kambiyo denetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kambiyo denetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2012 Pazar

Dış Ticaret Politikası Doğrudan Araçlar


Dış ticaret politikasının amaçlarına ulaşması için kullanılan doğrudan araçlar, iki kategoride değerlendirilebilir.

Fiyatlar üzerinde etkili olan araçlar
Miktarlar üzerinde etkili olan araçlar

Vergiler
Ad Valorem: İthal veya ihraç edilen malın değerinin belirli bir yüzdesi kadar vergi alınması esasına dayanmaktadır. Örneğin, 100 USD lik bir ithalatın değerinin 10% u kadar bir vergi alınmış olsun. Bu durumda ithalatçı ülkenin hükümeti bu ithalattan 10 USD vergi alacaktır.

Spesifik: Bu yöntem, ithal veya ihraç edilen malın birimi başına sabit bir para miktarının vergi olarak alınmasını kapsamaktadır. 1 birim mal için 10 USD, malın değerini hesaba katmadan hesaplanır.

Kombine: Üstteki iki yöntemin birlikte uygulanması esasına dayanmaktadır. İthalat başına spesifik vergi ve ayrıca ad valorem vergi veriliyorsa, vergi yükümlülüğü kombine vergi olarak ifade edilmektedir.

İhracat Vergileri
Ülkeye özgü hammaddelerin yurt dışına arzını kısıtlayarak dünya piyasalarında fiyatların artmasını sağlamak ve bu sayede dış ticaret hadlerini ilgili ülke lehine değiştirmek amacıyla, hammaddenin yurt içinde kullanımını teşvik etmek ve hazineye gelir sağlamak maksadıyla kullanılmaktadır. En güzel örnek, OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü)

İthalat Vergileri
Gümrük vergileri, ithal malların ülke sınırdan içeri girerken tahsil edilen vergiler olarak tanımlanabilir. Başlıca amaçlar, yerli sanayiyi dış rekabete karşı korumak ve hazineye gelir sağlamak sayılabilir.

Gümrük Tarife Benzeri Faktörler
1-İthalat Teminatları
İthalatçı mal siparişini verdiği zaman, ithalatın belirli bir oranı kadar Merkez Bankası’na teminat yatırmaktadır. İthalat gerçekleştirilinceye kadar bu teminat Merkez Bankası’nda tutulur. İthalata gerçekleştiğinde ithalatçıya geri ödenir. Kısıtlayıcı bir etkisi vardır.
Hükümetin korumak istediği sektördeki üreticiler için belirlediği yüksek bir iç fiyat vardır. Bu minimum ithal fiyatını oluşturmaktadır. İthalat ancak bu fiyat düzeyinden mümkün olmaktadır. Aksi halde yurt içindeki üreticiler için öngörülen yüksek fiyatları sürdürme imkanı olmamaktadır. Fark giderici vergilere örnek, AB’nin ortak tarım politikasında görülmektedir. AB, kendi üreticilerini korumak için yüksek destekleme fiyatları belirlemektedir. Dünya fiyatları bu yüksek fiyatlara eşitlemek için fark giderici vergi uygulamasına başvurmaktadır.
3-Anti-Damping Vergisi
Damping, bir ülkedeki büyük ölçekli firmaların, ürettikleri malları dış piyasada iç piyasa fiyatlarının altındaki fiyatlardan ürünlerini satmalarına denilmektedir. Piyasa fiyatından ucuz satış yapmak anlamın gelmektedir. Anti-Damping vergisi ise dış ticarette damping yaparak haksız rekabete girişen ülkelere karşı uygulanan bir önlemdir. Çünkü iç piyasaya dampingli mal giren bir ülkede yerli üreticiler bundan zarar görürler. Bu durumda dampingle gerçekleştirilen fiyat indirimine eşit ölçüde bir gümrük vergisi koymak veya mevcut vergileri bu miktarda arttırmak gereklidir. Buna anti-damping vergisi denilmektedir.
Bir ülkede hükümetin farklı mal ve hizmetlerden oluşan dış ticaret işlemleri için farklı döviz kurları belirlemesine çoklu kur sistemi denilmektedir. Bazı mallara yüksek kur uygulanmakla ithalatı engellenmiş olmaktadır.

Sübvansiyonlar
İhracat sübvansiyonu, imalatçı ihracatçılara doğrudan finansal destekverilmesidir. İhracat teşviki ise, imalatçı olsun veya olmasın tüm ihracatçıların ihracatla ilgili gerçekleşen veya gerçekleşecek tüm harcamalarını doğrudan veya dolaylı olarak kısmen veya tamamen devlet tarafından karşılanmasıdır.
İthal İkame Endüstrilerine Verilen Sübvansiyon
Yerli sanayi dış rekabetten korumak için başvurulan yöntemlerden birisi de hükümetlerin bu endüstrilere sübvansiyon ödemesidir. (karşılıksız yardım)


Miktar Üzerinde Etkili Olan Araçlar
Kotalar
İhracat Kotası (Gönüllü İhracat Kısıtlamaları)
İhracat kotaları, bir malın ihracatçısı ile ithalatçısı arasında yapılan iki taraflı görüşmeler sonucunda ihracatın belirli bir kota ile sınırlandırılmasıdır. Bu tarz anlaşmalar az gelişmiş ülkeler ile gelişmişler ülkeler arasında yapılır. Görünürdeki amaç sanayileşmiş ülkenin iç piyasasının düzenlenmesidir. Asıl amaç ise az gelişmiş ülkenin rekabetine dayanamayan gelişmiş ülke yerli sanayinin korunmasıdır. (Tekstil)

İthalat Kotası
En çok bilinen kota uygulamasıdır. Bu yüzden sadece kota denildiğinde akla bu tür kotalar gelmektedir. Kotalar, belirli sürelere göre düzenlenirler. Örneğin, 1 yıl veya 6 ay içinde ithal edilecek yabancı otomobillerin sayısını 1000 adet veya toplam değerini 1 milyon dolar olarak belirlemek bu kotalar bağlamında söylenebilir.

Miktar üzerinde etkili olan Tarife dışı faktörler

İthalat Yasakları
İthalat yasakları kotalarının en sert ve son şeklidir. Burada herhangi bir malın ülkeye girişi tamamen önlenmekte, yani ithalat sıfıra düşürülmektedir. Bu yönteme şu amaçlarla başvurulmaktadır;
-Ekonomi için önemsiz ve lüks malların ithalatını engellemek
-Yerli sanayi dış rekabetten korumak
-Dış ödemeler bilançosu açıklarının kapatılması
-Halk sağlığı ve kamu güvenliğini bozan malların ithalini engellemek
-Siyasi ilişkilerin bozuk olduğu ülkelerin birbirlerine ambargo koymaları

Devleti dış ticaret yapmaya iten çeşitli nedenler mevcuttur. Bu nedenler;
-İthalatı bizzat gerçekleştirerek, aracıların alacakları komisyonları ve normalüstü karlara kamuya mal etmek
-Özel sektör firması gibi devletin kendi ürettiği malları dışarıda pazarlamak
-Kıtlığı çekilen malları bizzat kendisi ithal ederek fiyat istikrarını sağlamak üzere iç piyasaya sürmek
-Tarımsal destekleme politikalarıyla oluşan aşırı stokları eritmek ve belirli stratejik malları dost ülkelerden alarak ya da onlara satarak dış politika amaçlarını gerçekleştirmektir

Görülmez Engeller
Bu önlemler devletin, halk sağlığı veya kamu güvenliği gibi nedenlerle çıkardığı idari, teknik veya diğer düzenlemeleri ya da standartlar kapsamaktadır. Örneğin, ABD hükümeti ve AB üyesi ülkelerin hükümetleri, çevre kirliliği önleme standartlarına uymayan otomobillerin ithaline izin vermemektedir. Bu tür engeller genellikle canlı bitki ve hayvan ithalatında görülmektedir. (deli dana, kuş gribi)

4 Ocak 2011 Salı

Döviz Kontrolü

Tarife dışı araçlardan bir diğeri de döviz kontrolü veya diğer adıyla kambiyo denetimidir. (exchange control)

Genel olarak dövizle ilgili işlemler üzerine hükümetin koymuş olduğu kısıtlamalara, yani döviz piyasasına yapılan hükümet müdahalelerine kambiyo denetimi (döviz kontrolü) adı verilir.

En katı olarak uygulanan döviz kontrolünde serbest döviz piyasası yoktur. Bunun anlamı her türlü döviz işleminin devletin tekeli altında olmasıdır.

Hükümet döviz almak ve satmak isteyenler için merkez bankasını görevlendirir.

İhracat yaparak, döviz geliri elde eden biri bu dövizleri belirli bir süre içinde, ilgili bankaya satmak zorundadır. Bu şekilde biriken döviz gelirleri, çeşitli dış ödeme ihtiyaçları arasında dağıtılır.

Ayrıca çeşitli nedenler, genel olarak ithalat yapmak maksadıyla merkez bankasından döviz satın alabilmek için önce yetkili makamlardan, bu ödeme türü ve miktarı konusunda bir izin (lisans) almak gereklidir. Döviz kontrolü genel olarak sabit kur sisteminin uygulandığı ülkelerde görülür.

Grafik üzerinde bu durumun incelemesine yapabiliriz.

TT döviz işlemlerinin serbest olması durumunda dolar talep eğrisidir.
AA
ise dolar arz eğrisini göstermektedir.

İkisinin kesiştiği nokta OP de ise kurun serbest piyasa koşullarındaki dengesi görülmektedir.

Fakat kambiyo denetimi rejimlerinde hükümetler resmi kuru genellikle denge kurunun altında belirlerler. Buna ulusal paranın aşırı değerlenmesi dendiğini biliyoruz.

Grafikte resmi döviz kuru OR ise gösteriliyor.

Bu kurdan döviz talebi OB, döviz arzı ise OD dir.
Sonuç olarak, DB miktar bir talep fazlası vardır.

Hükümet yetkilileri OD döviz arzına eşit miktarda lisans çıkartacaktır.

*Böylece aşırı değerlenmiş döviz kurundan yalnızca sınırlı sayıda kimsenin talebi karşılanmış olur.

Bu sınırlı insan arasında yer almayanlar, daha yüksek fiyattan döviz talep etse bile, döviz alma olanağı bulamazlar. Bunun sonucu döviz karaborsasının ortaya çıkmasıdır.

İhracatçılar veya döviz geliri elde edenler kazandıkları dövizleri düşük resmi kurdan bozdurmak yerine bunları kambiyo denetiminden kaçırarak, yüksek fiyat elde edebilecekleri serbest piyasada (karaborsa) satarlar.

Yakın tarihimize kadar döviz karaborsası (Tahtakale) Türkiye'de önemli bir olay durumundaydı.

Ancak 1981 den sonra esnek kur sistemlerinin uygulanması ve döviz kontrolünün yumuşatılması ile birlikte, serbest döviz piyasasının 'karaborsa' niteliği ortadan kalkmıştır.

Yoğun şekilde az gelişmiş ülkeler tarafından uygulanmıştır. İthalatı kısıtlayarak dış ödeme açıklarını önlemek için kullanılan bir araç olarak görülmesi bunda etkili olmuştur.

Diğer önemli neden ise, ithalat hacminin mutlak olarak kısıtlanabilmesi ve mevcut döviz rezervlerinin çeşitli dış ödemeler ihtiyaçları arasında bir öncelik sırasına göre dağıtılmasıdır. Bunun anlamı zenginlerin çok sayıda lüks mallar ithal etmesinden ise, ithalatı sadece zorunlu görülen mallara kaydırmak mümkün olabilmektedir.

Kambiyo denetimi gibi araçlar yoğun müdahaleci sistemlere özgüdür. Yoğun koruma duvarları ulusal ekonomiyi dış dünyada soyutlar. Ayrı bir ulusal piyasanın oluşmasına neden olur.

Kambiyo Kısıtlamaları

Tarife dışı araçlardan bir bölümü de döviz kuru politikalarıyla ilgilidir.

Bunlar;

Çoklu Kur Sistemi

Döviz Kontrolü (Kambiyo Denetimi)


Yukardaki bağlantıları tıklayarak söz konusu terimler hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.