Altın standardına bağlı denkleşme mekanizmasında para otoritelerinin teori gereği pasif olmaları öngörülmüştür. Yani para otoriteleri, dış dengesizliklere bağlı olarak gerçekleşen altın rezervlerindeki değişmelerin para arzı üzerindeki etkisini engellememelidir.
Ancak bu açıklamalara rağmen, altın para standardının uygulandığı dönemlerdeki ekonomilere yönelik yapılan uygulamalı çalışmalar durumun pek de öyle olmadığını göstermiştir. Bu araştırmaların sonucu göstermiştir ki, ülkeden altın çıktığında para otoriteleri bu duruma genellikle genişletici bir para politikası uygulayarak karşılık vermişlerdir. Tersi durumda yani ülkeye altın girince ise para arzını sabit tutmak için giren altınlar kısırlaştırılmıştır.
Ayrıca, 19. yüzyılın son dönemlerinde altın standardı beklenmedik bir etkin kullanımla gerçekleşmekteydi. Bu dönemde söz konusu sistem adeta “altın çağı”nı yaşamıştır. Uluslararası ödemelerde uzun süreli bir açık veya fazla sorununa çok ender rastlanmaktaydı.
Araştırmacılar bu durumu açıklarken sermaye akımları üzerinde durmaktadırlar. 19. yüzyılda belli başlı mali merkezler arasında yakın bir ilişki bulunmaktaydı. Hükümetler, söz konusu yıllarda uluslararası sermaye akımlarına çok az kısıtlama uygulamaktaydılar. Londra en büyük mali merkez, Paris, New York, Roma da diğer önemli sermaye piyasalarıydı. Gelişmekte olan zamane ülkeleri de bu piyasalarda tahvil satarak kolaylıkla uzun süreli sermaye fonları sağlayabilmekteydiler. Bu tarz sermaye akımları önemli hacimlere ulaşabilmekteydi.
Uzun süreli sermaye akımları otonom nitelikte olmasına istinaden, ödemeler bilânçosu durumuyla alakalı değildir. Fakat, dışardan sağlanan bu fonlar sayesinde ülkeler iç tasarruflarından daha büyük oranda yatırım fırsatına sahip olabilmektedirler. Böylece dış ödemeler dengesi üzerindeki baskılar da yumuşatılmış olmaktadır. Diğer taraftan, açık veren ülkeler faiz oranlarını yükseltmekle dışarıdan kısa süreli sermaye de çekebiliyordu. Bu da açığın kapatılması için gerekli önlemlerin alınması konusunda söz konusu ülkelere zaman kazandıran bir durumdu.
Sonuç olarak, altın standardı zamanında uluslararası uzun ve kısa süreli sermaye akımları önemli bir rol üstlenmekteydiler. Bu akımlar nedeniyle teoride öngörülen dış ödeme dengesizliklerine bağlı olarak gelişen para arzı ve iç fiyatlardaki önemli değişmeler gerçekleşmemiştir.
Hükümet müdahaleleri genel olarak iradi para politikalarıyla şekillenmişlerdir. Bunun nedeni olarak sermaye akımlarının çözümü kolaylaştırması söylenebilir. İktisat politikasının temel amacı dış dengenin sağlanmasıdır, fakat bunun nasıl olacağı konusunda net kurallar yoktur. Sermaye akımları söz konusu denkleşmenin önündeki engelleri kaldırarak bunu iradi para politikaları ile gerçekleştirmeyi mümkün kılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder