25 Ekim 2012 Perşembe

1930-1950 Türkiye Dış Ticareti


Devlet müdahalesinin ilk defa ve en fazla hissedildiği dönem olarak tanımlanabilir. 1929 dan sonra hükümet, dış ticarete müdahale edebilmeye başlamıştır. Tüm dünyada tercih edilen korumacılığa paralel olarak Kliring Sistemi Türkiye tarafından da benimsenmiştir.

1929 da dış ticarete müdahale olunca, ithalat açısından, yurt içinde üretilen malların ithalatı ve çok zorunlu gıda maddeleri ile sanayi için gerekli hammaddeler dışında kalan tüm ithalat yasaklanmıştır.

İhracatta ise devlet desteği başlamıştır. Çünkü ikili anlaşmalarda yapılan ithalatın karşılığında ihracat yapmak gerekiyordu. Bu nedenle ihracat fiyatları dünya fiyatlarından farklılaşmaya başlamıştır. Yüksek maliyetli ürünlerde dışarıya ihraç edilmeye başlandı.

Tekstil ithalatı toplam ithalatın 44% ü iken, 28% e düşmüştür.
Gıda ithalatı toplam ithalatın 17% si iken, 4% e düşmüştür.
Sermaye malları ve hammaddeler toplam ithalatın 15% i iken, 37% ye yükselmiştir.

1930 yılı Türk Parasını Koruma Kanunu ile döviz piyasası sıkı bir biçimde kontrol altına alınmıştır.

Devlet eliyle sanayileşme politikası izlenmiştir.  1937 yılında söz konusu terim Anayasa’ya girmiştir. 1930-1939 yılları arasında 1938 yılı hariç dış ticaret açığı olmamıştır.

İkinci Dünya Savaşı esnasında Türkiye savaşa girmemiş olmasına rağmen savaş koşullarını tüm ağırlığıyla yaşamıştır. Bu dönemde alınan kararlar, 1940 tarih ve 3780 sayılı “Milli Koruma Kanunu”, 1942 tarih ve 4305 sayılı “Varlık Vergisi Kanunu”, 1944 tarih ve 4553 sayılı “Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu”dur.

1950 sonrasında ülkede siyasi ve ekonomik alanda değişimler olmuştur. Çok partili hayata geçiş ve Demokrat Parti iktidarı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder