Önceki yazılarımızdaki sabit kur ve değişken kur sistemine bağlı sınırsız sermaye hareketliliği analizlerinde yurtiçi fiyatların sabit olduğu varsayılmıştı. Ancak fiyatlar, ekonominin tam çalışma düzeyinden sapacağı ölçüde bir değişikliğe sahip olmaktadırlar. Toplam hasıla (milli gelir) tam çalışma düzeyini aşınca ücretler ve buna bağlı olarak fiyatlar yükselmeye başlayacaktır. (enflasyon) Tersi durumda ise toplam hasıla tam çalışma düzeyinin altında olduğunda ise, ücret ve fiyatlarda düşüşler meydana gelir (deflasyon)
Sınırsız sermaye hareketliliği altında, fiyatların bu şekilde bir değişme gösterdiği düşünülürse, parasal genişlemenin nasıl etkiler doğuracağını bu yazımızda irdelemeye çalışacağız. Döviz kuru rejiminin de değişken olduğu kabul edilmektedir. Bu model, üstte açıklananın oldukça yakın bir benzeri olmaktadır. Aradaki tek fark, fiyat değişmelerinin analize katılmasıdır. Burada ilgileneceğimiz temel konu, belirtilen koşullar altında milli gelirin, döviz kurunun ve fiyatların parasal bir genişlemeye nasıl tepkide bulunacağının araştırılmasına dayanmaktadır.
Daha önceki yazılarımızdaki bilgilerimizden hatırlanacağı üzere, veri (sabit) fiyatlar, değişken kur sistemi ve sınırsız sermaye hareketliliği altında, parasal genişlemenin milli gelir artışına ve ulusal paranın dış değer kaybına yol açacağını ifade etmiştik.
Fiyatları modele ilave ettiğimizde, milli gelir değişmelerinin geçici olduğunu, uzun dönemde parasal genişlemenin ulusal paranın değer kaybına ve yüksek fiyatlara neden olduğunu, dış rekabet gücünde ise bir değişme ortaya çıkmayacağını göreceğiz. Bu durumu açıklamak için aşağıdaki grafikten yararlanmaya çalışacağız.
Grafik üzerindeki ilk hareket noktamız E0 dır. Bu noktada tam çalışma ve dış denge sağlanmakta, para ve mal piyasaları da tam bir denge içinde olmaktadır. Eğer, bir parasal genişlemenin ortaya çıktığını ve LM eğrisinin LM1 olarak sağa kaydığını düşünürsek, yeni mal ve para piyasası dengesi E1 noktasında olmaktadır.
Fakat faiz oranı dünya faiz oranı düzeyinin altına düşeceği için, ulusal para değer yitirecek ve ülkenin dış rekabetçiliği artacaktır. Böylece IS eğrisi de IS1 olarak sağa kayacaktır. Ekonomi, hızlı bir şekilde E1 yoluyla E0 dan E2 ye geçmektedir. Gelir düzeyi artmış ve ulusal paranın değeri düşmüştür. Sonuç olarak dış piyasalar da sahip olunan rekabetçi güç de yükselmiştir. Fakat gelişmeler burada sona ermez.
Çünkü E2 noktasında milli gelir tam çalışma düzeyini aşmaktadır. Reel ücretlerdeki artış nedeniyle fiyatlar da yükselecektır. Fiyatların yükselmesi toplam para stokunun reel değerinin (M/P) düşmesi anlamına gelecektir. Bu yüzden reel para arzının azalmasıyla LM eğrisi sola doğru kayacaktır. Böylece faizler yükselecek ve ülkeye yabancı sermaye girişi artacaktır. Bu duruma bağlı olarak ulusal paranın değer kazanması dış rekabet gücünü zayıflatan bir etki doğuracaktır. IS eğrisinin ilk denge düzeyine doğru kayması. Özetle, IS ve LM eğrilerinin ikisi de E0 a doğru yönelmiştir. Tekrar E0 noktasına tam olarak ulaşıldığında bu süreç tamamlanacaktır.
Ekonominin E0 noktasına geri dönmesi, gerek faiz oranı, gerekse göreceli fiyatların (Epf/p) ilk düzeylerine gelmiş olmaları demektir. E0 noktasından E1 e geçişte döviz kuru fiyatlardan çok daha hızlı yükselmiştir. Fakat fiyat yükselişleri ortaya çıkıp reel para arzı daraldığında, ulusal paranın değerindeki düşüş faizlerin yükselişi nedeniyle bir ölçüde önlenmektedir. Tüm bu uyum sürecinde fiyatlar ve döviz kurları aynı oranda artmıştır. Böylece göreceli fiyatlar sabit kalmış ve toplam talep değişmemiştir. Bu yüzden uzun dönemde, para tamamıyla yansız (neutral) kalmıştır. “Paranın tarafsızlığı” nominal para stoku, fiyatlar ve döviz kurunun hep aynı oranda arttığını, dolayısıyla reel para stoku ve göreceli fiyatların değişmeyeceğini ifade etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder