Sanayileşmiş ülkelerde yaygınlaşan 'yeni korumacılık' akımları kapsamında en çok kullanılan araçlardan birisi 'gönüllü ihracat kısıtlamaları' dır. (voluntary export restrictions)
Genellikle ithalatçı bir sanayi ülkesi ile ihracatçı az gelişmiş ülkenin anlaşmasıyla emeğe dayalı bir malın ihracatı üzerine konulan kota niteliğindedir. Bunlara 'ihracat kotaları' (export quotas) denir.
Aynı tip kısıtlamalar ayrıca 'pazar payı düzenleme anlaşmaları' (orderly marketing agreements) veya 'organize serbest ticaret anlaşmaları' biçiminde adlandırıldığı görülmektedir.
Bu uygulamalardaki temel amaç, yabancı ülkenin ihracatını sınırlandırmak ve bu sayede rekabet edemeyen yerli sanayicileri korumaktadır.
*Gönüllü ihracat kısıtlamaları nitelikleri bakımından ithalat kotalarına benzerler.
Ancak temel fark uygulamanın ithalatçı tarafından değil, ihracatçı tarafından yapılmasıdır.
Bu tür kısıtlamalar genellikle iki veya çok taraflı görüşmelerde yapılan anlaşmalarla belirlenir. İthalatçı durumundaki gelişmiş ülkenin bir tür siyasi ve ekonomik baskısıyla bu kararın alındığı bilinmektedir.
Varılan anlaşma gereği, Japonya AB'ye çelik veya Türkiye ABD'ye tekstil ihracatını belirli bir kota ile gönüllü biçimde sınırlandırır. Bu tür anlaşmalar gönüllü denmesindeki neden de budur.
İhracat kotaları genellikle gelişmiş ülkeler tarafından yeni sanayileşmekte olan ülkelerin imalat sanayi ürünleri ve tarım ürünleri ihracatı üzerine konulur.
En yoğun uygulama alanı 'hassas' sektörler olarak bilinen tekstil ve hazır giyimdir. Ayrıca, motorlu araçlar, elektronik eşya gibi alanlarda da görülür.
*İhracat kotalarının etkisi söz konusu gelişmiş ülkede mal arzını kısıtlamak olarak gerçekleşir. Ondan sonra bu ülkede malların fiyatı artacaktır ve yüksek fiyat ödemelerinin sonucu olarak gelir transferi tüketicilerden, ülkenin üreticilere doğru olacaktır.
Diğer taraftan kota miktarı kadar ihraç gerçekleştiren firmalarda bu durumdan bir rant geliri elde eder. Kıtlık rantına benzer, fakat burada ithalatçılar değil, ihracatçılar rantı elde ederler.
Gelişmiş ülkelerin bu uygulamaları gerçekleştirmelerinin altında yatan temel sebep, yurtiçi endüstrilerde işsizlik yaratmamak veya yeni iş olanakları sağlamaktır.
Diğer yandan böyle önlemlerin alınması, yeni sanayileşmekte olan ülkelerin dışa açık politikalar izlediği bir dönemde sanayileşme açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Gönüllü ihracat kotalarının bir diğer etkisi ise, ülkedeki firmaların kartelleşme eğilimlerini arttırmasıdır. Söz konusu kotalara sahip olan firmalar dışında bu pazardan pay almaya çalışan diğer firmaların bu durumda hiçbir şansı yoktur. İhracatçı ülke piyasalarında rekabet eşitliğinin bozulması anlamına gelir.
İhracatçı firmaların dış piyasalara girme konusunda deneyebilecekleri çeşitli yollar vardır. Bunlar; İhracatı kısıtlamaya tabi olmayan mal gruplarına doğru kaydırma, öteki ülkelerin kullanmadıkları kotaları onlardan devralma vs. gibi.
1994 tarihinde sonuçlanan GATT'ın Uruguay anlaşmasında MFA (çok elyaflılar anlaşması) 10 yıllık süre içinde aşamalı olarak kaldırılması kabul edilmiştir.
Türkiye'nin 1996 yılı başında yaptığı gümrük birliği anlaşması ile AB'nin Türkiye için belirlediği tekstil kotaları kaldırılmıştır. Ancak ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerin Türkiye için tekstil kotaları sürmektedir.
Dünya ticaretinin bu konuda daha gideceği uzun bir yol söz konusudur. Fakat WTO (Dünya Ticaret Örgütü) görüşmeleri ile uluslarası ticareti serbestleştirme çabaları sürmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder