Bir ülkenin ödemeler bilançosu kısaca, ülkenin tüm gelir sağlayan ve gider doğuran işlemlerinin (mal, hizmet ve sermaye) kaydedildiği bir tablosu demektir.
Bu sözü edilen işlemlerle ülkenin döviz piyasasındaki toplam döviz talebi ve arzı arasında yakın bir ilişki mevcuttur.
Kabaca, ödemeler bilançosunun borçlu işlemleri (dış harcamalar) döviz talebini, alacaklı işlemleri (döviz gelirleri) ise döviz arzını temsil etmektedir. Ancak bunun yaklaşık bir gösterge olduğu unutulmamalı, çünkü ödemeler bilançosuna alacak veya borç işlemi olarak kaydedilen döviz piyasasını etkilemeyen birçok işlem gerçekleşmektedir.
Bu hatırlatmadan sonra, ödemeler bilançosu borçlu işlemlerin ülkenin döviz talebini, alacaklı işlemlerin de döviz oluşturduğunu varsaydığımız durumda, *döviz arz ve talep eşitliğinin sağlandığı kur düzeyinde ödemeler bilançosu da dengeye ulaşmış olacaktır. Kısaca, aşağıdaki grafikte döviz arz eğrisinin SS, döviz talep eğrisinin de DD olduğu durumda, E noktasının karşılığı olan R0 düzeyinde ülkenin dış dengesi sağlanmış olmaktadır.
Aynı doğrultuda, serbest değişken kur sistemi altında döviz talebi eğrisinin D’D’ ye kayması ile döviz kurunun E1 noktasına karşılık gelen R1 düzeyine çıkması sonucu tekrar dış denge oluşmuş olacaktır.
Dış ödemelerde dengesizlik konusuna bakarsak, eğer hükümet döviz talebi D’D’ biçiminde kaydıktan sonra da kur düzeyinin eskisi gibi R0 olarak kalmasını isterse (sabit kur sistemi varsayımı), bu durumda ödemeler bilançosunda EK (veya M0M2) miktarında bir açık oluşacaktır. (döviz talebi artarken döviz kurunu sabit tutma isteği)
Merkez bankası *söz konusu açığı karşılamak için piyasada buna eşit miktarda döviz satışında bulunması gerekmektedir.
Merkez bankası bazen kuru sabit tutmak yerine sınırlı müdahale yaparak kurun belli oranda değişmesine de izin verebilmektedir. (yönetimli dalgalanma) (ayarlanabilir dalgalanma) Bu durumda belli oranda hem dış açık hem de kur değişmesi ortaya çıkacaktır.
Genel olarak ifade edilmesi gerekirse, dış dengeyi sağlamak amacıyla merkez bankasının piyasaya yaptığı müdahalelerle kur değişmeleri arasında ters bir ilişki mevcuttur.
Örneğin *döviz talebinin döviz arzını aştığı bir durumda merkez bankası ne derece döviz kurlarındaki değişmelere izin verirse, döviz satışında bulunmak üzere piyasaya yapacağı müdahaleler de o derece azalmaktadır.
Serbest dalgalanan kur sistemlerinde kurlar kendiliğinden ve gerekli ölçülerde değişebildiği için merkez bankasının piyasa müdahaleleri söz konusu değildir. Aynı doğrultuda, bir döviz arzı fazlalığı karşısında da bu mekanizma tersine işler; yani kurlar serbestçe yükselme gösterdikçe merkez bankasının piyasadan döviz satın alışlarına olan ihtiyaç o derece azalır.
Bununla birlikte uygulamada sınırsız bir serbest değişken kur sistemini görmek oldukça zordur. Hükümetler, uluslarası ticaret ve mali ilişkilerde belirsizlikler doğurması ve enflasyonu hızlandırması nedeniyle döviz piyasalarına müdahale ederek aşırı dalgalanmayı önlemeye çalışırlar.
Hükümet müdahalesi; kurlar yükselirken merkez bankasının serbest piyasada döviz satması (arz yaratması) şeklinde olurken, kurlar düşerken de piyasadan döviz satın alması (talep yaratması) şeklinde olmaktadır.
Müdahalelerin derecesi kurlarda arzulanan istikrarın ölçüsüne bağlı olarak belirlenir. Sıkı bir sabit kur politikasında müdahalelerin derecesi yüksek olurken, gevşek bir kur politika durumunda ise, müdahalelerin derecesi düşük seviyede olmaktadır.
Ancak belirtmek gerekir ki, her ne şekilde olursa olsun, özellikle kur yükselişleri karşısında merkez bankasının etkili bir müdahale politikasını gerçekleştirebilmesi için ülkenin resmi döviz rezervleri yeterli düzeyde olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder