Tam rekabet pazarlarında rasyonel olan
ekonomik birimlerin tam bilgiye sahip olmasıdır. Eksik rekabet pazarlarında ise
ekonomik birimler eksik bilgiye sahiptir. Eksik bilgi varsayımı toplumda
bilginin dengeli dağılmamasından doğmaktadır. Bilginin bu şekilde dağılması
durumunda alıcı ve satıcıların rekabet yetenekleri düşmektedir. Sonuç olarak
piyasada olumsuz bir durum ortaya çıkmaktadır. Kimilerinin diğerlerinden daha
fazla bilgiye sahip olması, fazla bilgiye sahip olanın az bilgiye sahip olana
üstünlük kurması ve kendi çıkarına göre davranmasına yol açacağı
beklenmektedir. Bu durum asimetrik bilgi kavramının ortaya çıkarmıştır.
Bilgi asimetrisi ekonomik bir ilişkide
taraflardan birinin diğeri hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması anlamına
gelen durumu ifade etmektedir. Bir piyasa başarısızlığı olarak kabul
edilmektedir. Taraflar arasında bir işlem yapılmadan önce eğer asimetrik bilgi
sorunu varsa, piyasadaki taraflardan birisinin kendisi hakkında bildiği ve
diğer tarafın bilmek istediği ama öğrenemediği bir bilgi var demektir.
LİMON
PAZAR TEORİSİ
The Market for Lemons: Quality, Uncertainty
and Market Mechanism adlı makale bilgi asimetrisi üzerine yapılmış önemli
çalışmalardan biridir. (Alp Salih 2010) George Akerlof ünlü makalesinde limon
teorisini ikinci el otomobil piyasası üzerinden örnekleyerek açıklamıştır. Buna
göre piyasada iyi otomobiller ve kötü otomobiller (limon) vardır. Alıcı
otomobillerin kalitesi hakkında doğrudan bilgi sahibi olamadığı için ortalama
kaliteye göre bir fiyat belirler. Bu durum kötü otomobil satıcılarının işine
gelir ama iyi otomobil satıcıları fiyatı beğenmeyerek piyasadan çıkar. Sonuç
olarak piyasada sadece kötü otomobiller kalır. Bu durum ortalama kaliteyi
düşürdüğü gibi fiyat oluşumunu da etkilemektedir. Söz konusu örnek gayet basit
görünmesine karşın, aynı zamanda bilgi asimetrisi hakkında oldukça net ve
anlaşılır bir örnek olduğunu söylemek gerekir. İkinci el otomobil piyasası
üzerinden anlatılan durum, alıcı ve satıcının olduğu her türlü ekonomik
ilişkide rastlanabilecek bir gerçeği ortaya koymaktadır.
Adverse Selection (ters seçim problem)
olarak da ifade edilen limon pazarı teorisi taraflar arasındaki bilgi
asimetrisi nedeniyle ticareti yapılan malların ortalama kalitesindeki düşüşe
işaret etmektedir. Bu durum optimum piyasa şartlarına ulaşmanın önündeki önemli
bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Akerlof (1970),
the market for lemons adlı makalede bu konuyu detaylıca incelemiştir. İlgili
teoride limon teriminin kullanılması Amerika Birleşik Devletleri’nde ikinci el
arabaları limon denmesi nedeniyle olduğunu belirtmek gerekir.
Her türlü alışverişte bu durumla
karşılaşmak mümkündür. Kişilerin alım satım yaparken profesyonel yardım
(ekspertiz gibi) almaları tamamen asimetrik bilgi probleminden kaçınmak için
yapılmaktadır. Malın kalitesi de fiyatı ve maliyeti ile ölçülemez. Mal
kalitesinin ölçüsü olmayan durumlar mevcuttur. Bu alıcı ve satıcı arasındaki
güven ve bilgi akışına bağlı olarak belirlenir. Satıcı tarafından belirlenen
fiyat malın kalitesini göstermiyor olabilir.
İlgili makaledeki ikinci el otomobil
piyasası örneğini birçok farklı piyasada düşünebiliriz. Problemin ana konusu
bilgi asimetrisinin ilgili pazara yapmış olduğu etkidir. Ekonomide ticarete
konu olan mal ve hizmetlerde, ekonomik birimlerin bilgi farklılığına sahip
olması yani bir bilgi asimetrisi mevcut olması halinde, rekabetin şartlarının
bozulacağı ve taraflardan birinin haksız üstünlük sağlaması söz konusu olacağı
kesindir. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı günümüzde rekabet şartlarının
bozulması önemli bir sorun olarak görülmektedir.
Akerlof’un bu teorisi, çok sonraları P.
Krugman tarafından ilginç bir şekilde yorumlanmıştır. “Bir kez duyduktan sonra
sanki onu eskiden beri biliyormuşsunuz gibi hissettiğiniz etkileyici şarkılar
yazabilen bir müzik bestecisi duymuştum. Aynı geleneğe sahip iktisatçılar da
bulunmaktadır. Bu iktisatçılar çok temel ve aynı zamanda çok basit, bir kez
duyduğunuzda onları anlamadığımıza inanmamızın zor olduğu fikirleri
sahiplenmeyi başarabilirler. George Akerlof bu yeteneğe sahiptir.” (Alp 2008) Akerlof
makalede örneğini verdiği ikinci el otomobil piyasasındaki durumun, finansal
piyasalarda da olabileceğini belirtmiştir. İlgili makalede söz konusu duruma
çözüm önerileri de sunulmuştur. Özellikle kalite belirsizliğine çözüm olarak
garanti belgelerini, markalaşmayı, lisansları ve sertifikaların gerekliliğini
belirtmiştir.
Asimetrik bilgi teorisi hakkında bir başka
fikir ortaya koyan Joseph Stiglitz ise Screening adlı makalesiyle sigorta
piyasasını ele almıştır. Sigorta şirketleri potansiyel sigorta müşterilerinin
asıl risk durumları hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları ve asimetrik
enformasyon problem yaşadıkları sigortacılık sektörü hakkında şöyle bir
varsayımda bulunmuştur. (Koç 2009) Bir Sigorta şirketi, her müşterisine aynı
primler üzerinden sigorta yaparsa, yüksek oranda risk taşıyanlarla, dikkatli
davranıp az risk taşıyanlar aynı fiyattan sigorta primi ödemek zorunda
kalırlar. Bu durumdan şikayet eden az kaza yapan kişiler bir süre sonra
sigortadan çıkacak, daha az primle daha çok hasar ödemek zorunda kalan sigorta
şirketleri de primleri yükseltmek zorunda kalacaklardır. Özetle iyi müşteriler
piyasadan kovulmuş olmaktadır.
Asimetrik bilgi, bir işlemle ilgili olarak
taraflardan biri belli bir bilgiye sahipken, diğer tarafında bu bilgiye sahip olmadığı
durumu ifade etmektedir. Piyasanın dengesinin bozulduğu bu durumlarda, kötü
paranın iyi parayı kovması durumu gerçekleşebilmektedir. Bu durumda iyi mallar
veya müşterileri piyasadan çekilirken, piyasa kötü mallar ve müşterilere
kalmaktadır. Asimetrik bilgi bu nedenle serbest piyasa ekonomisinden arzulanan
bir durum değildir.
Temsilde bilgi asimetrisi konusu da
oldukça önemlidir. Örneğin, yöneticilerin amacı, şirket hisse senedinin
değerini en yüksek değere çıkarmaktır. Ancak, yöneticiler kendi çıkarları
açısından mesleklerini kaybetmek endişesiyle çoğu kez tutucu davranırlar ve
riskli yatırımlara girmekten kaçınırlar. Yabancı kaynak ihtiyacında ise, firma
hissedarlarını yüksek maaş veya yan gelirler şeklinde ortaya çıkan “yönetici
maliyetlerini” ödemeye mecbur bırakırlar. Bu durum azınlık pay sahiplerinin,
büyük pay sahipleri ile yöneticiler karşısında bilgi asimetrisine maruz
bırakılmaları şeklinde de tezahür edebilir. Söz konusu durumda azınlık pay
sahiplerinin şirket bünyesinde haklarını koruyacak imkanların oluşturulması
gerekmektedir.
SERMAYE
PİYASALARIN BİLGİ ASİMETRİSİ
Sermaye piyasaları küçük tasarrufların
ekonomiye kazandırılması ve kaynakların dengeli bir şekilde dağıtılması için
önemli araçlardan biridir. Sermaye piyasasının bu fonksiyonu yerine
getirebilmesi için etkin bir şekilde çalışması gerekmektedir. Piyasa
etkinliğinin yeterli düzeyde olabilmesi için bilginin yatırımcılar arasında
eşit ve eş zamanlı dağılımına ve fiyatların mevcut bilginin tamamını göstermesi
gereklidir. Bu nedenle asimetrik bilgi sermaye piyasalarının etkin çalışmasına
karşı bir engel oluşturmaktadır.
Finansal araçlar aracılığıyla yatırımlar
yapılmaktadır. Örneğin tahviller, ve hisse senetleri. Yatırımcılar, bir
finansal varlığa yatırım yapabilmeleri için bu varlığın riskini doğru
ölçebilmeleri gereklidir. Sermaye piyasaları ekonomi bilimine göre etkin bir
şekilde işlemesi halinde şirketlere doğru yatırım kararları almaları için yol
gösterici olmaktadır. Varlık fiyatlarının belirlenmesinde olması gereken
bilginin yatırımcılar arasında eşit ve eş zamanlı dağıldığı ve yatırımcıların
da bu bilgiyi rasyonel bir şekilde fiyatlara yansıtmasıdır. Ancak gerçek
hayatta bazı yatırımcılar diğerlerinden daha fazla bilgiye sahip olabilir. Aynı
haber aynı anda herkese ulaşsa bile farklı yorumlanma durumu da söz konusu
olabilir. (Aras 2004)
Örneğin Akerlof’un limon teorisindeki
görüşüne göre duruma bakabiliriz. İçeriden (insider) bilgi alanların kazançları
bilgi sahibi olmayanların kayıplarından oluştuğu bir piyasada, bir süre sonra
rasyonel bilgi sahibi olmayanlar oyun dışında kalmayı tercih edecekleri
öngörülür. Bu şekilde bilgi sahibi olan parasını alacak bilgisiz yatırımcı
bulamayacak sonuç olarak piyasa bilginin yansıtılmadığı bir yerde dengelenmiş
olacaktır. Bu durumda söz konusu sermaye piyasası etkin bir şekilde
yürütülemediği için şirketler için herhangi bir fayda sağlayamayacaktır.
Sermaye piyasaları açısından bakıldığında
asimetrik bilgi, özetle yatırım işlemi yapan birinin doğru kararlar alabilmesi
için diğer taraflar kadar bilgiye sahip olmaması olarak ifade edilebilir. Bilgi
asimetrisinin tarafları, firmanın içinden bilgi alanlar ile ortalama yatırımcı
arasında olabileceği gibi yatırımcı ile yatırım danışmanı gibi taraflar da söz
konusu olabilmektedir. (Şenyüz 2008)
Diğer taraftan Akerlof’un ikinci el
otomobil piyasası örneğinde olduğu gibi iyi şirketler ve kötü şirketler sermaye
piyasasında da bulunmaktadır. İyi şirket ile kötü şirketi ayıramayan kişiler
tüm şirketler için ortalama düzeyde bir fiyat ödemeye razı olacağından piyasaya
hisse senedi ihraç etmek isteyen gerçekten iyi şirketler istedikleri seviyede
fiyattan alıcı bulamayabilecektir. Daha da kötüsü etkin bir sermaye piyasasının
kurulması mümkün olamayacaktır. İyi şirketlerin piyasadan çıkışı ve piyasadaki
şirket kalitesinin düşmesi sonuçları ortaya çıkabilecektir. Bu durumdan hem iyi
şirketler hem de bu şirketlere yatırım yapmak isteyen yatırımcılar zararlı
çıkacaktır. Günümüzde varlık fiyatlarını takip edenlerin göreceği üzere bazen
anormal fiyat hareketlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Piyasalarda
gerçekleşen fiyat anormalliklerinin asimetrik bilgi kaynaklı olabileceği
düşünülmektedir.
Asimetrik bilgi olarak kabul edilmeyecek
durumlara değinecek olursak, yatırımcılar araştırma yaparak veya hisse senedi
alım satım işlemini çok sık yaparak belli bir tecrübeye sahip olabilirler. Piyasaya
hakim bir yatırımcının hisse senedi fiyatlarındaki değişimi tecrübesiz bir
yatırımcıdan daha doğru tahmin edebilmesi daha olasıdır. Bu bilginin doğasıdır.
Kişilerin piyasada zaman harcayarak, emek vererek kazanç sağlaması normal bir
durumdur. Aksi halde finansal piyasalara yatırım yapmanın bir mantığı
olmamaktadır. Bu durum asimetrik bilgi ile karıştırılmamalıdır.
KURUMSAL
YÖNETİM VE BİLGİ ASİMETRİSİ
Son olarak asimetrik bilgi sorununa
gidermek için yapılabilecek kurumsal yönetim mekanizmalarını ele alalım.
Öncelikle asimetrik bilgi sorununu tamamen ortadan kaldırmanın imkansız
olduğunu söylemek gerekir. Ancak buna rağmen asimetrik bilgi düzeyinin
azaltılması oldukça önemlidir.
Kurumsal yönetim ilkelerinden Şeffaflık
sayesinde asimetrik bilgi sorununu aşmak mümkün olmaktadır. Bushman (2004)
şeffaflığı firma özelindeki bilgilerin dışarıdaki yatırımcılar ve paydaşlar tarafından
erişilebilirliği olarak tanımlamıştır. Güçlü sermaye piyasalarının oluşması
ancak azınlık pay sahiplerinin şirketin işlemleri hakkında yeterince bilgi
sahibi olması halinde mümkündür. Diğer yandan şirket yöneticileri ve büyük pay
sahipleri tarafından yatırım değerlerini düşürecek kararlar almalarını
engelleyecek hukuki ve kurumsal yapıların şirket bünyesinde mevcut olması
gereklidir. Bunların gerçekleştirmek için şirketler şeffaf olmalı ve yatırımcı
kararını etkileyebilecek her çeşit bilgiyi tam olarak, zamanında, doğru bir
şekilde azınlık pay sahiplerine ulaştırmalıdır. Bu durum asimetrik bilgi
sorununa çözüm olabilecektir. Bu noktada bilgilenmeyi arttırıcı kamusal
düzenlemeler de önemli bir etken olabilmektedir. Kamu otoritesi sermaye
piyasaları konusunda yasal düzenlemeler yapabilir. Bu şekilde şirketlerin daha
şeffaf bir yapıya ulaşması sağlanabilir. Şirket sorumluluğunun ve üst yönetimin
açıklama yapma sorumluluğunun bu şekilde ortaya konulması önemli bir aşamadır. Ayrıca
bağımsız denetim şirketlerince denetimlerin yapılması ve bu denetimlerin
usulüne uygun olarak yürütüldüğünden denetçilerin yetkin ve baskı altında
kalmadan görevlerini yerine getirdikleri ortamın sermaye piyasalarının geleceği
için oldukça önemli bir husustur. Diğer kurumsal yönetim ilkelerini de
asimetrik bilgiyi minimum seviyede tutmak amaçlı olarak kullanmak gerekir.
Örneğin eşitlik ilkesi ile azınlık hissedarların haklarının korunması, hesap
verilebilirlik ile yönetim kurulu tüm paydaşlara aldığı kararlar için hesap
verebilir olmalıdır. Kurumsal yönetim ilkelerini bir şirket için
gerçekleştirebilmek elbette ki belli bir maliyet demektir. Ancak gerek kamu
otoritesinin koyduğu yasal düzenlemeler gerekse piyasa gerekliliklerine bağlı
olarak asimetrik bilgi problemini kurumsal yönetim ilkelerinin etkin
uygulanması yoluyla azaltmak mümkün olabilmektedir.
KAYNAKÇA
Akerlof, George A.
(1970), The Market for Lemons: Quality, Uncertainty and the Market Mechanism.
The Quarterly Journal of Economics, Vol.84, No:3, 488-500.
Alp, S. (2010), Avusturya
Okulu Bilgi Teorileri ve E-Ticaret Çerçevesinde Akerlof’un Limon Piyasa
Modelinin Değerlendirilmesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İ.İ.B.F.
Dergisi, 177.
Alp, S, Karakaş, A.
(2008). Asimetrik Bilgi Teorisi Karşısında Hayek’in Ekonomik Yaklaşımları:
Karşılaştırmalı Bir Analiz. Liberal Düşünce Dergisi, (52), 215-230
Aras, Güler. (2004).
Sermaye Piyasalarında Asimetrik Bilgi Etkisi Ve Piyasaların İşleyişindeki Rolü.
İktisat İşletme ve Finans. 19. 81-94.
Bushman, Robert M., Piotroski,
Joseph D. ve Smith, Abbie J. (2004). What Determines Corporate Transparency?,
Journal of Accounting Research, 42: 207252
Koç, Y. (2009). George
Akerlof, Michael Spence ve Joseph Stiglitz’in Asimetrik Bilgi Üzerine
Katkıları. Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, 4 (1), 113-124
Şenyüz, Nermin, (2008) Kredi Piyasalarında Asimetrik
Bilginin Bankacılık Sistemi Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği (Yayımlanmış
Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İzmir, Sf. 62.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder