ön plana çıkarılırken, Cambridge denkleminde para talebi (elde para tutma)ön plana çıkartılmıştır. Fisher yaklaşımında “elde para tutma mecburiyetine yer verilirken, Cambridge yaklaşımında “elde para tutma arzusu”na yer verilmiştir.

Zira, Fisher için para değişim aracı olarak nitelendirilirken, Cambridge için değişim aracından öte servet unsuru olmaktadır.

Karar birimlerinin, ne kadar parayı ellerinde tutmak istedikleri ön plandadır. Bu nedenle bu yaklaşıma para tutumu yaklaşımı da denilmektedir. (Cambridge) Paranın muamelat ve ihtiyat güdüleri ile elde tutulduğu kabul edilmektedir.

Diğer taraftan miktar teorisini ortaya atan Neo-Klasik yaklaşımlardan hem Fisher, hem Cambridge yaklaşımında paranın dolanım hızının kısa dönemde sabit olduğu söylenebilir.

Fakat, bu iki denklemde paranın dolanım hızı açısından iki fark söz konusudur.

Birincisi, Cambridge denkleminde, faiz oranı bir değişken olarak yer almamasına rağmen, faiz oranı değişmelerinde k’de görülecek dalgalanmalar söz konusu olacaktır.

İkincisi, Fisher yaklaşımında, denklemin sağ tarafında ekonomideki işlemler hacmi (T) yer alırken, Cambridge yaklaşımında ulusal gelir (Y) yer almaktadır. Bu nedenle Fisher yaklaşımında “paranın işlem dolaşım hızı” söz konusu edilirken, Cambridge yaklaşımında  “paranın gelir dolaşım hızı” söz konusudur.

Özetle, paranın dolaşım hızı, klasik miktar teorisinin hem mübadele yaklaşımında (Fisher Denklemi), hem de para tutumu yaklaşımında (Cambridge denklemi) sabittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder