Bu görüşe göre, *ilerde gelişip karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olacak endüstriler optimum üretim düzeyine ulaşıncaya kadar gümrük tarifeleriyle dış rekabete karşı korunmalıdır.
Tarihsel ve doğal nedenlerle başka ülkelerde daha erken kurulmış bulunan bir sanayi dalı, o alanda yeni kurulacak olanlara göre bir üstünlüğe sahip olur. Bunun nedeni, onun elde etmiş olduğu deneyim, teknik bilgi ve ölçek ekonomileri gibi gelişmelerin doğal sonucu olabilir.
Dolasıyla doğal kaynaklar, işgücü ve piyasa gibi özellikler yönünden kurulması ülke koşulları açısından oldukça uygun olsa bile, deneyimsiz genç endüstrilerin olgunluk çağına gelinceye kadar dış rekabetten korunmaları gerekir. Bu korunma yapılmazsa, dış rekabet karşısında dayanamayacak ve gelişme fırsatı bulamadan firma iflas etmek durumunda kalacaktır.
Bu tezdeki dikkat çeken bir nokta, koruyuculuğun sürekli olarak değil, söz konusu endüstri dalının olgunluğa erişinceye kadar sürecek geçici bir özelliğe sahip olmasıdır.
Koruyuculuk durumu altında, ticaret hacmi genişledikçe aynı firma içerisinde işçiler işi yaparak öğrenirler, daha kitlesel üretim olanağı ve etkin yönetim bilgisine sahip olunur. Buna içsel ölçek ekonomileri denir.
Bunun dışında, endüstrideki firma sayısı arttıkça, daha kolay ulaşılır kalifiye işçi ve diğer altyapı tesisleri sayesinde azalan maliyet kuralı geçerli olabilmektedir. Buna da dışsal ölçek ekonomileri denmektedir.
Bu tezi aşağıdaki grafikte analiz etme şansına sahibiz.
Grafikteki bilgiler ışığında,
İlk aşamada üretim hacminin OM1 olduğunu kabul edelim.
Uzun dönem maliyet eğrisi UDOM olmaktadır.
P1 ilk üretim maliyetini, P2 de dış rakiplerin satış fiyatlarını (dünya fiyatları) ifade eder.
Bunun anlamı, *serbest ticaret koşulları altında bu endüstri yabancı üreticilerle rekabet edemeyecektir.
Endüstriyi korumak amacıyla P1P2 tutarında bir gümrük vergisi koyulması gereklidir.
Üretim hacmi ancak OM2 yi aştıktan sonra, yerli üreticiler uluslarası piyasalarda rekabetçi duruma geçebileceklerdir.
Bu nedenle, *söz konusu aşamaya kadar gümrük tarifelerinin giderek azaltılması ve o noktada kaldırılması beklenir.
Genç endüstriler tezi asıl olarak sanayileşmeye yeni başlayan ülkelerle ilgilidir.
Fakat, ölçek ekonomileri sağlanabilecek her endüstride aynı tezin geçerli olduğunu görmekteyiz.
Sanayileşme stratejileri açısından bakılırsa genç endüstriler tezi ''dinamik karşılaştırmalı üstünlükler'' e dayanmakta ve ihracata yönelik kalkınma modellerine uygun bulunmaktadır.
Bu stratejinin temeli her endüstrinin değil potansiyeli göz önünde bulundurularak seçilen endüstrinin korunmasına dayanır. Bu açından ithalat ikamesi stratejisinden farklıdır. Çünkü ondaki durum tüm endüstrilere yöneliktir.
Her ülkede belirli bir koruyuculuktan sonra rekabetçi duruma gelen birçok endüstriye rastlanabilmektedir. Bu uygulamaların ekonomiye getireceği maliyetlerde söz konusu uygulamalara geçilmeden etraflıca düşünülmesi gereken hususlardır.
Endüstri seçiminde doğru karar vermek oldukça önemli bir noktadır. Aksi halde uzun süre desteklenilmesine rağmen beklenen şekilde maliyetlerini dünya fiyatları düzeyine indiremeyen endüstrilerle karşılaşılabilir.
Söz konusu sektördekilerin geçici dönemde sağlanan imkanlara bağlı olarak gerçekleşen bu kârlılıklarından vazgeçmeme eğiliminde olması da görülebilmektedir. Bu yüzden uygulamanın düzenlenmesinin planlı bir şekilde yapılmasında yarar vardır.
Özetle, *devlet yetkilileri koruma isteyen endüstrileri çok iyi değerlendirmeli, üreticilerin korumacılık rahatlığı içinde verimlilik artışı konusunda isteksizliğinin önlenmesi için denetimin etkin bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, tarifelerin kaldırılması sürecinde önceden belirli aşamalı olarak indirim ve belirli süre sonunda sıfırlanmasının planlı bir şekilde yürütülmesi etkin şekilde sonuçlar alınması adına faydalı olacaktır.
Çok teşekkürler.
YanıtlaSil