27 Şubat 2011 Pazar
Harcama Kaydırıcı Politikalar
Harcama Değiştirici Politikalarında ifade edilen toplam harcamalarin hacmi yerine harcamaların bileşimini etkilemeye yönelik bu politikalar arasında şunlar sayılabilir; dış ticaret kısıtlamaları, döviz kontrolü ve kur ayarlamaları.
Dış Ticaret Kısıtlamaları:
Hükümetlerin ithalatı sınırlandırmak için koydukları gümrük tarifeleri, ithal kotaları ve yasaklamalar gibi önlemler bu bağlamda ele alınır. Bunlar yabancı mal ve hizmetlerin ülkeye girişini azaltıcı veya tamamen önleyici etki yaparak döviz giderlerini azaltacak ve dış ticaret açığının giderilmesi açısından katkı sağlayacaklardır. Aslında bu önlemler açıkları doğrudan giderme amacına değil, baskı altına alıp caydırıcı bir etki yapmaya yöneliktir.
Döviz Kontrolü:
Bu araçta, dışarıya yapılacak ödeme akımlarının hükümetler tarafından değişik şekillerde engellenmesi gerçekleştirilir. Döviz kontrolünün en çok uygulandığı alan yurtdışına yapılan sermaye ihracında olmaktadır. Devletler karşılaştıkları dış ödeme açığının düzeyine göre, sermaye ihracına değişebilen ölçülerde kısıtlamalar koyabilmektedir. Döviz kontrolünün daha sert halinde mal ve hizmetlerin ithali için kullanılan döviz miktarları da sınırlandırılabilir. Sonuç olarak, tüm bu uygulamalarda temel amaç, ülkenin toplam döviz giderlerinin kısılarak dış açığın azaltılması veya isteniyorsa tamamen giderilmesidir.
Gerek dış ticaret sınırlandırmaları, gerekse kambiyo denetimi serbest ticaret ve piyasa mekanizması düşüncesine göre karşı uygulamalardır.
Gümrük tarifeleri çoğu mallarda uluslararası anlaşmalarla belirlenir. Doğal olarak ülkeler bunları tek taraflı bildirilerle değiştirmeleri mümkün olmamaktadır. (ülkelerin karşılaştırmalı güçlerinin farkının büyük olması istisna oluşturabilir) Fakat bu durum gümrük tarifelerinin değiştirilmemesinde tek etken olduğu söylenemez. Çünkü bir diğer etken de yapılacak bir gümrük tarife değişikliğine karşılık diğer ticaret ortaklarının misilleme yapması olasılığıdır. (onlarında aynı şekilde kısıtlayıcı önlem alması) Sonuç olarak, gümrük tarifelerinin ekonomik sakıncaları onların bir politika aracı olarak kullanılmasını engellemektedir. Yani ülkelerin bu bağlamda büyük bir serbest davranma lüksüne sahip oldukları söylenemez.
Benzer durum kambiyo denetimi için de geçerli olmaktadır. Kambiyo denetiminin en önemli olumsuz etkisi ülkenin ulusal parasının konvertibil olma (değiştirilebilir)(convertibility) özelliğinin azalması veya tamamen ortadan kalkabilmesidir. Bu durum ulusal paranın “yumuşak para” olarak ifade edilir. Dış açıkların giderilmesi için ulusal paranın konvertibilitesinden vazgeçmek pek akıl kârı bir iş değildir.
Kur Ayarlamaları:
İngilizce olarak exchange rate adjustment ifadesi ile karşılanan bu politika aracı sabit veya istikrarlı kur rejimlerinde uygulanabilmektedir. (serbest dalgalanan kur sisteminde kurlar serbest piyasaya bırakılmaktadır) Böyle bir sistemde bilindiği gibi günümüzde ülkenin parası ya güçlü bir para birimine (dolar, euro gibi) ya da SDR gibi özel olarak oluşturulmuş yabancı paralar sepetine bağlanmıştır. Hükümetler döviz piyasalarına yaptıkları müdahaleler ile kurları sabit veya istikrarlı düzeylerde yani alt ve üst sınırların olduğu bir istikrarlı sistemde sürdürmeye çalışırlar.
Ancak atlanmaması gereken nokta, kur ayarlamalarının uzun vadeli dış açıklar konusunda etkisiz kalmasıdır. Çünkü piyasada sınırsız döviz satma olanağı olmadığına göre ülke, elbet bir gün resmi döviz kurlarını yükseltmek zorunda kalacaktır. Bu durumda kurların aniden yükseltilmesi işlemine devalüasyon, düşürülmesine ise revalüasyon denilmektedir.
DEVALÜASYON hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder