9 Ağustos 2021 Pazartesi

Bilgi Asimetrisi

Tam rekabet pazarlarında rasyonel olan ekonomik birimlerin tam bilgiye sahip olmasıdır. Eksik rekabet pazarlarında ise ekonomik birimler eksik bilgiye sahiptir. Eksik bilgi varsayımı toplumda bilginin dengeli dağılmamasından doğmaktadır. Bilginin bu şekilde dağılması durumunda alıcı ve satıcıların rekabet yetenekleri düşmektedir. Sonuç olarak piyasada olumsuz bir durum ortaya çıkmaktadır. Kimilerinin diğerlerinden daha fazla bilgiye sahip olması, fazla bilgiye sahip olanın az bilgiye sahip olana üstünlük kurması ve kendi çıkarına göre davranmasına yol açacağı beklenmektedir. Bu durum asimetrik bilgi kavramının ortaya çıkarmıştır.

Bilgi asimetrisi ekonomik bir ilişkide taraflardan birinin diğeri hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması anlamına gelen durumu ifade etmektedir. Bir piyasa başarısızlığı olarak kabul edilmektedir. Taraflar arasında bir işlem yapılmadan önce eğer asimetrik bilgi sorunu varsa, piyasadaki taraflardan birisinin kendisi hakkında bildiği ve diğer tarafın bilmek istediği ama öğrenemediği bir bilgi var demektir.

LİMON PAZAR TEORİSİ

The Market for Lemons: Quality, Uncertainty and Market Mechanism adlı makale bilgi asimetrisi üzerine yapılmış önemli çalışmalardan biridir. (Alp Salih 2010) George Akerlof ünlü makalesinde limon teorisini ikinci el otomobil piyasası üzerinden örnekleyerek açıklamıştır. Buna göre piyasada iyi otomobiller ve kötü otomobiller (limon) vardır. Alıcı otomobillerin kalitesi hakkında doğrudan bilgi sahibi olamadığı için ortalama kaliteye göre bir fiyat belirler. Bu durum kötü otomobil satıcılarının işine gelir ama iyi otomobil satıcıları fiyatı beğenmeyerek piyasadan çıkar. Sonuç olarak piyasada sadece kötü otomobiller kalır. Bu durum ortalama kaliteyi düşürdüğü gibi fiyat oluşumunu da etkilemektedir. Söz konusu örnek gayet basit görünmesine karşın, aynı zamanda bilgi asimetrisi hakkında oldukça net ve anlaşılır bir örnek olduğunu söylemek gerekir. İkinci el otomobil piyasası üzerinden anlatılan durum, alıcı ve satıcının olduğu her türlü ekonomik ilişkide rastlanabilecek bir gerçeği ortaya koymaktadır.

Adverse Selection (ters seçim problem) olarak da ifade edilen limon pazarı teorisi taraflar arasındaki bilgi asimetrisi nedeniyle ticareti yapılan malların ortalama kalitesindeki düşüşe işaret etmektedir. Bu durum optimum piyasa şartlarına ulaşmanın önündeki önemli bir engel olarak ortaya çıkmaktadır. Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Akerlof (1970), the market for lemons adlı makalede bu konuyu detaylıca incelemiştir. İlgili teoride limon teriminin kullanılması Amerika Birleşik Devletleri’nde ikinci el arabaları limon denmesi nedeniyle olduğunu belirtmek gerekir.

Her türlü alışverişte bu durumla karşılaşmak mümkündür. Kişilerin alım satım yaparken profesyonel yardım (ekspertiz gibi) almaları tamamen asimetrik bilgi probleminden kaçınmak için yapılmaktadır. Malın kalitesi de fiyatı ve maliyeti ile ölçülemez. Mal kalitesinin ölçüsü olmayan durumlar mevcuttur. Bu alıcı ve satıcı arasındaki güven ve bilgi akışına bağlı olarak belirlenir. Satıcı tarafından belirlenen fiyat malın kalitesini göstermiyor olabilir.

İlgili makaledeki ikinci el otomobil piyasası örneğini birçok farklı piyasada düşünebiliriz. Problemin ana konusu bilgi asimetrisinin ilgili pazara yapmış olduğu etkidir. Ekonomide ticarete konu olan mal ve hizmetlerde, ekonomik birimlerin bilgi farklılığına sahip olması yani bir bilgi asimetrisi mevcut olması halinde, rekabetin şartlarının bozulacağı ve taraflardan birinin haksız üstünlük sağlaması söz konusu olacağı kesindir. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı günümüzde rekabet şartlarının bozulması önemli bir sorun olarak görülmektedir.

Akerlof’un bu teorisi, çok sonraları P. Krugman tarafından ilginç bir şekilde yorumlanmıştır. “Bir kez duyduktan sonra sanki onu eskiden beri biliyormuşsunuz gibi hissettiğiniz etkileyici şarkılar yazabilen bir müzik bestecisi duymuştum. Aynı geleneğe sahip iktisatçılar da bulunmaktadır. Bu iktisatçılar çok temel ve aynı zamanda çok basit, bir kez duyduğunuzda onları anlamadığımıza inanmamızın zor olduğu fikirleri sahiplenmeyi başarabilirler. George Akerlof bu yeteneğe sahiptir.” (Alp 2008) Akerlof makalede örneğini verdiği ikinci el otomobil piyasasındaki durumun, finansal piyasalarda da olabileceğini belirtmiştir. İlgili makalede söz konusu duruma çözüm önerileri de sunulmuştur. Özellikle kalite belirsizliğine çözüm olarak garanti belgelerini, markalaşmayı, lisansları ve sertifikaların gerekliliğini belirtmiştir.

Asimetrik bilgi teorisi hakkında bir başka fikir ortaya koyan Joseph Stiglitz ise Screening adlı makalesiyle sigorta piyasasını ele almıştır. Sigorta şirketleri potansiyel sigorta müşterilerinin asıl risk durumları hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları ve asimetrik enformasyon problem yaşadıkları sigortacılık sektörü hakkında şöyle bir varsayımda bulunmuştur. (Koç 2009) Bir Sigorta şirketi, her müşterisine aynı primler üzerinden sigorta yaparsa, yüksek oranda risk taşıyanlarla, dikkatli davranıp az risk taşıyanlar aynı fiyattan sigorta primi ödemek zorunda kalırlar. Bu durumdan şikayet eden az kaza yapan kişiler bir süre sonra sigortadan çıkacak, daha az primle daha çok hasar ödemek zorunda kalan sigorta şirketleri de primleri yükseltmek zorunda kalacaklardır. Özetle iyi müşteriler piyasadan kovulmuş olmaktadır.

Asimetrik bilgi, bir işlemle ilgili olarak taraflardan biri belli bir bilgiye sahipken, diğer tarafında bu bilgiye sahip olmadığı durumu ifade etmektedir. Piyasanın dengesinin bozulduğu bu durumlarda, kötü paranın iyi parayı kovması durumu gerçekleşebilmektedir. Bu durumda iyi mallar veya müşterileri piyasadan çekilirken, piyasa kötü mallar ve müşterilere kalmaktadır. Asimetrik bilgi bu nedenle serbest piyasa ekonomisinden arzulanan bir durum değildir.

Temsilde bilgi asimetrisi konusu da oldukça önemlidir. Örneğin, yöneticilerin amacı, şirket hisse senedinin değerini en yüksek değere çıkarmaktır. Ancak, yöneticiler kendi çıkarları açısından mesleklerini kaybetmek endişesiyle çoğu kez tutucu davranırlar ve riskli yatırımlara girmekten kaçınırlar. Yabancı kaynak ihtiyacında ise, firma hissedarlarını yüksek maaş veya yan gelirler şeklinde ortaya çıkan “yönetici maliyetlerini” ödemeye mecbur bırakırlar. Bu durum azınlık pay sahiplerinin, büyük pay sahipleri ile yöneticiler karşısında bilgi asimetrisine maruz bırakılmaları şeklinde de tezahür edebilir. Söz konusu durumda azınlık pay sahiplerinin şirket bünyesinde haklarını koruyacak imkanların oluşturulması gerekmektedir.

SERMAYE PİYASALARIN BİLGİ ASİMETRİSİ

Sermaye piyasaları küçük tasarrufların ekonomiye kazandırılması ve kaynakların dengeli bir şekilde dağıtılması için önemli araçlardan biridir. Sermaye piyasasının bu fonksiyonu yerine getirebilmesi için etkin bir şekilde çalışması gerekmektedir. Piyasa etkinliğinin yeterli düzeyde olabilmesi için bilginin yatırımcılar arasında eşit ve eş zamanlı dağılımına ve fiyatların mevcut bilginin tamamını göstermesi gereklidir. Bu nedenle asimetrik bilgi sermaye piyasalarının etkin çalışmasına karşı bir engel oluşturmaktadır.

Finansal araçlar aracılığıyla yatırımlar yapılmaktadır. Örneğin tahviller, ve hisse senetleri. Yatırımcılar, bir finansal varlığa yatırım yapabilmeleri için bu varlığın riskini doğru ölçebilmeleri gereklidir. Sermaye piyasaları ekonomi bilimine göre etkin bir şekilde işlemesi halinde şirketlere doğru yatırım kararları almaları için yol gösterici olmaktadır. Varlık fiyatlarının belirlenmesinde olması gereken bilginin yatırımcılar arasında eşit ve eş zamanlı dağıldığı ve yatırımcıların da bu bilgiyi rasyonel bir şekilde fiyatlara yansıtmasıdır. Ancak gerçek hayatta bazı yatırımcılar diğerlerinden daha fazla bilgiye sahip olabilir. Aynı haber aynı anda herkese ulaşsa bile farklı yorumlanma durumu da söz konusu olabilir. (Aras 2004)

Örneğin Akerlof’un limon teorisindeki görüşüne göre duruma bakabiliriz. İçeriden (insider) bilgi alanların kazançları bilgi sahibi olmayanların kayıplarından oluştuğu bir piyasada, bir süre sonra rasyonel bilgi sahibi olmayanlar oyun dışında kalmayı tercih edecekleri öngörülür. Bu şekilde bilgi sahibi olan parasını alacak bilgisiz yatırımcı bulamayacak sonuç olarak piyasa bilginin yansıtılmadığı bir yerde dengelenmiş olacaktır. Bu durumda söz konusu sermaye piyasası etkin bir şekilde yürütülemediği için şirketler için herhangi bir fayda sağlayamayacaktır.

Sermaye piyasaları açısından bakıldığında asimetrik bilgi, özetle yatırım işlemi yapan birinin doğru kararlar alabilmesi için diğer taraflar kadar bilgiye sahip olmaması olarak ifade edilebilir. Bilgi asimetrisinin tarafları, firmanın içinden bilgi alanlar ile ortalama yatırımcı arasında olabileceği gibi yatırımcı ile yatırım danışmanı gibi taraflar da söz konusu olabilmektedir. (Şenyüz 2008)

Diğer taraftan Akerlof’un ikinci el otomobil piyasası örneğinde olduğu gibi iyi şirketler ve kötü şirketler sermaye piyasasında da bulunmaktadır. İyi şirket ile kötü şirketi ayıramayan kişiler tüm şirketler için ortalama düzeyde bir fiyat ödemeye razı olacağından piyasaya hisse senedi ihraç etmek isteyen gerçekten iyi şirketler istedikleri seviyede fiyattan alıcı bulamayabilecektir. Daha da kötüsü etkin bir sermaye piyasasının kurulması mümkün olamayacaktır. İyi şirketlerin piyasadan çıkışı ve piyasadaki şirket kalitesinin düşmesi sonuçları ortaya çıkabilecektir. Bu durumdan hem iyi şirketler hem de bu şirketlere yatırım yapmak isteyen yatırımcılar zararlı çıkacaktır. Günümüzde varlık fiyatlarını takip edenlerin göreceği üzere bazen anormal fiyat hareketlerinin ortaya çıktığı görülmektedir. Piyasalarda gerçekleşen fiyat anormalliklerinin asimetrik bilgi kaynaklı olabileceği düşünülmektedir.

Asimetrik bilgi olarak kabul edilmeyecek durumlara değinecek olursak, yatırımcılar araştırma yaparak veya hisse senedi alım satım işlemini çok sık yaparak belli bir tecrübeye sahip olabilirler. Piyasaya hakim bir yatırımcının hisse senedi fiyatlarındaki değişimi tecrübesiz bir yatırımcıdan daha doğru tahmin edebilmesi daha olasıdır. Bu bilginin doğasıdır. Kişilerin piyasada zaman harcayarak, emek vererek kazanç sağlaması normal bir durumdur. Aksi halde finansal piyasalara yatırım yapmanın bir mantığı olmamaktadır. Bu durum asimetrik bilgi ile karıştırılmamalıdır.

KURUMSAL YÖNETİM VE BİLGİ ASİMETRİSİ

Son olarak asimetrik bilgi sorununa gidermek için yapılabilecek kurumsal yönetim mekanizmalarını ele alalım. Öncelikle asimetrik bilgi sorununu tamamen ortadan kaldırmanın imkansız olduğunu söylemek gerekir. Ancak buna rağmen asimetrik bilgi düzeyinin azaltılması oldukça önemlidir.

Kurumsal yönetim ilkelerinden Şeffaflık sayesinde asimetrik bilgi sorununu aşmak mümkün olmaktadır. Bushman (2004) şeffaflığı firma özelindeki bilgilerin dışarıdaki yatırımcılar ve paydaşlar tarafından erişilebilirliği olarak tanımlamıştır. Güçlü sermaye piyasalarının oluşması ancak azınlık pay sahiplerinin şirketin işlemleri hakkında yeterince bilgi sahibi olması halinde mümkündür. Diğer yandan şirket yöneticileri ve büyük pay sahipleri tarafından yatırım değerlerini düşürecek kararlar almalarını engelleyecek hukuki ve kurumsal yapıların şirket bünyesinde mevcut olması gereklidir. Bunların gerçekleştirmek için şirketler şeffaf olmalı ve yatırımcı kararını etkileyebilecek her çeşit bilgiyi tam olarak, zamanında, doğru bir şekilde azınlık pay sahiplerine ulaştırmalıdır. Bu durum asimetrik bilgi sorununa çözüm olabilecektir. Bu noktada bilgilenmeyi arttırıcı kamusal düzenlemeler de önemli bir etken olabilmektedir. Kamu otoritesi sermaye piyasaları konusunda yasal düzenlemeler yapabilir. Bu şekilde şirketlerin daha şeffaf bir yapıya ulaşması sağlanabilir. Şirket sorumluluğunun ve üst yönetimin açıklama yapma sorumluluğunun bu şekilde ortaya konulması önemli bir aşamadır. Ayrıca bağımsız denetim şirketlerince denetimlerin yapılması ve bu denetimlerin usulüne uygun olarak yürütüldüğünden denetçilerin yetkin ve baskı altında kalmadan görevlerini yerine getirdikleri ortamın sermaye piyasalarının geleceği için oldukça önemli bir husustur. Diğer kurumsal yönetim ilkelerini de asimetrik bilgiyi minimum seviyede tutmak amaçlı olarak kullanmak gerekir. Örneğin eşitlik ilkesi ile azınlık hissedarların haklarının korunması, hesap verilebilirlik ile yönetim kurulu tüm paydaşlara aldığı kararlar için hesap verebilir olmalıdır. Kurumsal yönetim ilkelerini bir şirket için gerçekleştirebilmek elbette ki belli bir maliyet demektir. Ancak gerek kamu otoritesinin koyduğu yasal düzenlemeler gerekse piyasa gerekliliklerine bağlı olarak asimetrik bilgi problemini kurumsal yönetim ilkelerinin etkin uygulanması yoluyla azaltmak mümkün olabilmektedir.

 

KAYNAKÇA

 

Akerlof, George A. (1970), The Market for Lemons: Quality, Uncertainty and the Market Mechanism. The Quarterly Journal of Economics, Vol.84, No:3, 488-500.

Alp, S. (2010), Avusturya Okulu Bilgi Teorileri ve E-Ticaret Çerçevesinde Akerlof’un Limon Piyasa Modelinin Değerlendirilmesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, 177.

Alp, S, Karakaş, A. (2008). Asimetrik Bilgi Teorisi Karşısında Hayek’in Ekonomik Yaklaşımları: Karşılaştırmalı Bir Analiz. Liberal Düşünce Dergisi, (52), 215-230

Aras, Güler. (2004). Sermaye Piyasalarında Asimetrik Bilgi Etkisi Ve Piyasaların İşleyişindeki Rolü. İktisat İşletme ve Finans. 19. 81-94.

Bushman, Robert M., Piotroski, Joseph D. ve Smith, Abbie J. (2004). What Determines Corporate Transparency?, Journal of Accounting Research, 42: 207252

Koç, Y. (2009). George Akerlof, Michael Spence ve Joseph Stiglitz’in Asimetrik Bilgi Üzerine Katkıları. Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi, 4 (1), 113-124

Şenyüz, Nermin, (2008) Kredi Piyasalarında Asimetrik Bilginin Bankacılık Sistemi Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, Sf. 62.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder