3 Ocak 2011 Pazartesi

İthalat Kotaları

Hükümetlerin ithal edilecek mal hacmi üzerine fiziki miktar veya değer olarak koyduğu sınırlandırmalara 'kota' (quota) adı verilir.

Kotalar, belirli sürelere göre düzenlenirler. Örneğin 1 yıl veya 6 ay içinde ithal edilecek yabancı otomobil sayısını 1000 adet olarak belirlemek...

Kotanın yanından ithal edilen ürünlerden gümrük vergisi alınması da söz konusu olabilir.

İthalat kotaları yurtiçi sanayii ve tarım kesimini korumak ya da ödemeler bilançosu açıklarını önlemek gibi nedenlerle kullanılırlar.

Batı Avrupa'da 2. Dünya Savaşı sonrası yaygındı. Daha sonraları gelişmiş ülkelerde tarım kesimini korumak için kullanıldı.

Fakat, kotaları asıl uygulayan az gelişmiş ülkeler olmuştur, ithalatı ikame edici sanayileşme politikalarının bir aracı olarak kotaları yaygın biçimde uygulamışlardır.

Kotaların türlerine bakıldığında,

Bazılarında hükümet kuruluşu mal hacmini belirlemekle yetinir, ithalatın hangi ülkeden ve kimler tarafından yapılacağına müdahale etmez.

Buna 'global kota' denilir. Uygulamada güçlükler olabilir. İthalatı ilk yapma yarışı yaşanabilir. Mal girişini izlemek ve kotanın dolduğu an durdurmak gereklidir.

Bu sakıncaları önlemek adına kotalar özel ithalatçılar arasında belirli kıstaslara göre dağıtılabilir.

Bu tür kotalara 'tahsisli' (allocated) ithal kotası denilir.

Tahsisli kotalar uygulamada kolaylık sağlamak adına Lisans sistemine başvurulur. Lisans ithalatçıya belirli miktar mal ithal etmek için verilen özel bir izin belgesidir.

Diğer bir kota türü de 'gümrük tarife kotaları' dır. Bunlar kotaların yumuşatılmış bir şeklidir.

Burada ikili tarife sistemi uygulanır.

Şöyle ki, belirli bir ithalat miktarına kadar mallar normal gümrük vergisi ödenerek ithal edilirken, bu miktar aşılınca tarifeler de yükseltilir.

*Normal vergiye tabi olan kotalar, toplumun zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Bu sınırdan sonra ithalat kapısı malı lüks olarak tüketenler için açık tutulur.

Kotalar, yerli sanayii dış rekabetten korur ve ödemeler bilançosunu düzeltici etkiler doğururlar.


İTHALAT KOTALARININ EKONOMİK ETKİSİ
Kotaların ilk etkisi, ithal mallarının yurtiçinde arzını kısarak fiyatlarını yükseltmektir. Fiyat artışlarından sonraki durum aynen gümrük tarifelerin etkilerine benzer.

Bu nedenle her kotaya denk bir gümrük tarifesi oranı vadır. Kotalar ile tarife oranlarının eşdeğeri olarak incelenebilir.

Aşağıdaki grafikte kotaların etkisi aynen gümrük tarifelerinde olduğu gibi analiz etme şansına sahibiz.

DD ve SS kotaya tabi bir malın talep ve arz eğrileridir. Bu malın serbest dünya fiyatı P1 ile gösterilmiştir.

Söz konusu malın gümrük vergisine tabi olması durumunda

P1 = dünya fiyatı + gümrük vergisi

P1 fiyatından tüketim OL'ye, üretim OE'ye, dolayısıyla ithalat hacmi de EL'ye eşittir.


Eğer hükümet yetkililerinin bu mal üzerine MN miktarında bir kota koyduklarını kabul edelim,

İthalatın daraltılması (EL den FK ye) fiyatların P2 ye yükselmesine neden olacaktır.

Dolayısıyla konulmuş bulunan MN miktar kota, değer olarak P1P2 oranında bir gümrük vergisinin karşılığı olmaktadır.

Yurtiçi üretim OE den OF ye yükselir. (üretim etkisi)
Tüketim ise OL den OK ye düşer. (tüketim etkisi)
(a) üçgeni alanı toplumun üretim kaybını,
(b) üçgeni de toplumun tüketim kayıplarını ifade eder.
Gelir dağılımı etkisi (d) yamuk alanıyla gösterilmiştir.

Kotalar ile gümrük tarifeleri arasındaki önemli fark;
*Kotalarda (c) alanı gümrük vergileri gibi, bütçe gelirlerini etkilemez.

Kotalar yabancı mal arzını kısıtlayarak o malın ithalatçı ülkedeki fiyatını, talep esnekliğine göre ithalat fiyatının (serbest dünya fiyatı + taşıma giderleri + gümrük vergisi) üzerinde aşırı biçimde yükseltebilirler.

*İthal malların kıtlığından ortaya çıkan bu kota kârlarına 'kıtlık rantı' denilir.

İç piyasa satış fiyatı ile ithalat fiyatı arasındaki fark P1P2 ye, toplam kıtlık rantı ise (c) alanına eşittir.

Önemli olan nokta, bu kıtlık rantı(kota kârları) kimlerin alacağıdır.

Kotalar ile gümrük tarifeleri arasındaki temel farklardan birisi de budur.

Eğer kota yerine gümrük tarifesi konulmuş olsaydı, kıtlık rantı vergi geliri olarak hazineye girerdi.

Fakat, çoğunlukla ithalatçılar kotaya tabi malları düşük dünya fiyatından alıp içerdeki yüksek fiyattan satarak bu rantı elde ederler.

Bu zahmetsiz kazanç nedeniyle ülkenin gelir dağılımında eşitsizlikler ortaya çıkabilir. Ayrıca, ithalattaki bu cazip kârlar için ithalat lisansları rüşvet ve yolsuzlukları arttırabilir.

Eğer karşı ülkedeki ihracatçılar malın dış piyasası üzerinde tam bir denetim sağlayacak biçimde örgütlenmişler (monopol), ama ithalatçılar dağınık ve rekabetçi durumda iseler, ihracatçılar mallarını yüksek fiyattan satabilir ve bu söz konusu rantı kendileri kazanmış olabilirler.

Tersi durumda ise ithalatçılar örgütlenmişken (monopson) ihracatçılar dağınıksa, kıtlık rantı ithalatçılara gidecektir.

Diğer bir yol ise, hükümetin 'açık arttırma' (auction) ile lisansları en yüksek fiyatı öneren ithalatçılara satmasıdır. Bu durumda kıtlık rantı, gümrük vergilerinde olduğu gibi devlet hazinesine gider. Gelen baskılar nedeniyle pek uygulanabilir değildir.

Uygulamadaki en yaygın durum ise, kota kârlarından ithalatçıların yararlanmalarıdır.


GÜMRÜK TARİFELERİ İLE İTHALAT KOTALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Kotaların ve genel olarak miktar kısıtlamalarının, dış ticaret akımları üzerindeki etkileri fiyat mekanizmasının işleyişiyle ortaya çıkmaz.

*Bu uygulamalarla fiyat mekanizmasının yerine hükümetlerin kararları geçmiş olmaktadır.

Kotalar tarifelere göre çok daha katı uygulamalardır. Kotaya tabi mala karşı yüksek bir yurtiçi talep olsa dahi bu malın ithalatına izin verilen sınırın ötesinde artırma olanağı yoktur. Oysa gümrük tarifeleri durumunda, yüksek fiyatlardan da olsa ilgili yabancı mal talep edildiği sürece bu malın dışarıdan yapılacak ithalatla karşılanma olanağı vardır.

Kota yüzünden söz konusu talebin karşılanamaması durumunda, yasal olmayan yollardan karşılanması için kapı açılmış olacaktır. Bu da yabancı mal kaçakçılığı ve karaborsacılığı özendirmek anlamına gelir.

Tarifelerinde çok yüksek olması durumunda aynı şekilde mal kaçakçılığını özendirici etkisi olabilir.

Diğer bir fark, ithal edilen malın yurtiçi fiyat artışlarıyla ilgilidir.

Gümrük tarifeleri durumunda malın iç piyasadaki satış fiyatı dış piyasa fiyatı ile gümrük tarifesi toplamından yüksek değildir.

Kotalarda ise, iç satış fiyatının üst sınırı belli değildir, iç talep esnekliğine bağlıdır.

Aşırı biçimde yükselebilir, bu da toplumsal maliyetinin o derece yüksek olması sonucunu doğurur.

Kota ve Tarifeleri karşılaştırmak için bunu grafik üzerinde analiz etmek bize daha açık bir görme olanağı sağlayacaktır.

DD ve AA malın yurtiçi talep ve arz eğrilerini gösterir.

P1 malın dünya fiyatıdır.
MN miktarında bir kota veya buna eşdeğer olarak P1P2 ölçüsünde bir tarife konulması durumunda,

İç fiyatlar P2 düzeyinde oluşur.

Eğer yurtiçi talep eğrisi D'D' biçiminde sağa doğru kayacak olursa,

Kota uygulaması durumunda ithalat miktarı sabit kalır ve fiyatlar P3 e yükselir.

Eş değer bir tarife durumunda ise, fiyatlar P2 düzeyinde (P1 + tarife) kalacak, ithalat hacmi ise MN (=KL) den MS(=KT) ye yükselecekti.


Kotalarda saydamlık yoktur, belirsizlik vardır. İhracatçı, malı yabancı ülkenin giriş kapıların ulaşıncaya kadar ne gibi engellerle karşılacağı konusunda tam bir bilgi sahibi değildir. Ticareti caydırıcı bir etki söz konusudur.

*Ayrıca kotaların belirlenmesi, uygulanması ve denetimi yoğun bir bürokratik faaliyeti gerektirir ki bu da bir reel kaynak israfı demek olacaktır.

Diğer bir fark ise, kotadan pay almak, hele bu mal iç piyasada yoğun biçimde talep edilen bir mal ise, ithalatçı firmalar için önemli bir ayrıcalık doğurur.

Lisansların elde edilmesi için rüşvet ve yolsuzluk ortaya çıkması muhtemeldir.

Çeşitli sakıncalarında dolayı, sanayi ürünlerine ithalat kotaları konulması GATT ilkeleriyle bağdaşmaz. Eğer korumacılık zorunlu ise, GATT'ın tercihi gümrük tarifelerinden yanadır.

Tüm sakıncalarına rağmen, kotaların tarifelerden üstün oldukları konularda mevcuttur.

Belirli durumlarda tarifeler ithalatı kısıtlamada etkili olmaz, böyle bir durum ithal malların yurtiçi talep esnekliğinin düşük olması koşulları altında görülebilir.

Gümrük tarifeleri ne kadar yükseltilse de ülkeye mal girişi sürecektir. Bu yüzden ithalatı önlemek (yurtiçi endüstrileri korumak) için kota uygulaması gerekli olacaktır.

Ayrıca kotaların uygulandığı durumda, ithalatın tam olarak ne ölçüde kısıtlanacağını belirlemek mümkündür. Arz ve talep etkilerini hesaplamadan doğrudan miktar üzerinde karar verilmesini sağlar.

Genel bir değerlendirme yapıldığında, kotaların uluslarası ticaret ve mali akımlar açısından zararlı etkilerinin çok daha yüksek olduğu kabul edilecektir.

1 yorum: