Zamanın iki yüzü (boyutu) vardır. Uzunluğunu güneşin seyri belirler, Kalınlığını ise tutku.
Once you have reached the ocean, you don't want to speak about small rivers anymore.
(Eğer bir okyanusa ulaşmışsan, bundan sonra küçük nehirler hakkında konuşmak istemezsin)
"As I grow older, I pay less attention to what men say. I just watch what they do."
(Yaşlandıkça, insanların ne dediklerine dikkat etmekten ziyade, sadece ne yaptıklarına bakmayı tercih etmeye başladım.)
En büyük korkun gerçekleştiğinde hiçbir şeyden korkmazsın.
"If you make people think they're thinking, they'll love you; but if you really make them think, they'll hate you."
(Eğer insanların düşündüklerini sanmalarını sağlarsanız sizi severler. gerçekten düşünmelerini sağlarsanız sizden nefret ederler.)
Ya bir yol bulacağız, ya bir yol yapacağız.
Bir insanın 20 km hızda koşması, nasıl her insanın aynı hızda koşabileceği anlamına gelmiyorsa; bir kaç insanın düşünebilmesi, her insanın düşünebileceği anlamına gelmez.
"Dream as if you'll live forever, live as if you'll die today."
(Sonsuza dek yaşayacakmış gibi hayaller kur, ama yarın öleceğini düşünerek yaşa.)
"I have never in my life learned anything from any man who agreed with me."
(Hayatım boyunca benimle aynı fikirde olan hiçkimseden bir şeyler öğrenmedim.)
Bir insana değerinden fazla değer verirsen ya onu kaybedirsin ya kendini.
Belki de bu dünya başka bir dünyanın cehennemidir.
"The difference between a democracy and a dictatorship is that in a democracy you vote first and take orders later; in a dictatorship you don't have to waste your time voting."
(Demokrasi ile Diktatörlük arasında fark şudur; demokrasilerde önce oy verirsin sonra buyruk altına girersin, diktatörlüklerde ise oy vererek zamanını boşa harcamazsın.)
Bedelini ödemediğin hiçbir şeyin hesabını soramazsın.
Sen kendini önemsemezsen kimse önemsemez.
İyi ki ölüm var, herşeye anlam katıyor.
"Words - so innocent and powerless as they are, as standing in a dictionary, how potent for good and evil they become in the hands of one who knows how to combine them"
(Kelimeler, sözlükte öylece durduklarında çok masum ve güçsüz görünürler. Ama onları iyi kullanabilen birinin elinde hem çok iyi şeylere yol açabildikleri gibi, hem de şeytani güçlere sahip olurlar)
"If god had wanted me otherwise, he would have created me otherwise."
(Eğer tanrı farklı biri olmamı isteseydi, O beni farklı yaratırdı.)
"If you don't develop a strategy of your own, you become a part of someone else's strategy."
(Eğer kendi stratejini belirlemezsen, yalnızca başka birini stratejisinin bir parçası olarak kalırsın.)
Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.
Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalet için bir tehdittir.
"You are what you are when no-one is looking"
(Sadece hiçkimsenin görmediği zaman kendin olursun.)
"The greatest enemy will hide in the place you would never look"
(En muazzam düşman asla bakmayacağın bir yere saklanabilen bir düşmandır.)
"The only way to get smarter is by playing a smarter opponent"
(Daha zeki olmanın yolu yalnızca senden daha akıllı biri ile oynamaktan geçer.)
"There's no avoding war, it can only be postponed to tthe advantage of your enemy"
(Savaş kaçınılmazdır. Eğer erteleniyorsa bu düşmanın avantajı için gerçekleşir.)
"It's better to be hated for what you are, then loved for what your not"
(Kendin olduğun için nefret edilmek, olmadığım bir şey için sevilmekten daha iyidir.)
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez.
History teaches us that men and nations behave wisely once they have exhausted all other alternatives
(Tarih bize öğretmiştir ki, insanlar ve ülkeler yalnızca diğer alternatifleri tükettiklerinde akıllıca davranmaya başlarlar.)
Vücut bulmuş her ruh yanlızlığa mahkumdur.
If you are second, then you are the first of the losers
(Eğer ikinci olmuşsan, bunun anlamı kaybedenlerin birincisi olduğundur.)
There's no fun in having nothing to do, the fun is having lots to do, and not doing them
(Hiçbir şey yapmamanın bir eğlencesi yoktur. Asıl eğlenceli olan bir çok şey yapman gerekirken, onları yapmamandır.)
There are two important days in your life. the first is the day you were born; and the second is the day that you understand what you were born for.
(Hayatta iki önemli gün vardır. Birincisi doğduğun gün, ikinci ise neden doğduğunu anladığın gündür.)
Öyle bir dünyada yaşıyoruzki bir önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zor.
I think that i think, therefore, i think that i am
(düşünüyorum, öyleyse varım)
Havaya fırlatılan bir taş eğer konuşabilseydi mutlaka kendi iradesiyle yola çıktığını söylerdi.
What does not kill you makes you stronger
(Seni öldürmeyen şey, seni daha güçlü yapar.)
Love is composed of a single soul inhabiting two bodies.
(Aşk iki vücudun bir ruh içinde bütünleşmesidir.)
"When you're finished changing, you're finished."
(Değişmeyi bitirmişsen, sen de bitmişsin demektir.)
"Why should i fear death? if i am, death is not. if death is, i am not. why should i fear that which can only exist when i do not?"
(Neden ölümden korkmalıyım? ben varolduğum sürece, ölüm varolmayacak. ölüm gerçekleştiğinde ise ben varolmayacağım. O zaman sadece ben varolmadığımda varolacak bir şeyden neden korkayım.)
Hayat bir dağ gibidir. Yukarı çıktıkça bacaklarınız yorulur ama ufkunuz genişler.
Düşüncelerinize dikkat edin, sözlerinize dönüşür
Sözlerinize dikkat edin, hareketlerinize dönüşür.
Hareketlerinize dikkat edin, alışkanliklarınıza dönüşür.
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, hayatınıza dönüşür.
"Everybody wants to go to heaven, but no one wants to die."
(Herkes cennete gitmek istiyor, ama hiçkimse ölmek istemiyor.)
"It has been said that the primary function of schools is to impart enough facts to make children stop asking questions. some, with whom the schools do not succeed, become scientists."
(Öyle söylenir ki, okulların birincil amacı gerçekleri saptırarak çocukları soru sormaktan vazgeçirmektir. Bunda başarılı olamadıkları çocuklar da zaten bilim adamı olurlar.)
Eğer herkese dertlerini bir masaya bırakmalari ve istedikleri bir dert bohçasını alıp gitme şansı
verilseydi herkes geldiği bohçayla geri dönerdi.
Küçük insanlar kişileri, normal insanlar olayları, büyük insanlar fikirleri tartışır.
Hayat üstüne üstüne geliyorsa ters yola girmişsin demektir.
"The problems that exist in the world today cannot be solved by the level of thinking that created them."
(Şu anda dünyada varolan problemler, onları yaratan günümüz düşünce düzeyiyle çözümlenemez.)
Dünyada en adil dağıtılmış şey akıldır , çünkü kimse kendi payına düşenden şikayetçi olmaz.
Mükemmel insan aynı hatayı ikinci kez yapmayandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder