Mal piyasasında denge, toplam mal ve hizmetler üretiminin (ulusal hasıla) planlanan harcamalar toplamına (toplam talep) eşitlenmesiyle sağlanmaktadır. Bu durum ise harcama akımından ayrılan toplam sızıntıların, harcamalara yapılan toplam katılımlara eşitlenmesini gerektirir. Eğer kamu kesimini (hükümet harcamaları ve vergileri) hesaba katmazsak, sızıntılar, tasarruflarla (S) ithalattan (M) oluşmaktadır. Bunların ikisi de milli gelirin pozitif birer fonksiyonudur. Katılımlar ise yatırım harcamaları (I) ve ihracatı (X) içermektedir.
Yatırımlar ülkedeki faiz oranının (i) azalan bir fonksiyonu (uyarılmış yatırımlar), ihracat da karşı ülkelerin milli gelirinin artan bir fonksiyonudur. Yani her ikisi de ele aldığımız ülkenin milli gelirinden bağımsız olmaktadır. Bu duruma göre, milli gelirin denge koşulu aşağıdaki gibi olacaktır.
S(Y) + M(Y) = I(i) + X
S(Y): tasarruf fonksiyonu
M(Y): ithalat fonksiyonu
I(i): yatırım fonksiyonu
Birincisi tasarrufun milli gelire bağlılığını,
İkincisi ithalatın milli gelire bağlılığını,
Üçüncüsü de yatırımların faiz oranına bağlılığını ifade etmektedir.
Toplam sızıntıların toplam katılımlara eşitlenmesiyle, toplam harcamalar da toplam üretim düzeyine ulaşmış, yani milli gelir dengesi sağlanmış olacaktır.
Bu sözü edilen konuları grafik üzerinde gösterebiliriz.
İlk durumda faiz oranı i0 iken yatırım harcamalarının I0 ve ihracat hacminin X0 olduğunu kabul edelim. Bu faktörler milli gelirden bağımsız oldukları için yatay eksene çizilen paralel doğrular ile temsil edilmektedirler. İkisinin de dikey toplamından oluşan I0(i0) doğrusu, toplam katılımları göstermektedir.
Gerek tasarruflar, gerekse ithalat milli gelirin artan fonksiyonları oldukları için bunlardan oluşan S(Y) + M(Y) toplam sızıntı doğrusu da pozitif eğimli olacaktır. Milli gelir veya mal piyasası dengesi, bu iki doğrunun kesiştiği E0 noktasına denk gelen Y0 düzeyinde gerçekleşmektedir.
Asıl önemli konu, alttaki grafik ile üstteki grafiğin bir izdüşümü görünümüne sahip olmasıdır. Alttaki grafikte dikey eksen şimdi faiz oranlarını göstermektedir. Bu yüzden ilk durumdaki faiz oranı i0 ı bu grafik üzerinde gösterirsek, bunu karşılayan denge geliri Y0 olacaktır. Böylece mal piyasasında denge sağlayan bir faiz oranı ve gelir düzeyi bileşimi elde edilmiş olmaktadır. Bu bileşimi temsil eden nokta E0 dır. Bu doğrultuda aynı yöntem izlenerek başka noktalarda belirlenebilmektedir.
Faiz oranı örneğin i1 gibi daha düşük bir düzeye indiğini düşünürsek, faiz oranının düşmesi, yatırımın maliyetini azaltacak (kârlılığı arttıracak) ve yatırımları özendirecektir. Buna göre, yatırım hacmindeki genişlemeden sonra toplam katılım doğrusu, I1(i1) + X0 gibi daha yüksek bir düzeye çıkacaktır. Milli gelirin yeni denge noktası da E1 olacaktır. Yani denge geliri Y1 düzeyine yükselmiş olacaktır. Mal piyasasında dengeyi sağlayan i1 faiz oranı ve Y1 gelir düzeyi alttaki grafikte E1 noktası ile gösterilmiştir.
Bu şekilde sonsuz denge noktası elde edilebilmektedir. Örneğin, üçüncü bir durum olarak, faiz oranının başlangıçtaki i0 ın üzerine, yani i2 gibi bir düzeye çıktığını düşünürsek, mal piyasasında yeni denge noktası E2 olacaktır. Bu da alttaki grafikte i2 ve Y2 bileşimlerini göstermektedir. O halde E0, E1, E2 vs gibi noktalar alttaki grafikte i2 ve Y2 bileşimlerini göstermektedir. O halde E0, E1, E2 gibi noktalar alttaki grafikte, mal piyasasında dengeyi temsil etmektedirler.
Bütün bu noktaların birleştirilmesi bize IS eğrisini vermektedir. Bu eğri üzerindeki her nokta mal piyasasında dengeyi sağlayan faiz oranı ve milli gelir düzeyi bileşimlerini göstermektedir.
Grafikten görüldüğü gibi, IS eğrisi, negatif eğimli bir doğru olmaktadır. Bunun nedeni faiz oranlarındaki düşüşlerin yatırım harcamalarını arttırması nedeniyle toplam harcamaları ve denge milli gelir düzeyini genişletici bir etkinin söz konusu olmasıdır. Faizlerdeki yükselme durumunda ise şüphesiz bu etkilerin tersi gerçekleşecektir. IS eğrisinin diklik derecesi yatırım harcamalarının faiz oranına ne ölçüde tepki vereceğine bağlı bulunduğu için doğal olarak çoğaltan katsayısına bağlı olmaktadır.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, IS eğrisinin yurtiçi fiyat düzeyinin ve döviz kurunun sabit olması varsayımları altında çizilmiş olduğudur. Fiyat düzeyindeki bir değişme, ulusal malların fiyatlarını yabancı mallara oranla değiştirecektir.
Örneğin *fiyatların yükseldiğini kabul ettiğimizde (faiz oranları sabit), bu durumda, yatırım ve tasarruf miktarı değişmeyecek, fakat ulusal mallar yabancıların mallarına göre pahalılaşacaktır. Bu da ihracatın azalması ve ithalatın artması sonucunu doğuracaktır. Sonuç olarak grafikte I+X doğrusu aşağı yönde S+M doğrusu ise yukarıya doğru kayacaktır ve milli gelir düşecektir. Faiz oranı sabit kalırken gelir azaldığı için IS eğrisi sola doğru yer değiştirecektir. Fiyatlardaki bir düşme ise, yerli malları ucuzlatarak yukarıda sözü edilenlerin tersi bir sonuç doğuracaktır.
Teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSil