ödemeler bilançosu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ödemeler bilançosu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2011 Pazar

Ödemeler Bilançosundaki Eksiklikler

Ödemeler bilânçosu bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin oldukça kullanışlı bir göstergesi olmaktadır. *Dış ödemeler dengesine bakarak, ithalatın dış dünya gelirleriyle karşılanabilir düzeyde mi olduğunu, yoksa bu amaçla borçlanmakta veya döviz rezervlerini mi kullanmakta olduğunu anlayabiliriz. Sanayileşmeye bağlı dış ticaret değişimini analiz etme imkanı sunmaktadır. Bu ve benzeri sorulara ödemeler bilânçosundaki bilgilerle cevaplar bulabilmekteyiz.

Diğer taraftan, ödemeler bilânçosu bilgilerinin taşıdığı bazı sorunlar mevcuttur. Öncelikle istatistik biliminin bir gerçeği olarak verilerin doğruluğu konusunda net bir şey söylemek söz konusu olmaz. Mallar sınırdan geçerken kayıtlarını tutmak kolaydır, fakat hizmet hareketleri, portfolyo ve doğrudan sermaye yatırımlarını aynı şekilde kayıt altına alabilmek kolay olmamaktadır.

Ayrıca bu sakınca giderilmiş olsa bile ödemeler bilânçosu tekniği kaynaklı bazı sınırlandırmalar bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

Ödemeler bilânçosu, belirli bir ana kadar ülkenin birikmiş dış borç ve alacaklarını göstermez. Özetle, ödemeler dengesi bir akım kavramıdır. Yalnızca bir yıl içindeki ekonomik ve mali işlemlerin doğurduğu net açık veya fazlayı ortaya koyar, geçmişteki borç veya alacakla ilgilenmez.

Bir ülkenin o güne kadar birikmiş dış borç ve dış alacaklarını gösteren tabloya ise “uluslararası borçluluk dengesi” (balance of indebtedness) denilmektedir. Uluslararası borçluluk dengesi, dış borç veya varlıkları sürelerine, türlerine göre alacaklı ve borçlu olarak sınıflandırır.

Örnek olarak, özel dış borçların (varlıkların) hangi oranlarda doğrudan yatırımlardan, portfolyo yatırımlarından (tahvil ve hisse senedi) veya kısa süreli sermaye araçlarından oluştuğunun bilinmesinde yarar vardır. Daha sonra, resmi borç ve varlıkların ne kadarının diğer ülke ya da uluslararası kuruluşlarla ilgili olduğunu, bunların hangi yabancı paralara bağlı bulunduklarını bilmek de büyük önem taşımaktadır.

Sözü edilen bilgiler ödemeler bilânçosu istatistiklerinden elde edilemez. Bu bilgiler için uluslararası borçluluk dengesi göstergesini oluşturmak gereklidir.

Bu açıklamalara istinaden söylenebilir ki, ödemeler dengesi açık ve fazlaları dış ekonomik ilişkilerdeki “gerçek” bir dengesizliği de göstermemektedir. Ülkeler gümrük tarifeleri, kotalar ve kambiyo denetimi gibi kısıtlamalar vasıtasıyla uluslararası mal ve sermaye akımlarını sınırlandırabilirler. Bu nedenle ödemeler dengesinin gösterdiği açıklar “fiili” (görünür) açıklar olmaktadır. “Potansiyel” açıkların saptanabilmesi için ödemeler dengesi kayıtlarının ötesine geçmek gereklidir, yani uygulanan ticaret ve kambiyo politikalarının kısıtlayıcı etkilerini tahmin etmek gereklidir.

Ödemeler bilânçosu dış ticaretin bileşimi ve ülkelere göre dağılışı konusunda da bilgi vermemektedir. Ancak bir ülke, bölge veya para alanlarıyla yapılan ticaretlerin incelenmesi bu bağlamda büyük faydalar sağlayabilir.

Bunun yanısıra, ödemeler bilânçosundan elde edilecek bilgilerden dış ticaretin içindeki değişmeler de izlenemez. Fakat, kalkınan bir ülkede, ihracatta sanayi ürünlerinin payının arttırılması, ithalatta ağırlıklı olarak tüketim malları yerine hammadde ve yatırım mallarına yönelme gibi gelişmelerin incelenmesi arzulanmaktadır.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Dış Ödemeler Bilançosu

Balance of Payments

Parasal uluslarası iktisat teorisinin en temel konularından birisi dış ödemeler bilançosudur. Ülkenin uluslar arası ekonomik ve mali işlemlerinin gruplandırılarak incelenmesi, dış ödemeler açığı veya fazlası, dış dengesizliklerin giderilmesi gibi konular bu çerçevede ele alınan temel konulardır.

Dış ödemeler bilançosu ya da dış ödemeler dengesi (balance of payments) ülkelerin belirli bir dönem içerisindeki dış ekonomik ve mali ilişkilerinin durumunu göstermektedir. Ülkenin mal, hizmet ve sermaye akımları gibi işlemler dolayısıyla dış dünyadan sağladığı gelirlerin dışarıya yaptığı ödemelere eşit olup olmadığı incelenir. Bir ülkenin dış ödemeler bilançosundaki denge veya dengesizlik, o ülkenin uluslarası ödeme gücündeki iyileşmeyi ya da bozulmaları yansıtmaktadır. Bu nedenle, dış ödemeler bilançosu bir ülkenin uluslararası alanda ekonomik ve mali itibarını ifade etmektedir. Dış ödemeler dengesi, uygulanan ekonomik ve mali politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu bağlamda, hükümetlerin ekonomik politika uygulamalarındaki başarılarının bir göstergesi olarak değerlendirilir.

Dış ödemeler bilançosundaki bir açık veya fazla oluşması durumu, ülke ekonomisi açısından geniş kapsamlı etkiler doğurmaktadır. Örnek vermek gerekirse, *ülkedeki milli gelir, çalışma düzeyi, kalkınma hızı, döviz kurları, enflasyon oranı, ücret artışları, gelir dağılımı ve dış borçlar gibi temel ekonomik değişkenler dış ödemeler dengesiyle büyük oranda ilişkilidir.

Sonuç olarak, ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin sağlıklı bir yolda gidip gitmediğinin belirlenmesi, eğer bir sorun varsa gerekli önlemlerin zamanında alınması ve politikalar düzenlemelerinin yapılması maksadıyla, ödemeler bilançosu istatistiklerinin sürekli izlenmesi gereklidir.

Arz ettiği büyük önem dolayısıyla ülkenin ticari, mali ve parasal politikalarını belirleyen veya uygulayan kuruluşlar (örneğin Maliye Bakanlığı, Hazine, Merkez Bankası, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı vs. gibi) dış ödemeler dengesindeki gelişmelerle yakından ilgilidirler. Bazı hükümet uygulamaları ise doğrudan dış denge durumundaki gelişmelere tepki niteliğindedir.

Örnek olarak, *bir dış açık veya fazlanın döviz kurlarını etkilememesi için merkez bankasının döviz piyasasına müdahalede bulunması durumunda olduğu gibi.

Aslında, ekonomik ve mali politikaların belirlenmesinde yalnızca ülkenin kendi dış denge durumunun izlenmesi yeterli olmayacaktır. Çünkü günümüzde dünya ekonomisinin genel gidişi ve yakın ilişkilerde bulunduğu ülkeler gibi bir ülkenin dışarıya daha bağımlı bir halde olduğunu unutmamak gereklidir.

Dış ödemeler bilançosu yalnızca hükümet yetkilileri açısından değil, dış ticaret ve yatırımlarla ilgili tüm kişi, firma ve kuruluşlar bakımından da önemli bir gösterge olmaktadır. İthalatçı ve ihracatçı firmaların ulusal para cinsinden gelir ve gider hesapları doğal olarak kur değişmelerinin etkisi altında kalmaktadır. Ayrıca, ana ülkenin veya onun ticaret ortaklarının bir döviz darboğazı içinde bulunmaları durumunda, dış ticaret ve kambiyo kısıtlamalarının gündeme gelmesi olasılık dahilindedir. Bunun anlamı iş adamlarının maliyet ve kâr hesaplamarında ve yatırım plânları üzerinde beklenmedik etkilerin oluşmasıdır.

Bunun gibi, yabancı tahvil, hisse senedi, hazine bonosu, banka mevduatı biçimindeki uzun veya kısa vadeli mali varlıklara yatırımda bulunmak isteyenler ile birlikte, yabancı ülkelere doğrudan sermaye yatırımı yapmayı plânlayanlar da, ödemeler dengesindeki gelişmelerle ilgilenirler.

Örnek olarak, yabancı bir menkul değer (tahvil veya hisse senedi) satın alan yerli yatırımcılar, ilgili menkulün bağlı olduğu dövizin kurunda beklenmedik bir düşüşten zarara uğrarlar. Bunun gibi durumlarda, yatırım yapılan ülkede şiddetli bir döviz ihtiyacı yaşanması, yabancı şirketlerin kâr transferleri üzerine sınırlamalar konulması ile de sonuçlanabilir.

Geleneksel teoriye göre, bir ülkenin parasının dış değerindeki değişmelerle onun gerçekleştirdiği ticaret akımları arasında sıkı bir ilişki mevcuttur. *Dış ticaret fazlası veren ülkelerin paraları döviz piyasalarında değer kazanırken, ticaret bilançosu açık veren ülkelerin paraları da değer kaybeder.

Günümüzde ulusal paranın dış değerindeki değişmeler açısından ülkenin uluslarası ticaret akımları yanında sermaye akımlarına da büyük önem verilmektedir. Bu alandaki gelişmeleri de ödemeler bilançosu vasıtasıyla izlemek gereklidir.

Verilen örneklere dayanarak, çeşitli ülkelerde halkların ve iş çevrelerinin neden ödemeler bilançosu istatistiklerine duyarlılık gösterdiğini anlamış bulunuyoruz. Fakat, bunların da ötesinde konunun uluslarası ekonomik ve mali örgütlerle ilgili yönü de mevcuttur. Dünya Bankası veya Uluslarası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşlara kredi için başvuran ülkelerin, dış ödeme bilançoları ve genel olarak izledikleri iç ve dış ekonomik politikalar, bu kuruluşlar tarafından detaylı olarak incelenmektedir. Bu şekilde kendilerine iç ve dış dengelerini sağlayacak politika değişiklikleri tavsiye edilir.

Hatırlanması gereken bir nokta ise, ödemeler dengesine karşı duyulan bu ilginin yalnızca günümüze özgü bir şey olmadığıdır. Özellikle 17. Ve 18. Yüzyıllarda Merkantalistler dış denge durumuyla yakından ilgilenmişlerdi. Onların temel amacı dış fazla oluşturarak altın ve gümüş stoklarını arttırmaktı. Çünkü değerli madenler, ulusal servetin kaynağı olarak görülüyordu.

Bu giriş yazısından sonra, önümüzdeki günlerde aşağıdaki konular hakkında yazılar yayınlayacağım.


Yukardaki bağlantılara tıklayarak ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.