26 Şubat 2011 Cumartesi

Harcama Değiştirici Politikalar

Harcama değiştirici politikalar, toplam harcamaların hacmini aşağı ve yukarı yönde etkileyerek dış dengeyi sağlama amacına yöneliktir. Hükümetlerin bu konuda kullanabilecekleri araçlar, “para politikası” ve “maliye politikası”dır.

Dış ödeme açıkları durumunda daraltıcı bir para ve maliye politikası aracılığıyla toplam harcamalar azaltılır. Dış ödeme fazlası durumunda ise sözü edilen politikalar toplam harcamaları genişletici şekilde uygulanırlar.

Para Politikası
Para politikasının araçları, merkez bankasının uyguladığı açık piyasa işlemleri ile bankaların kredi karşılıkları ve reeskont oranlarından oluşmaktadır.

Not: Reeskont; kısaca kırdırılmış bir senedin, tekrar kırdırılması işlemidir. Yazımızda bankalarca iskonto edilmiş bir senedin, merkez bankasınca tekrar iskonto edilmesi (re-iskont) ifade edilmiştir. Reeskont oranları da merkez bankası tarafından belirlenir ve ticari bankaların merkez bankasından ödünç alma eğilimlerini düzenler. Oran düşükse, ödünç alma isteği artarken, oran yüksekse ödünç alma eğilimi azalır.

Bir dış açık durumunda merkez bankası bu araçları daraltıcı etki bağlamında uygular. Söz konusu uygulamaları şöyle özetleyebiliriz: Önce, bankaların mevduat fonlarına dayanarak açacakları kredilerde, tutmaları gereken “karşılık oranları” (required reserve ratio) mevduat munzam karşılıkları yükseltilir. Bu durum kredi hacmini daraltacaktır.

Ayrıca ticari bankaların ellerindeki senetleri yeniden iskonto için merkez bankasına gönderdiklerinde bunlara uygulanan faiz, yani reeskont oranları (rediscount rates) arttırılır. Sonuç olarak, bankaların reeskonta başvurma yüzdesi azalacaktır ve doğal olarak kredi verirken kullanabilecekleri fon miktarları da buna bağlı olarak azalacaktır.

Günümüzde yaygın olarak kullanılan bir başka araç da açık piyasa işlemleridir. (open market operations) Bu ekonomi aracının işleyişi şöyle olmaktadır; merkez bankası para arzını kısmak istediği zaman doğrudan sermaye piyasasına girmektedir. Burada hazine bonosu ve devlet tahvili satışı yapacaktır. Sonuç olarak kişi ve şirketlerin ellerindeki nakit fonları azalacaktır. Bu durumda bankalarda tutulan mevduat hesapları da azalacağı için, kredi mekanizmasının tersine işlemesi nedeniyle para arzı toplam olarak birkaç kat daralacaktır.

Üstteki açıklamalara dayanarak gerçekleştirilen para arzının daraltılması, faiz oranlarını yükseltecek yani borçlanmayı pahalılaştıracaktır. Faizlerin yükselmesi ve ödünç alınabilecek fonların azalması doğal olarak yatırımları ve öteki harcama akımlarını daraltmaktadır. Toplam harcamalardaki bu düşme ise çoğaltan mekanizmasında tasarlandığı gibi, tüm ekonomiye yayılarak milli gelir ve çalışma düzeyini düşürecektir. Milli gelirin daraltılması da bir taraftan ithalatın azalması, diğer taraftan iç tüketimin azalması anlamına gelmektedir. Bu durum ülkenin üreticileri açısından ihracata yönelmeyi getirecektir. Nihayetinde, bütün bu gelişmelerin sonucu olarak ülkenin dış ticaret bilânçosundaki açığın giderilmesi bağlamında bir etki oluşmaktadır.

Bir dış ödeme fazlası durumunda ise *para politikası araçlarını üstteki açıklamanın tersi yönde düşünmek gerekir. Yani, banka karşılıkları ile reeskont oranları düşürülür ve merkez bankası açık piyasa işlemlerine girerek sermaye piyasasında menkul kıymet satınalır. Böylece ödünç verilebilir fon arzı artacak ve faiz oranları da bu oranda düşecektir. Bu durum yatırımları ve diğer harcamaları arttıracak ve çoğaltan mekanizması ile milli gelir yükselecektir. Artan milli gelir sonucu ithalat genişler ve ihracat azalır (iç tüketime odaklanmak) ve sonuç olarak dış ticaret bilânçosunda varolan fazla eritilmiş olur.

Ekonomik faaliyet hacmini etkilemek için para politikasından faydalanma fikri çok eskilere dayanmasına rağmen, kullanım açısından 1930 lardan sonra Keynes Teorisi sonrası yaygınlaşmıştır.

Maliye Politikası
Maliye politikası araçları da temel olarak vergiler ve kamu harcamalarını ifade eder. Bir dış ödeme açığı durumunda hükümet, vergileri arttırıp harcamaları azaltarak “bütçe fazlası” oluşturacaktır. (mevcut açığı azaltmak maksatlı olabilir) Toplam harcamaların bu şekilde daraltılması doğal olarak milli gelir ve çalışma düzeyini düşürecektir. Bu durum ithalatın azalması ve ihracat artması sonucunu getirirken, dış ticaret bilânçosu açısından iyileştirici bir etki doğurmaktadır.

Bir dış ödeme fazlası durumunda ise vergiler azaltılacak ve kamu harcamaları arttırılarak “bütçe açığı” oluşturulacaktır. (mevcut açığı genişletmek de mümkün) Böylece milli gelir genişleyecektir. Buna bağlı olarak ithalatın artması ve ihracatın azalması beklenecek ve dış ticaret bilânçosu fazlasının giderilmesi yönünde adım atılır.

Günümüzde çeşitli ülke örneklerinde görüldüğü gibi, genellikle para politikası toplam harcamaları etkilemede maliye politikası kadar etkili bir araç değildir. Mesela bir dış açık durumunda para politikası ile faiz oranları yükseltilse bile toplam harcamalar daralmayabilir. Çünkü girişimciler ekonomide canlılığa bağlı olarak kâr olanaklarını yüksek tahmin ederek, faizlerdeki artışa rağmen yatırımları kısma gereği duymayabilirler. Aynı durum maliye politikası araçlarında söz konusu değildir. Çünkü vergiler ve hükümet harcamaları bu bağlamda daha sert bir etki ortaya koyarlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder