Gold Standard
Dünyada altın para standardı 19. yüzyılın ikinci yarısından 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar kesintisiz biçimde uygulanmıştır. Savaşın bitişinden sonra ülkeler yeniden altın standardına dönmüşseler de bu ikinci deneme uzun süreli olmamıştır.
Altın para standardında her ülkenin parasının değeri belirli ağırlıkta saf altın olarak tanımlanır. Bu fiyata altın paritesi adı verilir. Ulusal paranın değerinin parite düzeyinde sürdürebilmesi için merkez bankası veya darphane gibi görevli bir kurum bu fiyattan dileyen herkese altın satar ve kendisine arz edilen altınları bu fiyattan satın alır. Böylece ülke düzeyinde sabit altın fiyatı uygulaması gerçekleştirilmiş olmaktadır.
Her ülke bu şekilde ulusal parasını altına bağlayınca tüm ulusal paralar otomatik biçimde sabit kurlarla birbirine bağlanmış olmaktadır. Ulusal paralar arasındaki değişim oranı bu paraların kapsadığı altın miktarlarının oranına bağlı olarak belirlenir. Örneğin, *bir Osmanlı akçesi bir gram, bir İngiliz sterlini iki gram saf altına eşitse olduğu durumda, 1 ingiliz sterlini 2 osmanlı akçesine eşit olmaktadır.
Uluslarası düzeyde ulusal paralar arasındaki değişim oranının bunların altın miktar oranına eşit olarak sürdürülmesi, altının ihraç ve ithalinin serbest olması dolayısıyla gerçekleşmektedir. Yani, eğer bir yabancı para ulusal para karşılığında bunların altın kapsamları oranından daha yüksek bir değere çıkma eğilimi gösterirse, kimse o dövizi satın almaz. Bu nedenlye dışarıya ödeme yapacak olanlar yüksek fiyattan para ödemektense altın göndermeyi tercih edebilirler.
Örnek üzerinden gitmek gerekirse, yukarıdaki anlatılanlara bağlı olarak İngiltere’ye ödeme yapmak için İstanbul’da sterlin talep eden bir kimseyi ele alalım. Sterlinin altın fiyatı 2 Osmanlı lirası olduğu için ona daha yüksek bir fiyat ödemez. Bunun yerine İngiltereye altın ihraç eder. Benzer şekilde elinde sterlin bulunan ve bunu Osmanlı lirasına dönüştürmek isteyen bir kimse de bir sterlin karşılığında 2 Osmanlı lirasından daha düşük bir fiyata razı olmayacaktır. Çünkü bunu yapmak yerine altın getirmek daha avantajlı olacaktır.
Bu açıklamalarda altının gönderilmesi masrafsız olarak düşünüldü. Fakat gerçekte altını uluslarası alanda taşımanın bir maliyeti olmaktadır. Taşıma giderleri dikkate alındığında yukardaki sonuçlarda ufak değişiklikler gerekli olacaktır. Bu değişiklik, ulusal paralar arasındaki değişim oranı (döviz kurları) taşıma giderleri kadar bu paraların altın oranından sapma gösterebileceğidir.
Özetle, ele alınan ülkede bir yabancı paranın piyasa kuru en fazla, *onun altın kapsamına göre belirlenen fiyatı ile kapsadığı altın miktarının ilgili ülkeye taşınması için gereken giderlerin toplamın eşit olabilmektedir. Yabancı paranın bu kuruna, ele alınan ülke açısından altın ihraç noktası adı verilmektedir. Yukardaki örnek bağlamında, 1 gram altının İstanbul ile İngiltere arasında taşıma masrafı 0,02 Osmanlı lirası varsayılırsa, 1 sterlin = 2,04 Osmanlı Lirası edecektir. Bunun nedeni Sterlinin 2 gram altın değerinde olmasıdır. Doğal olarak bu fiyattan yüksek bir Osmanlı lirasını sterlin için ödemek yerine altın tercih edilmesi beklenecektir.
Tersi durumda, dövizin alabileceği en düşük değer ise, *paraların altın oranına göre belirlenen fiyattan altının taşıma giderlerinin çıkartılması ile elde edilebilmektedir. Bu da ilgili paranın altın ithal noktasıdır. Yukardaki örnek bağlamında bu durum, 1 Sterlin = 1,96 Osmanlı lirası.
Kısaca, altın para standardı bir sabit kur sistemidir. Bu sistemde döviz kurlarının sabit oluşu görevli kuruluşun bu fiyattan serbest altın alım satım faaliyetlerinde bulunması ve altının ihraç ve ithalinin serbest oluşuyla sağlanmaktadır.
Ulusal paralar altın gibi ortak bir paraya bağlı olduklarından bu sistemde bugünküne benzer biçimde karmaşık döviz piyasaları bulunmaktadır. Altın Para günümüzde uygulanmayan ama sabit kur sisteminin temelini oluşturan bir kur sistemidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder