Endüstrilerin kuruluş yerini ve dolayısıyla uluslarası ticareti etkileyen bir faktör de ülkelerin çevre standartları arasındaki farklılıklardır.
Çevre kirliliği tüm ülkeleri tehdit eden sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle, çevreyi korumak ve çevre kirliliğini azaltmak amacıyla çeşitli yasal düzenlemelere gidilmekte ve endüstriyel üretimde standartların düzenlemesine gerçekleştirilmektedir.
Bu standartlar temel olarak; hava, su, ses kirliliği için maksimum seviyenin ve üretimde atık miktarlarının belirlenmesiyle ilgili olabilmektedir.
Çevre kirliliği uluslarası ticarette birçok açıdan önemli sorunlar ortaya çıkarabilir. Çevre standardı düşük olan bir ülke, gerçekte çevreyi serbest bir faktör gibi, ya da bol olarak sahip olunan bir faktör donatım aracı biçiminde kullanmış olmaktadır. Kirletici üretim yapan yabancı yatırımları ülkeye davet ederek, bu üretim dalında karşılaştırmalı üstünlük elde etmektedir.
Buna istinaden bu tarzda birçok endüstrinin az gelişmiş ülkelere kaydırıldığı bilinen bir gerçektir.
Diğer taraftan çoğu gelişmiş ülke bu maliyet avantajına yönelik söz konusu ülkelerden gelen mallara gümrük tarifeleri konulmasını savunurlar, çünkü doğal çevre tüm insanlığın ortak malıdır ve yüksek standartların oluşturulmasında tüm ülkeler işbirliği içinde olmalıdır.
Araştırmalar gösteriyor ki, son yıllarda kirlilik yaratan endüstrilerin üretim ve ihracatı, temiz endüstrilerin üretim ve ihracatından çok daha hızlı bir şekilde artış göstermektedir.
Ülkelerin gelişme ve zenginleşmelerine paralel olarak çevre standartlarının yükseldiğini görmekteyiz. Bunun temel sebebi o ülkedeki halkın temiz bir çevreyi arzulamasına bağlı olarak ortaya çıkar.
Dünyamız açısından oldukça önemli bir nokta olan çevrenin korunması konusu, aynı zamanda dış ticaret açısından da önemli bir etkendir. Daha yaşanabilir dünyaya sahip olmak için bu konuda evrensel bir işbirliğinin ihtiyacı gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder