15 Şubat 2011 Salı

Değişken Kur Sisteminde Dış Denge Sağlanması

Serbest değişken kur sistemlerinde döviz kurları piyasa arz ve talebine bağlıdır. Yani arz ve talebin oluşturacağı dengeye bırakılmıştır. Döviz kurları döviz arz ve talebini eşitleyecek şekilde sürekli değişmektedir ve böylece dış ödemele bilânçosu kendiliğinden oluşabilmektedir.

Örneğin, *piyasa gelişmeleri nedeniyle döviz talebi döviz arzını aşacak olursa, yani ödemeler bilânçosunda bir açık ortaya çıktığında, döviz kuru hemen yükselecektir. Bu şekilde yüksek kurdan arz talep eşitliği yeniden sağlanacaktır. Tersi durumda, döviz arzı talebin üzerine çıktığında yani dış ödemeler fazlası oluştuğunda, bu kez kurlar düşecek ve bu düşük kur düzeyinde yeni bir denge oluşturulacaktır.

-Değişken kur sistemlerinde, hiçbir hükümet müdahalesi bulunmadığı varsayılmaktadır.

Bu genel bilgilendirme sonrası konuyu derinlemesine incelemek, özel durumların yarattığı sonuçlara bakmak gereklidir.

Ayrıntılı anlatıma geçmeden, öncelikle döviz talebi ve döviz arzı eğrilerinin elde edilişini görelim. Daha sonra piyasa denge koşullarını bu eğrilerle açıklamak daha kolay olacaktır.

Bilindiği gibi, döviz arz ve talebini oluşturan faktörler, uluslarası mal ve hizmet ticareti ile sermaye akımlarıdır. Sermaye akımları, uluslararası faiz ve kârlılık oranlarıyla portfolyo çeşitlendirilmesi gibi etkenlere bağlı olmaktadır. Fakat mal ve hizmet ticareti ile döviz kurları arasında doğrudan bir ilişki mevcuttur. Analizlerde basitlik sağlamak adına sermaye akımlarını dışarda bırakarak, aşağıdaki döviz arz ve talep eğrileri açıklamalarında mal ve hizmet ticaretinden doğan döviz arz ve talebi üzerinde duracağız.

1. Döviz Talebi Eğrisi
İthalatçıların mal ve hizmet ithal ederken finansman amacıyla talep ettikleri döviz miktarı ile döviz kurları arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Özetle, genel arz talep kanunu bağlamında; döviz kuru yükseldikçe, döviz talebi azalacaktır. Döviz kuru düştükçe de döviz talebi artacaktır.

Sözü edilen durumun nedeni kur değişmelerine bağlı olarak yabancı malların ulusal para fiyatlarındaki değişmelerle bağlantılıdır. Döviz kurları yükseldikçe ithal mallarının ülkedeki ulusal para cinsinden fiyatları yükselecektir. Buna bağlı olarak yabancı mallara yönelik talep azalacak ve döviz talebi de kendiliğinden düşmüş olacaktır.

Mal ticaretine dayalı döviz talebi ile döviz kurları arasındaki ilişkiyi somut olarak görebilmek için örnekleme yöntemini kullanalım.

ABD’de fiyatı 1000 $ olan bir malın çeşitli döviz kurlarında Türkiye’deki TL fiyatları ile talep edildiği varsayılan miktarlar ve toplam döviz giderleri aşağıdaki tabloda görülmektedir.

Tabloda görüldüğü gibi, her yükselen döviz kurunda yabancı mallar Türkiye’de pahalılaşmakta ve talep edilen döviz miktarı azalmaktadır. Tersten baktığımızda, döviz kuru düştükçe yabancı mallar ucuzlamakta ve döviz talebi artmaktadır.

Dikkat edilmesi gereken nokta, kurlardaki değişmenin döviz talebini ne ölçüde etkileyeceğinin bilinmesidir. (Yukardaki tabloda varsayımsal olarak yapılmıştır) Gerçekte, bu durum söz konusu ithal malın esnekliğine bağlı olmaktadır.

*Söz konusu ithal malın yurtiçi talep esnekliği ne derece yüksekse kurdaki bir yükselmenin talebi azaltıcı etkisi de o derece büyük olmaktadır. Eğer talep esnekliği düşük ise, bu durumun tersi gerçekleşmektedir.

Normal talep kanunu gereği fiyatı yükselen malın talebi azalacağı için, döviz talebi eğrisinin negatif eğimli olması beklenir.

Yukarıda verilen örneğe göre çizilen döviz talep eğrisi aşağıda görülmektedir.

Talep esnekliğinin daha düşük olduğu durumlarda talep eğrisi dikleşmekte, esnekliğin yüksek olduğu durumda ise eğri yatıklaşmaktadır. Mikro ekonomi analizlerinden hatırlanacağı gibi, talep esnekliği eğer 0 (sıfır) olsaydı, talep eğrisi tamamen dik bir doğru olacaktı, aynı şekilde eğer esneklik sonsuz olduğu varsayılırsa bu kez de eğri yatay eksene paralel bir doğru biçiminde olacaktır. Bu iki aşırı durum dışında, döviz talep eğrisi, yukarda görülen grafikteki gibi, negatif eğimli bir eğri olması muhtemeldir. Normal koşullar altında bu eğrinin bu şekilde olması beklenir.

2. Döviz Arzı Eğrisi
Mal ve hizmet ihraç ederek döviz geliri elde eden ihracatçıların, bu dövizleri ulusal paraya dönüştürmek üzere döviz piyasasına sunmaları dış ticaretten kaynaklanan döviz arzını oluşturmaktadır. Normal koşullar altında döviz kuru ile döviz arzı arasında pozitif bir ilişki olması beklenmektedir. Yani, döviz kuru yükseldikçe, ihracat gelirleri artarken, döviz kuru düştükçe de döviz gelirleri azalmaktadır.

Örneğin, döviz kurundaki bir yükselme, ihraç malının yabancı para cinsinden fiyatının düşmesi demektir. Bunun anlamı ihraç edilen malın talebinin yabancı ülkelerde artması ve dolayısıyla da ihracatçı ülkenin döviz arzının genişlemesi demektir. Döviz kurunda bir düşme durumunda ise, bu etkilerin tersi ortaya çıkacaktır. Yani düşen döviz kuru nedeniyle yerli malların yabancı para cinsinden fiyatları yükselmekte ve böylece ihraç mallarının dış talebi ve ülkenin döviz arzı azalmaktadır.

Döviz arzı ile ilgili olarak verebileceğimiz somut örnek aşağıdaki tablo üzerinde gösterilmiştir.

Türkiye, ABD’ye kumaş ihraç etmektedir ve kumaşın Türkiye’deki fiyatı 6,000 TL’dir. Bu durumda doların Tl fiyatının 5, 10 ve 15 TL olduğu durumlarda Türk kumaşının ABD’deki fiyatları ve her fiyata bağlı olarak ortaya çıkan kumaş talepleri, son olarakta Türk ihracatçıların bu işlemden kazandığı dolar gelirleri (dolar arzı) tabloda görülmektedir. Neticesinde, döviz kurunun yükselmesi ile birlikte Türkiye’de dolar arzının artması ve dolayısıyla dolar arz eğrisinin pozitif eğimli olması beklenmektedir.

Döviz arz eğrisinin şeklinin belirlenmesinde kritik nokta, ihraç mallarının dış talep esnekliği olacaktır. Bu eğrinin pozitif eğimli olması, ihraç mallarının dış talep esnekliğinin 1 den büyük olmasının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Söz konusu döviz kurlarındaki değişme ülkenin ihracat gelirleri üzerinde biri olumlu biri olumsuz iki etki doğurmaktadır. Olumsuz etki, kurdaki yükselme nedeniyle ihraç mallarının döviz fiyatlarındaki düşmedir. Bu etki döviz arzını azaltıcı niteliktedir. Olumlu etki ise, ihraç mallarının ucuzlaması sonucu dış talebin genişlemesi aracılığıyla ortaya çıkmaktadır. Bu duruma bağlı olarak, belirli bir fiyat düşüşü karşısında talep hacminde meydana gelen genişleme ölçüsünde döviz arzında da artış ortaya çıkmış olacaktır. Grafiksel görüntüde bunun anlamı döviz arzı eğrisinin o derece esnek olması, yani eğrinin yatıklaşmasıdır.

Esnekliğin önemini bir örnek üzerinde gösterelim. Dolar kuru 5 TL den 10 TL ye yükseldiğinde kumaşın ABD’deki fiyatı 1200 dolardan 600 dolara düşmüştür. Yani Türk ihraç malları yarı yarıya ucuzlamış olmaktadır. Buna karşılık Amerikan halkının kumaş talebi de iki kat artarak 100 birimden 200 birime çıkarsa, bu durumun anlamı Türkiye’nin döviz arzında herhangi bir değişikliğin olmamasıdır. Türkiye’nin döviz arzının net olarak artış göstermesi için dış talebin bundan daha yüksek oranlarda artmış olması gereklidir.

Birinci durumda ihraç malının dış talep esnekliği 1 e eşit kabul edilmiştir. Döviz arzının artması için bu esneklik oranının 1 den büyük olması gerektiği vurgulanmıştır.

Bir diğer üçüncü olasılık da ihraç malının talebinin esneksiz (not flexible) olması, (oranın 1 den küçük olması) durumudur. Örnek vermek gerekirse, yukardaki tabloda fiyatlar 1200 dolardan 600 dolara indiğinde ihraç malları yarı yarıya ucuzlamaktadır. ABD’de talep edilen miktar iki kattan daha az örneğin 100 birimden 150 birime çıkmışsa, bu durumda döviz kuru yükselirken döviz arzı artmayıp azalmaktadır. Bu ihtimal döviz arzı eğrisinin pozitif değil, talep eğrisine benzer negatif eğimli olmasını göstermektedir. Sonuç olarak, döviz arzı eğrisinin pozitif eğimli olması ihraç malının dış talep esnekliğinin 1 den büyük olması şartına bağlı olduğu söylenebilmektedir.

Döviz arzının sözü edilen şeklinin piyasa dengesi üzerinde etkisi mevcuttur. Negatif eğimli bir arz eğrisi durumunda piyasa dengesi istikrarsız olmaktadır. Özetle, bu durumda döviz talebinin döviz arzını aşması gerçekleşirse kurlarda ortaya çıkacak yükselişler, dış denge sağlayıcı değil, dengeyi bozucu bir nitelikte olacaktır.

Sermaye Akımları ve Uluslarası Faktör Ödemeleri

Döviz arzı ve talebiyle alakalı açıklamalar yalnızca mal ve hizmet akımlarıyla ilgilidir. Böyle bir analiz yalnızca uluslararası ekonomik ilişkileri mal akımlarından oluşan ülkeler için geçerli olabilmektedir.

Oysa genel olarak döviz piyasası arz ve talebini oluşturan etkenler yalnızca mal ve hizmet ihracat ve ithalatından kaynaklanmamaktadır. Özellikle günümüzde bu bağlamda uluslararası sermaye akımları önemli role sahiptir. Ülkeye giren kısa ve uzun vadeli sermaye, mal veya hizmet ihracı döviz arzını arttırırken, ülkeden çıkan sermaye, mal veya hizmet ithali de döviz talebini arttırıcı bir etki oluşturmaktadır. Ayrıca, bu hesaba uluslararası faktör gelirleri de eklenmelidir. Yani, yurtdışında çalışan işçilerin anayurda gönderdikleri dövizler, dış yatırımlardan elde edilen gelirler döviz arzını arttırıcı bir etkide bulunurken, bunların tersi de döviz talebini arttırmaktadır. Sonuç olarak toplam döviz arz ve talebine ulaşmak için tüm bu gelir ve gider kalemlerinin hesaba katılması gereklidir.

Grafik analizlerde toplam döviz arz ve talep eğrilerini bulmak için tüm bu etkenlerden kaynaklanan döviz giriş ve çıkışlarını dış ticaret akımlarından kaynaklanan döviz arz ve talep eğrilerin eklemek gereklidir. Bunu söz konusu eğrileri döviz girişlerinin toplamı kadar sağa doğru kaydırmak şeklinde gösterebiliriz. Yani eski ve yeni eğri arasındaki yatay uzaklık ticaret dışı etkenlerden kaynaklanan dövizi gösterecektir.

Aynı analiz yöntemi kullanılarak toplam döviz talebi eğrisi de dış ticarete bağlı talep eğrisine ticaret dışı nedenlerle talep edilen döviz miktarı eklenerek, yani sağa doğru kaydırılarak gösterilebilir.

Bu açıklamalar uygun olarak çizilen döviz arz ve talep eğrileri aşağıdaki grafikte görülmektedir. Sadece mal ve hizmet akımlarından kaynaklanan döviz arzı eğrisi Amal ve döviz talebi eğrisi ise Tmal’dır. Mal ve hizmet akımlarının yanında sermaye, emek ve teknoloji gibi faktör akımlarının da hesaba katılmasıyla, döviz arzı eğrisi Atoplam ve döviz talebi eğrisi de Ttoplam şeklinde parael olarak sağa doğru kaymaktadır. Bu birleşime bağlı olarak denge noktası D den E ye geçmekte ve toplam piyasa dengesi durumunda kur OK, arz ve talep edilen döviz miktarı ise OMtoplam olmaktadır.


Kurların Geçiş (Pass-Through) Etkisi


Döviz kurundaki bir değişme sonucunda ithal ve ihraç mallarının fiyatların görülen değişme oranına geçiş etkisi (exchange rate pass-through) adı verilmektedir.

Eğer, döviz kurunun belli bir oranda yükselmesi durumunda, *ihraç malları yabancı para ile aynı oranda ucuzlamış ve ithal malları da ulusal para ile aynı oranda pahalılaşmış ise geçiş etkisi tamdır. Tersi durumlarda, yani yabancı para ile ihraç mallarının fiyatından daha düşük oranda ucuzlaması ve yerli para ile de yabancı malların daha düşük oranda pahalılaşması durumlarında ise kısmi bir geçiş etkisi söz konusudur.

Yazımızın üst bölümündeki analizlerde tam bir geçiş etkisi varsayımında bulunulmuştur. Fakat, yapılan araştırmalar bu varsayımın her zaman geçerli olmadığını göstermektedir. Örneğin, *özellikle dış talep esnekliği yüksek olmayan mallarda ihracattan elde edecekleri satış kazançlarında düşüşleri önlemek için dış fiyatlarda kurda ortaya çıkan değişmeden daha düşük oranlarda bir düşüşe izin verilebilmektedir.

Uygulamalı araştırmaların sonuçlarına göre, kur değişmelerinin mal ve hizmetler üzerindeki kısmi geçiş etkisi, yukarda belirtildiği gibi oldukça yaygın bir olaydır. Bu nedenle analizlerde göz önünde bulundurulmalıdır.

Döviz Piyasası Dengesi

Serbest değişken kur sisteminde piyasa dengesi döviz arz ve talebini eşitleyen kur düzeyinde gerçekleşmektedir. Arz ve talep edilen döviz miktarları birbirine eşit olduğunda kur düzeyinde dış ticaret dengesi sağlanmış olmaktadır.

Piyasa dengesinin istikrarlı veya istikrarsız olması bu açıdan önem taşımaktadır. Eğer denge istikrarlı ise ortaya çıkan döviz talebi fazlası kurları yukarı yönde iterek, bir döviz arzı fazlası da kurları aşağı yöne çekerek denge kuruna ulaşılmasına yol açacaktır.

Aşağıdaki grafikte, farklı esneklikleri yansıtan 3 ayrı döviz arz talep eğrisi gösterilmiştir. Hepsinde denge kuru aynıdır. 50TL

İlk iki grafikte denge istikrarlıdır. Örneğin birincisinde döviz kuru herhangi bir nedenle 80TL düzeyine çıkacak olursa, NR miktarında bir döviz arzı fazlası oluşacak ve bu fazlalık kuru aşağı yönde bastırarak denge düzeyine inilmesine neden olacaktır. Tersi durumda, kurun 30TL düzeyine düştüğü varsayılırsa bu sefer, ortaya çıkan AB miktar talep fazlası kuru denge düzeyine doğru yükseltecektir.

Özetle, istikrarlı denge koşulları altında kur dengesi ancak arz ve talebin eşitlendiği kur düzeyinde gerçekleşmektedir. Böyle bir durumda, bir dış ticaret açığı ulusal paranın değer kaybı (depreciation), dış ticaret fazlası da ulusal paranın değer kazanması (appreciation) ile kendiliğinden giderilmektedir.

Grafikte (a) kısmında arz ve talep eğrileri normal şekildedir. (talep eğrisi negatif, arz eğrisi pozitif eğimli) dolayısıyla denge de istikrarlı olmaktadır.

Fakat (b) grafiğinde arz eğrisi negatif işaretlidir. Fakat denge yine istikrarlıdır. Bunun nedeni, arz eğrisi esnekliğinin talep eğrisi esnekliğinden daha yüksek olmasıdır. Sonuç olarak bu durumda ortaya çıkan bir dış açık veya dış fazla otomatik olarak kurların denge düzeyine yönelmesiyle ortadan kalkacaktır.

Diğer taraftan, aynı şey (c) grafiği için söylenemez. Burada bir arz fazlası kurun giderek daha fazla yükselmesine, bir talep fazlaası da kurun daha fazla düşmesine yol açmaktadır. Böylece her iki durumda dengeden uzaklaştıran bir etki söz konusudur. Bunun anlamı, istikrarsız denge koşullarında bir dış açığı gidermek için ulusal parada oluşan değer kaybı, dengeyi sağlamak yerine açığı daha büyütücü bir etkide bulunacaktır. Bu durumda yapılması gereken ulusal paranın değerinin yükseltilmesidir.

Denge Koşulları


Döviz talep ve arz eğrilerinin tam gerçek şekli bilinseydi belli bir durumda döviz piyasasının istikrarlı veya istikrarsız olduğu kolayca anlaşılabilirdi. Ayrıca bir dış ticaret dengesi açığını gidermek için kurlardaki gerekli artış oranını belirlemek de hiç zor olmazdı.

Yalnızca mal akımlarını kapsayan dış ticaret bilânçosu dengesinin sağlanmasında ülkenin ihracat ve ithalatının talep esnekliklerine ait tahminler faydalı olabilmektedir. Bu amaçla geliştirilen bir prensip, Marshall-Lerner koşulu olarak bilinmektedir. Bu koşula göre, ithal ve ihraç mallarının arz esnekliklerinin sonsuz olması varsayımı altında döviz piyasasının istikrarlı olup olmadığı, ithal mallarının yurtiçi talep esnekliği (Em) ile ihraç mallarının talep esnekliği (Ex) toplam değerine bağlıdır. Bunların mutlak değerleri toplamı 1 veya 1 den daha büyükse, döviz piyasası istikrarlıdır.

Formül olarak şöyle gösterilir.

Em + Ex >= 1

Demek oluyor ki, yukarıdaki formüle göre ithal ve ihraç mallarının arz esneklikleri sonsuzken talep esneklikleri toplamının birden büyük olması durumunda, ulusal paranın değer kaybı dış ticaret açığını, ulusal paranın değer kazanması ise dış ticaret fazlasını giderici bir etkide bulunmaktadır. Ayrıca formülü dar anlamda almak yerine talep esnekliklerinin değerindeki büyüklüğe göre kur değişmelerini dış denge sağlayıcı etkisinin de büyük ve güçlü olacağını düşünmek doğru olacaktır.

Serbest değişken kur mekanizması altında, ticaret dengesinin otomatik olarak nasıl gerçekleşebileceğini açıklamış bulunmaktayız. Unutulmaması gereken nokta, bu açıklamanın sermaye akımlarını analiz dışında tuttuğudur. Fakat gerçek hayatta sermaye piyasaları özellikle küreselleşmeye bağlı olarak daha fazla önem kazanmaktadır.

Sermaye akımları analize katıldığında toplam döviz arz ve talep eğrileri yalnız mal ve hizmet akımlarını değil, aynı zamanda sermaye akımlarını da kapsayacak şekilde çizilmelidir. Çünkü *sermaye ihracı da aynen mal ve hizmet ithali gibi döviz talebi yaratmaktadır. Aynı şekilde sermaye girişleri de döviz arzını arttıracaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder