13 Nisan 2014 Pazar

AQUINOLU THOMAS



İtalyan asıllı bir filozoftur. Skolâstik felsefenin en büyük temsilcilerinden biri kabul edilmektedir.

Ortaçağın en önemli düşünürlerinden olan Thomas, devlet ve hukuk görüşünü de Aristo’nun politikası üzerinden açıklamıştır. Thomas’ın yasa ve hukuk anlayışı ile politika ve devlet görüşünü anlayabilmek için kendisi tarafından kavramlaştırılan “ortak yarar” kavramını irdelemek gereklidir.

Ortak Yarar
Her topluluğun tabiatı olarak ifade edilen Ortak Yarar kavramı, o topluluğun tarihinin her anında akla uygun yani akılcı bir gelişmeye ve sonuca götüren ortak yaklaşımdır. Ortak yarar kişilerin faydalarının toplamı değildir. Ortak yararın toplu bir dilek ya da eğilim olduğu da söylenemez. Thomas, Aristo’dan etkilenerek ortak yararın gerçekleşmesini örgütlü ve düzenli bir toplumun kurulmasına bağlamıştır. Thomas toplumsal yaratık olarak saydığı insanın, yararı tek başına sağlayabileceğine inanmaz. Ona göre iyi yaşamak için her kişinin tüm toplumca desteklenmesi gerekir, ya da kendisini destekleyecek bir topluma katılması gerekmektedir. Bu da iki kaynaktan sağlanır:

-Kişinin yaşamını idame ettirmesi ve ihtiyaçlarını karşılaması için ailesinin olması,
-Diğeri ise toplumdur, yani örgütlü kurulu düzeni sayesinde hayatta kalabilen insan daha iyi yaşam koşullarına ulaşır.

Thomas iyi yaşamak ve toplumdan tam yararlanmak için devletin kurulmasını gerekli görmektedir. Thomas ortak ve yarar kavramlarını ayrı ayrı ele almıştır. Yarar kavramını irdelerken yararın hem madde hem de ruh açısından değerlendirilmesi ihtiyacını dile getirmiş; Ortak kavramıyla bu yarardan her bireyin payına düşeni alacağını anlatmak istemiştir. Thomas toplumun çeşitli katmanları arasındaki kişiler arasında herhangi bir ayrım yapmaz. Ortak yarar kavramı derken herkesin yararını anlatmak ister. Thomas ele aldığı bu kavramları mantık çerçevesinde birbirine bağlayarak anayasal düzenli devletle ortak yararını kaynaştırmıştır. Ona göre bu bileşim bir kere gerçekleşti mi, artık bütün iktisat, kültür vb. kurumları yerleştirmek ve milletin gerçekten yararlanmasını sağlamak daha kolay olacaktır.


Thomas’ın Yasa ve Hukuk Anlayışı
Thomas toplumsal düzenin sağlanması fikrini Hıristiyanlığın kutsal kurallarına uydurulmasını benimser ki bu düşüncede en üst aşamada tanrı vardır. Thomas bu düşünce çerçevesinde Aristo’nun öğretisi ile Hıristiyanlığı bağdaştırmış ve evrenin gelişimini tanrının buyruklarına bağlamıştır. Ona göre insanoğlu kendisine tanrıdan gelen aklın gerçeklerine uyarak yaşamını birtakım yasalarla düzenlemesinin doğru olacağını öngörmüştür. Thomas önce yasaları tanımlamış. Daha sonra bu yasaların öğelerini incelemiş. Ona göre yasa toplumun başında bulunan yöneticinin ortak yararı sağlamak için açıkladığı bir akılcı buyruktur. Dolayısıyla yasanın dayanağı, insan aklı ve mantığı olmalıdır. Her yasa yapılması gerekenle yapılmaması gerekeni gösteren bir kural olduğuna göre iyi ile kötüyü birbirinden ayırma görevi akla düşmekte, bu nedenle yasayı bir iradenin buyruğu saymak gerekmektedir. Ancak iradenin akla dayanması yetmez. Eğer söz konusu yasa ortak yararı sağlayamayacak bir amaca yönelmişse yasallık niteliğini de yitirmiş demektir. Thomas yasaların açıklanması üzerinde de önemle durur ve bunu yasaya uyacak kişiler bakımından çok önemli görür.


Thomas’a göre yasaları 4’e ayırabiliriz.
1) Ölümsüz Yasa
En üst aşamada bulunan yasadır. Yani tanrıdaki üstün akıl tanrının gerek kendisinde gerekse yeryüzünde kurduğu ilişkilerde her şey üstün bir akla göre ayarlanmıştır. Bizim bunu anlayabilmemiz için tanrı kendi yüce aklını bizim gönlümüze yansıtmıştır. Bu sayede kişi tanrı ile bir tür işbirliği yapabilir ve o ölümsüz yasanın izini taşır.
2) Doğal Yasa
Thomas doğal yasaya dayanarak tabii yasanın bir alışkanlık değil de hal (Örn; güreşçi ) olduğunu ifade ediyor. Tabii yasa iyiyi yap, kötüden kaçın demelidir. Thomas bu temel ilkeye dayanarak yaşamımızı yönlendirecek bir takım somut kurallara uymamız gerektiğini ve ortak değerlerin dışında iyi – kötü anlayışının değişebileceğini ve bu değişime kuramsal akım ile uygulayıcı akım arasındaki ayrımın etki ettiğini ifade ediyor.
3) İnsansı Yasa
Doğal yasanın ortak koyduğu genel kurallardan bir takım uygulamalar çıkarıldı mı ister istemez hataya düşeriz. Gerçekten de insanlar arasında iyiler olduğu gibi kötülerde vardır. Bunlar genel kuralları özel çıkarlarını gerçekleştirmek için kendilerine göre yontmaktan ve yorumlamaktan çekinmezler. Dolayısıyla tabii yasanın bir de insansı yasayla tamamlanması gerekir. O halde insansı yasa tabii yasanın uygulanmasının düzenlemesi anlamına gelir.
4) Tanrısal Yasa
Bu yasanın görevi tabii ve insansı yasaların eksiklerini tamamlamaktır. İnsansı yasa bu dünyadaki mutluluğu sağlamasına karşılık tanrısal yasa bizim diğer dünyada mutluluğa erişmemizi sağlamaktadır.

Thomas’ın Politika ve Devlet Görüsü
Thomas’ta Aristo gibi insanoğlunun toplumsal bir varlık olduğunu ve yaradılışına uygun olarak ancak siyasi bir toplulukta gelişeceğini söyler. Ona göre topluluğun aksamadan ilerlemesi için yönetilenlerle yöneticiler arasında bir ayırmanın yapılmaması gerekir. Thomas insanların saf bir eşitlik içinde olduğunu düşünmez. Ona göre kişileri bir arada tutmak için bir kişinin başa geçmesi gerekir. İşte bu başkan gücünü tanrıdan alır. Thomas’a göre kökü tanrıda olmakla beraber her iktidar gerek hukuk bakımından gerekse dayandığı kurumlar bakımından insanoğlunun eseridir. Dolayısıyla iktidar kavramı ile koşullara göre değişen iktidar kavramını birbirinden ayırmak gerekir. Her ne kadar iktidar olacak kişi tanrı tarafında gönderilse de iktidarın kullanılışı ve elde edilişi tanrının dışında kalır. Thomas’a göre iktidarda olmak demek yasama yetkisini elinde tutmak demektir. Yasama yetkisi de toplumun tamamına veya temsilcilerine verilmiştir. Demek ki iktidar toplumun elindedir. Thomas doğru bir yönetimde her vatandaşın iktidarı belli bir parçada paylaşmasını ister. Yani monarşi, aristokrasi ve halk hükümetinden oluşan ortak başkanın görevi de yasalara uygun olarak devlet işlerini yürütmek ve seçkinler kurulunu da danışmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder