Bu genel açıklamalar doğru olmakla birlikte, bazı düzeltmelere ihtiyaç vardır. Temel neden, ödemeler bilânçosu ile döviz piyasasının tam olarak birbiriyle uyumlu olmaması gerçeğidir. Mesela ülkenin dış ekonomik ilişkileri arasında yer alan bir grup işlem, bir döviz giriş ve çıkışı ile ilgili olmamasına rağmen ödemeler bilânçosuna kaydedilirler. Takas, kliring, hediyelik eşya alışverişi gibi. Neticesinde ülkenin döviz piyasası gerçekte dengede olsa bile, böyle durumlara bağlı olarak dengesiz görülebilmektedir.
Ayrıca dış dengesizliğin kur değişmeleriyle tam olarak giderilebilmesi olanağını sınırlayan bazı nedenler mevcuttur. Bu durum da kısa ve uzun dönem farklılığıyla ilgilidir. Kur değişmeleri yalnızca yeterli bir uzun dönemde arz ve talep değişmelerini uyararak dış dengesizliği giderebilecek etki doğurabilir. Fakat, daha kısa dönemlerde bu mümkün olmamaktadır. Döviz arz ve talebinin kurlara karşı esnekliğinin düşük olduğu bu durumlarda varolan bir dengesizlik uzun süre ortadan kalkmayabilir.
Görüldüğü gibi sadece kur değişmeleriyle dış dengenin sağlanması bağlamında bazı kavramsal sorunlar mevcuttur. Ayrıca uygulama açısından da sorunlar vardır. Çünkü, hemen hemen hiçbir ülkede tümüyle serbest piyasanın işleyişine bırakılan bir kur sistemi bulunmamaktadır. Bazı ülkeler sabit kur sistemi uygulamaktadır. Bu ülkeler ulusal paralarını ya bir başka ülkenin parasına ya da bir para sepetine bağlamışlardır. Bazı ülkelerde ise, kurlar görüntüde piyasa işleyişine bırakılmış olsa bile, merkez bankası müdahaleleri ile kurlarda istikrar sağlanmaya çalışılır. (yönetimli dalgalanma sistemi) Bu tarz istikrarlı kur uygulamaları, bir çeşit sabit kur uygulaması gibidir ve bu sistemlerde de dış dengenin sağlanması ekonomi politikasının temel hedeflerinden biri olmaktadır.
Yazımızın bu bölümünden itibaren açıklamalar bu doğrultuda yani sabit veya istikrarlı kur sistemlerinde dış dengesizliklerin anlaşılmasına yönelik olacaktır.
Sabit döviz kuru sisteminde ödemeler bilânçosundaki sürekli açıklar uzun vadede ülkenin birikmiş rezervlerinin ve sağlanabilecek dış kaynakların tükenmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle, dış açıkları giderici önlemlerin alınması arzulanan bir şeydir. Diğer yandan rezerv biriktirmenin bir üst sınırı olmadığı için ödemeler fazlası veren ülkeler, bu durumun giderilmesi bağlamında bir baskı ile karşılaşmazlar.
Ödemeler bilânçosu açıkları, ülkenin otonom dış dünya giderlerinin otonom dış dünya gelirlerinden büyük olmasını ifade etmektedir. Cari işlemler ve sermaye işlemlerinin bir bölümü otonom niteliktedir. Bu tür işlemlerin yapılması çeşitli nedenlere bağlı olabilmektedir. Örneğin, İthalat ve ihracat akımları uluslararası fiyat farklılıkları, zevk ve tercihler, üretim teknolojisi ve faktör donatımı gibi etkenlere bağlı olabilmektedir. Sermaye hareketleri ise uluslararası alanda yatırımların kârlılığı, göreceli faiz farklılıkları, döviz kurlarındaki beklentiler, ülkelerin siyasal ve ekonomik istikrarı gibi faktörlere dayanmaktadır.
Doğal olarak bahsedilen etkilerin zaman içinde sabit kalacağı düşünülemez. Bunların her birinde oluşabilecek değişmelere bağlı olarak ülkenin dış denge durumu da değişecektir. Bu yüzden bir ülkenin ödemeler bilânçosu önceden dengede olsa bile, zamanla bunun böyle süreceğini düşünmek hayalciliktir. Normal olanı zaman içinde bir dış açığın veya fazlanın ortaya çıkmasıdır.
Önemli bir nokta ise, ödemeler dengesinin her gün her hafta her ay aynı seviyede olmayacağı gerçeğidir. Gerçek hayatta üretimin ve dış piyasaların özellikleri nedeniyle, yıl içinde belirli dönemlerde gelirlerle giderler arasında mevsimlik dengesizlikler görülebilmektedir. Türkiye özelinde bakarsak, Türkiye’de ihracat genellikle güz ve kış aylarında artmaktadır ve bu durum sözü edilen aylarda döviz gelirlerini arttırmaktadır.
Dış denge bağlamında önemli olan, belirli dönem boyunca (tercihen bir yıl süresince) toplam gelir ve giderlerin birbirine eşitlenmesidir. Bazen konjonktüre bağlı olarak dış dengenin sağlanması bir yıldan daha uzun iki veya üç yıllık planlamaları kapsayabilmektedir.
Dış dengesizlik doğuran faktörler genel gruplara ayrılabilir.
- Yapısal Nedenler
- İktisadi Dalgalanma
- Geçici Nedenler
- Döviz Spekülasyonu
Yapısal Nedenler
Bu etkenler ekonominin içinden kaynaklanır. Önemli bir bölümü enflasyon ve onunla alakalı olarak ulusal paranın aşırı değerlenmesi ile ilgilidir.
Ulusal ekonomide uygulanan bir harcama genişletici politika (tüketim ve yatırım harcamalarının arttırılması) hem ihraç mallarına, hem de ithal mallarına olan iç talebin yükselmesine neden olacaktır. Bu durum, dış ödeme açıklarına yol açacak veya varolan açıkları daha da büyütecektir. Ayrıca, içeride talebe bağlı olarak fiyatlar artarken merkez bankası müdahaleleri ile kurların yükselmesine izin verilmemesi durumunda, ulusal para aşırı değerlenmiş olacaktır. Aşırı değerlenme, yabancı para cinsinden ihracatı pahalılaştırdığı için ihracat gelirlerini azaltacak ve ulusal para cinsinden yabancı malları göreceli ucuzlatacağı için ithalat talebini de arttıracaktır.
Kalkınma hızı da dış dengeyi etkileyen faktörlerden biridir. Az gelişmiş ülkeler genellikle kalkınma hızlarını arttırmak için, önemli miktarlarda makine, donatım ve ara mallar ithal etmek zorundadır. Fakat bu ülkelerin döviz gelirleri bu ihtiyaçlara oranla oldukça sınırlı olmaktadır. Bu durumda anlaşılıyor ki kalkınma hızının göreceli olarak yükseltilmesi dış ödeme açıklarının ve dış borçların büyümesine neden olabilmektedir.
Diğer taraftan ekonomik verimlilik bağlamında değişmeler de önemli bir etkendir. Teknolojik açıdan geride olma ve ekonomi yönetimindeki beceriksizlikler, uluslararası rekabeti güçleştirerek ülkenin ihracat gelirlerini düşürebilmektedir. Tersi durumda, yani teknolojik gelişmenin yüksek ve üretimde çağdaş yöntemlerin olduğu ülkelerde ise dış rekabet gücü artacak ve dış denge durumları bundan olumlu etkilenecektir.
Bazı kritik hammaddelere aşırı derece bağımlı olmak da başka bir etken olmaktadır. Bu durumdaki ülkeler kendi denetimleri dışındaki dünya hammadde fiyatlarında ortaya çıkabilecek artışlardan şiddetle etkilenirler. 1970lerdeki Enerji Krizi sırasından petrol ithalatçısı ülkelerin dış açık ve dış borç sorunlarına sahip olmaları bunun açık bir örneğidir.
Halkın tercihlerindeki değişimler de bu grupta ele alınabilir. Tercihlerin yabancı mallara kayması durumunda, dış denge bundan olumsuz etkilenecektir.
Ekonomik Dalgalanma
İktisadi dalgalanmalar (economic cycles), gerçekleştiği ülkede dış denge açısından önemli sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Ulusal ekonomiden kaynaklanan bir dalgalanmanın genişleme aşamasında, gelir ve harcamalar artarken fiyatlar yükselecek ve ödemeler bilânçosu açık verecektir. Daralma aşamasında ise bu faktörlerde tersine bir hareket görülecektir. Yani bir dış fazlalık ortaya çıkacaktır. Eğer dalgalanma dönemi boyunca gerçekleşen bu açık ve fazlalar birbirine eşitlenmiyorsa ülke için ciddi bir dış ödeme sorunu söz konusu olabilmektedir.
Diğer taraftan, bir ülkenin dış dengesi ulusal ekonomiden kaynaklı bir dalgalanmadan etkilenebileceği gibi, yabancı ülkelerdeki dalgalanmalardan da etkilenebilmektedir. Özellikle ticaret ortaklıklarının bol olduğu ülkeler arasında bu ilişkiler daha derin olmaktadır.
Geçici Faktörler
Dış dengeyi bozan bir diğer grup gelişmeyi de geçici (occasional) faktörler olarak sınıflandırabiliriz. Sözü edilen faktörler beklenmedik şekilde ortaya çıkan ve ilgili ülkelerin denetimleri dışında olan olay, durum ve faktörlerdir.
Bir kısmı kendiliğinden düzelecek nitelikte (reversable) olmakta ve varolmasına neden olan koşullar ortadan kalkınca dış denge üzerindeki baskılar da yok olacaktır.
Diğerleri ise daha köklü etkilere sahip olmaktadır. Hem doğrudan hem de dolaylı yönden dış açıkların artmasına neden olabilmektedirler. Dünya hammadde fiyatları yükselişi bu grupta düşünülebilir. Ayrıca kötü hava koşulları, su baskını, kuraklık gibi nedenlerle ihracatın azalması da geçiçi faktörler arasında belirtilebilir.
Döviz Spekülasyonu ve Mali Krizler
Spekülatif nedenlerle, kısa süreli sermaye fonlarının ülkeye giriş ve çıkışları dış dengeyi etkileyebilen bir başka faktördür. Örneğin, ulusal parada değer kaybının beklendiği bir durumda, yoğun biçimde döviz satın alınması, dış açık sorunun boyutlarını daha da büyüten bir etkiye neden olacaktır.
Son yıllarda mali küreselleşme ile birlikte mali krizlerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunun önemli bir nedeni, kısa süreli sermaye akımlarının faiz ve kur değişmesi olasılıklarına anında ve şiddetli tepki vermesidir. Özellikle yaşanan bütçe açıklarının yüksek faiz politikası ile kısa süreli borçlanma ile karşılanması, bu ülkeleri mali krizlere açık bir durumda bırakır.
Bu gibi durumlarda sorunun büyümesini önlemek için makro ekonomik dengesizliklerden kaçınmak, yeterli ölçüde döviz rezervi bulundurmak ve sermaye giriş ve çıkışının kotaya tabi tutulması gibi önlemler düşünülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder