Bunları dört ayrı temel hipotez şeklinde ifade edebiliriz.
1- Faktör donatımı teoremi
2- Faktör fiyatları eşitliği teoremi
3- Stolper-Samuelson gelir dağılımı teoremi
4- Rybczynski teoremi
Faktör donatımını ayrı olarak başka bir yazımızda açıklanmıştı. Kısaca, her ülke zengin olarak sahip olduğu faktörü yoğun biçimde kullanan malların üretiminde karşılaştırmalı üstünlük elde eder.
Faktör fiyatları eşitliği teoremi ise, serbest ticaretin ülkeler arasındaki faktör fiyatlarını eşitleyeceğini söyler ve bu bakımdan uluslarası serbest faktör hareketliliği ile aynı sonucu doğurur.
Dış ticarete başlayınca dünyada mal fiyatlarının eşitleneceğini biliyoruz. (tek fiyat kanunu) Buna bağlı olarak uluslarası faktör hareketi olmadan, ülkeler arasındaki faktör fiyatlarının nasıl eşitleneceği üzerinde durulur.
Klasik iktisatçılar üretim faktörlerini ülke içinde tam hareketli (perfect mobility), ülkeler arasında tam hareketsiz (immobile) varsayılmış. Uluslarası işgücü akımları serbest kabul edilseydi, ücret eşitliği sağlanabilecektir.
Fakat, asıl konuya dönersek, yani mal ticareti yoluyla nasıl ücret eşitliği sağlanacağına bakmalıyız.
Bu noktada basit bir örnek üzerinde durursak, Türkiye'nin emek-yoğun tekstil üretiminde uzmanlaşmaya gittiği varsayılırsa, işgücü talebi artacaktır ve bunun neticesinde ücretlerin artması beklenecektir. Tam tersine Almanya gibi sermaye yoğun bir üretimde uzmanlaşanlar için ise işgücü için ücretler azalacaktır.
Sonuç olarak, ülkenin zengin sahip olduğu faktörlerin fiyatı yükselecek, kıt faktörlerin bedeli ise düşürek, ülkeler arasında faktör fiyatlarının eşitlenmesine sebep olacaktır. Tabii ki bu varsayımın üretimde birbirine benzer teknolojik gelişime sahip ve üretim faktörlerinin homojen olmaması içine katmadığından günümüzdeki ülkeler arasındaki ücret farklarını açıklaması mümkün değildir.
Ama özellikle sanayileşmiş ve serbest ticaretin olduğu ülkelerde bunun gerçekleştiğini görmekteyiz. Avrupa Birliğine yeni giren üyelerin karşılaştığı temel dönüşümlerden birisi de budur.
Stolper-Samuelson teoremi de, serbest ticaretin ülkenin bol olarak sahip olduğu faktörün reel gelirini yükselteceğini ve kıt faktörün gelirini ise düşüreceğini ortaya koymaktadır.
Dış Ticaretin ülke halkının yaşam düzeyinin yükselteceği görüşünü savunan Klasiklere karşı olarak, bunun ihracat yapan sektörlerin lehine olduğunu ama bu bağlamda, kıt kaynakların reel gelirini yükseltmenin korumacılık ile mümkün olacağı üzerinde durmaktadır.
Fakat, kazanç-zarar durumuna bakılınca dış ticaretin engellendiği durumlarda ülke için toplam gelirde azalmanın olacağı kesindir. Ülkelerin içinde söz konusu sektörlerin baskısı veya çeşitli politikalara dayalı korumacılık yapılabilir, tabii ki bunun toplumun tümünün ödeyeceği bir maliyet barındırdığını bilmek gerekmektedir.
Rybczynski teoremine göre ise, tam çalışma koşulları altında, yalnız bir faktörün arzı artınca, bu faktörü yoğun olarak kullanan malın üretiminin genişleyeceğini öne sürerek, arzı sabit kalan faktörü yoğun olarak kullanan malın üretiminin ise mutlak olarak daralacağını göstermektedir.
Örnek vermek gerekirse, Türkiye emek zengin bir ülke, tekstil emek-yoğun ve motor sermaye-yoğun mallar olarak kabul edildiği bir durumda, hem emek hem sermaye tam çalışma halindeyken, sermaye arzı sabit kalırken, emek stoku arttığını varsayalım. Artan emek doğaldır ki emek-yoğun tekstil kesiminde çalıştırılacaktır. Böylece tekstilde üretim artmış olacaktır. Ancak ne kadar emek-yoğun bir endüstri olsa da her üretim için bir miktar sermaye bir miktar emek gerekli olacağı açıktır. Söz konusu emeğin çalıştırılması için harcanacak sermaye, diğer üretim için kullanılan sermayeden aktarılması zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak, tekstil üretimindeki bu artışın karşılığı olarak, motor endüstrisinde bir daralma meydana gelecektir.
Rybczynski teoremini aşağıdaki grafikte görebilmekteyiz.
Grafikte görüldüğü gibi, Başlangıçta üretim dengesi Eo noktasındadır. Emekteki artışa istinaden üretim olanakları eğrisi dışa doğru genişleyerek, yeni üretim dengesini E1 noktasına taşımıştır. (dış ticaret hadleri FF=F'F' değişmediği kabul edilmiştir.)
Sonuç olarak, emek faktöründeki artış nedeniyle tekstil üretimi T0 dan T1 genişlemiş, makine üretimi ise M0 dan M1 e düşmüştür.
Kısaca tekrar etmek gerekirse, Rybczynski teoreminde, iki mallı ve iki faktörlü bir modelin tam çalışma koşullarında olduğu varsayımı altında, sadece bir faktörün arzı arttırılırsa, onu yoğun olarak kullanan malın üretimi doğal olarak genişleyecektir, ama bu genişleme neticesinde diğer sektörün kullandığı faktörden de aktarım yapılması gerekeceğinden, diğer malın üretimi ise daralacaktır.
Rybczynski teoremi iktisadi büyümenin dış ticaret üzerindeki etkilerinin incelenmesi konusunda büyük önem taşıyan bir araçtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder