Bu hesapta merkez bankasının döviz piyasasına yapmış olduğu müdahalelerin sonucunda ülkenin uluslararası resmi rezervlerinde meydana gelen değişmeler gösterilmektedir.
*Piyasada döviz talebinin döviz arzını aştığı durumlarda, kur yükselecektir. Eğer kur istikrarı sağlanması amaçlanıyorsa, bu kurun yükselişine karşı merkez bankası müdahalesi gelecektir. Bu müdahale merkez bankasının döviz satışı gerçekleştirmesiyle vuku bulur. Sonuç olarak, resmi rezervler eksilecektir.
Döviz arzının piyasadaki talebin üzerine çıkması durumlarında ise, kur düşüşünün önlenmesi amacıyla merkez bankası piyasadan döviz satın alacaktır. Bu duruma bağlı olarak söz konusu satın alınan dövizler resmi rezervlere eklenecektir.
Merkez bankasının yaptığı bu tarz işlemler, görüldüğü gibi ülkenin uluslararası rezervlerinde değişmelere neden olmaktadır. Bu değişmelerin net sonucu ödemeler bilânçosunun “resmi rezervler hesabı”nda (official reserves account) gösterilmektedir.
Bir ülkenin uluslararası rezervleri; döviz (ileri sanayi ülkeleri paraları), altın ve IMF kaynaklarından (SDR) oluşmaktadır.
Çoğu dünya ülkesin bakımından söz konusu rezervler içindeki en büyük oran döviz rezervlerinde olmaktadır. Bu döviz rezervleri için en çok kullanılan para ise Amerikan dolarıdır. (Geleneksel olarak ingiliz sterlini rezerv para olarak kullanılmıştır.)
Merkez bankaları döviz piyasasındaki alım-satımlar yaygın olarak Amerikan doları üzerinden yapılmaktadır. Son zamanlarda Euro da bu amaçla kullanılmaya başlanmıştır.
Önceki yazılarımızda değindiğimiz gibi otonom işlemler yani ekonomik hayatın normal işlemleri, ihracat ve ithalat gibi işleyişlerin sonucu olarak gerçekleşir. Kısacası, bu işlemler bağımsız veya kendiliğinden yapılan işlemler olmaktadır. Cari işlemler ve çoğu sermaye işlemleri bu türdendir. Bunlara ödemeler dengesi tablosunda çizgi üzerinde (above-the-line transactions) yer almaktadır.
Diğer taraftan otonom olmayan, denkleştirici işlemlerin ortaya çıkış nedeni, ödemeler bilânçosunun durumuna bağlı olmaktadır. Yani, eğer otonom gelirler ile otonom giderler arasında bir dengesizlik söz konusu ise, denkleştirici işlemlerin gerçekleşmesinin yolu açılmaktadır.
Resmi rezervler hesabındaki işlemler bu sözü edilen açık veya fazlalıkların bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Kısacası, bu işlemler söz konusu dengesizlikleri gidermek için yapılan denkleştirici işlemlerdir ve çizgi altında yer alırlar. (under-the-line transactions) Eğer otonom işlemler grubunun alacaklı ve borçlu kısımları birbirine eşit olsaydı, resmi rezervlerde herhangi bir değişmeye gerek duyulmayacaktı.
Muhasebe tekniği açısından resmi rezervlerle ilgili işlemlerin ödemeler bilânçosuna kaydedilişi şu şekilde olmaktadır. Ülkenin resmi rezervlerde gerçekleşen azalma alacak işlemi, resmi rezervlerdeki artma ise borç işlemi niteliğinde olmaktadır.
1. Kur Sistemi, Dış Ödeme Dengesizliği ve Rezerv Değişmeleri
Bilinmesi gerekir ki, dış ödemeler dengesizliği ile resmi rezervlerdeki değişme arasındaki ilişkinin niteliği kur sistemine bağlı olmaktadır.
Sabit kur sisteminde amaç, döviz arz ve talep güçlerindeki bir değişme durumunda, kurlarda ortaya çıkması muhtemel bir değişmenin tümüyle önlenmesi demektir. Bu ancak merkez bankasının piyasada dış açık miktarında döviz satması ile gerçekleşir, aynı şekilde dış fazla durumunda ise söz konusu miktar kadar döviz satın alınması şeklinde olacaktır.
Anlaşılıyor ki, resmi rezervlerde değişme (ΔR), dış dengesizliklerle aynı ölçüde olmaktadır. Bu durum şöyle formülize edilebilir.
-B = + ΔR
Bu formülde dış açık (-B), rezervlerdeki bir azalışa (+ΔR) eşit olmaktadır.
+B = - ΔR
Burada ise dış fazla (+B), rezervlerdeki bir artışa (-ΔR) eşit olmaktadır.
*Formüllerdeki rezerv artış ve azalışların ters işaretlerle gösterilmesi muhasebe uygulamaları nedeniyle öyledir. Karıştırılmamalıdır.
Her iki eşitlikte de, dış dengesizlik ile rezerv değişmeleri eşit olmakla birlikte, işaretler birbirinin tersi olmaktadır. Bunun nedeni, sabit kur sistemlerinde bir dış açığın aynı miktarda rezerv azalışını, bir dış fazlanın ad aynı miktar rezerv artışını getirmesidir.
Sabit kur sisteminin tam zıttı olan serbest dalgalanan kur sisteminde, döviz kurlarının oluşumu arz ve talep güçlerinin işleyişine bırakılmıştır. Bu sebeple, piyasa üzerinde merkez bankasının herhangi bir müdahalesi yoktur.
Özetle, serbest değişken kur sisteminde kurlar arz ve talebin etkisine göre şekillendiği için, döviz rezervlerinde herhangi bir değişme olmayacaktır. Bu durum, yukardaki formül açısından ΔR=0 (sıfır)’dır.
Gerçek hayatta bu iki zıt kutup olan sistemler arasında karma çeşitli uygulamalar mevcuttur. Bunlar, bir yandan piyasa koşullarına göre kurlarda değişmeye izin verirken, diğer yandan aşırı dalgalanmalar durumunda merkez bankası müdahaleleri ile önlem alınmasını öngörürler.
Günümüzde birçok ülke tarafından benimsenen “yönetimli dalgalanma” böyle bir sistemdir. Bu uygulamalarda sabit kur sisteminden olmayan kur değişmeleri gerçekleştiği gibi, aynı zamanda sabit kur sisteminde olan resmi rezerv değişmeleri meydana gelmektedir. Burada önemli nokta, hükümet müdahalelerinin düzeyidir. Eğer müdahaleler azsa, söz konusu uygulama serbest değişken kur sistemine yaklaşacak ve resmi rezervlerdeki değişmeler göreceli olarak düşük olacaktır.
Yazımızın üst kısımlarında belirtildiği gibi, bir ülkenin uluslararası rezervleri döviz, altın ve IMF kaynaklarından oluşmaktadır. Piyasa müdahaleleri genellikle ABD doları ile yapılmaktadır. Eğer eldeki rezervler söz konusu müdahale için yeterli olmuyorsa, o taktirde IMF gibi finansman kuruluşlarından veya öteki ülkelerden borçlanma yoluna gidilebilmektedir.
2. Altın Rezervlerinin Kaydedilişi
Yazımızı bitirmeden evvel, kısaca altını resmi rezervler bağlamında açıklayalım.
Altın geleneksel olarak rezerv araçlardan biridir. Günümüzde birçok ülke halen dış rezervlerinin oldukça büyük bölümünü altın cinsinden tutmaktadır. Ancak, günümüzde altının bir uluslararası ödeme aracı rolü önemli derecede azaltılmıştır. Bu bağlamda altın için resmi sabit fiyat uygulaması sona erdirilmiştir. Altın fiyatları da özel piyasalardaki arz ve talep gelişmelerine bırakılmıştır.
Altın bir rezerv aracı olmasının yanısıra, aynı zamanda bir sanayi hammaddesidir. Bu ikili işlevi gereği altının ödemeler bilânçosuna kayıt edilmesinde özel bir durum söz konusu olmaktadır.
Bu konuda IMF ve birçok ülke tarafından benimsenen uygulamada, sanayide kullanım amacıyla yapılan altın ithalatı ve ihracatı, mal ticareti statüsünde cari işlemler içinde gösterilmektedir. Dış ödeme amacına bağlı altın işlemleri ise, resmi rezervler hesabında yer almaktadır.
Ayrıca, belirtilmesi gerekir ki günümüzde altın hareketleri, sanayi amaçlı kullanılanlar hariç, taşıma yoluyla gönderilme şeklinde olmamaktadır. Bunun yerine, güvenilirliği yüksek belirli merkezlerde (Fort Knox, Londra, Paris, Bern) banka kasalarında muhafaza edilirler. Bu muhafaza hizmetlerinin karşılığı olarak belirli bir ücret alınmaktadır. Bu altınların mülkiyeti kağıt üzerine düşülen kayıtlarla ülkeden ülkeye, kişiden kişiye geçebilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder