Günümüzde, evrenin oluşumuna yönelik teoriler genel olarak bilinmezliğe dayalıdır ve birçok şey açıklanamaz.
Genel görecelik bağlamında yeni bir düşünce ise, yani evrenin başka bir evrenin içindeki bir kara delikten gelebilme ihtimaline dayalı bir düşüncedir.
Evrenin başlangıcı Einstein in genel görecelilik ve evreninin tarihsel olarak geçmişinin incelenmesine bağlı olarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu iki teorinin karıştırılması, bazı problemlere neden olmaktadır.
Örneğin, evren şu anki genişleme hızına bağlı olarak olmaması gereken boyutta büyüktür. Bu nedenle astrofizikçiler inflation (ani büyüme) fikrini ortaya atmışlardır. Bu da evrenin başlangıcında ilk saniyede inanılmaz oranda bir büyüme gerçekleştiğini ifade eder. (ışık hızından çok daha hızlı bir genişleme)
Genel görecelilik, bu manada inflation ı açıklayamaz. Bu nedenle yeni bir teorinin gerekliliği açıktır.
Nikodem Poplawski Indiana Üniversitesinden bir profesör olarak, bu son ortaya çıkan problemi çözebileceğini söylüyor.
Genel göreceliliğin standart versiyonunun atom altı parçacıkları hesaba katmadığını düşünüyor. Bu parçacıklar bildiğimiz gibi Proton ve Nötronlar.
Modife edilen yeni görecelilik kuramında ise, Einstein-Cartan-Kibble-Sciama görecelilik teorisi bunun aşılabileceğini ortaya koyuyor.
Teori bu parçacıkların birbirinden uzaklaşıcı (repulsive) ilişki içerisinde oldukları ve bunun sonucu olarak oldukça küçük güçlerin ortaya çıktığını iddia ediyor, ve bu ortaya çıkan güçlere torsion (bükülme) adı veriliyor.
Normal şartlar altında, biraz matematik bilimi ile torsion ların küçük boyutlarda hiçbir etkisi yok denilirken,
Eğer bu güçlerin yoğunluklar çok çok fazla büyümüşse, torsionların oldukça önemli etkileri olabileceği üzerinde duruluyor.
Daha ilginç olan ise, torsion (bükülmeler) kara deliklerin tekillik (singularity) meydana getirmelerini imkansız hale getiriyor. Eğer tekillik imkansız olursa, o zaman kara deliklerin içinde ne var?
Poplawski ilginç bir önermeye sahip,
Bütün evrenler tekillikte mümkün olduğundan dolayı, Torsion (bükülme) süreci çok büyük enerjilerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu da yeni parçacıkların yaratılmasını sağlar, madde ve anti-maddenin eşit oranda yaratıldığı bir üretim durumunda.
Bundan sonra sadece bir dengesizliğin ortaya çıkması parçacık ve anti-parçacıkların oluşması için yeterli olacaktır. Bu demek oluyor ki, yeni bir büyük patlama, yeni evrenin inşası.
Bu fikri çekici kılan ise, bükülme (torsion) başka bir teoriye gerek duymadan ani büyümeyi (inflation) açıklayabilir.
İtici veya uzaklaştırıcı iletişimin ortaya çıkardığı güç evrenin genişlemesini ve şu anki boyutunu açıklamaya da yeterli. yani bir teori ile evren tamamiyle açıklanabiliyor.
Teori bağlamında potansiyel olarak, evrenimizdeki her kara delik yeni bir evrenin oluştuğu bir yer olabilmektedir. Hepsinin de kendisine ait ayrı bir sonsuzluğa açılan.
Bir ana evrenin içinde kendine ait yeni evrenlerin doğuşu mümkün olabiliyor. Bu olaya ait özelliklerden bazılarını saptamak, deneysel olarak teorinin kanıtlamasını sağlayabilir.
Evrenimiz başka bir evrenin içindeki bir kara delikte ortaya çıkmış olabilir.
Söz konusu fikir, madde ve enerjinin kara deliğe düşüşüyle bağlantılı olarak, bir anlamda bunun beyaz delik olarak bir başka evrene geçmesini ifade etmektedir.
Böyle bir durumda, kara delik ve beyaz delik, Solucan deliği olarak bilinen Einstein-Rosen köprüsünün ağızları olacaktır.
Kara delik bir yıldızın ölümü ile ortaya çıktığına göre, evren de aynı zamanda beyaz delikten doğabilir.
Diğer taraftan, güneşimiz boyutunda bir yıldızın ortaya çıkaracağı kara delik, yalnızca 5 km genişliğinde olacaktır.
Poplawski bu konuda, bizim evrenimizde başlangıçta küçüktü ve genişledi. Yani boyutların bu evrenden görüldüğü gibi olmadığı düşünülebilir. Diğer taraftakiler bu genişlemeyi görmemesi kadar doğal bir şey yoktur.
Kara deliğin içerisinden çok daha büyük görünmesi ve dışardan küçük görünmesi muhtemeldir.
Eğer bir kimse, ölmeden kara delikten geçebilseydi, başka bir evrene girmiş olurdu. bu tek yönlü bir yolculuk olurdu. Kara deliğin içine giren birinin dışarı çıkması imkansızdır.
Teoride kara delikler kütle kaybediyor, ve Hawking in dediği gibi kaybettikleri kütle kazandıklarından az olacağı zaman, kendi içlerine çekilerek, yok olacaklardır.
Poplawski bu konuda ise, kara deliğin kaybolması oradaki evrenin yok olması anlamına gelmez. Sadece bizimle olan bağlantıları kopmuş olmaktadır demektedir.
Eğer evrenimiz bir kara delikten oluştuysa, bunu kara deliğin diğer tarafına geçip kanıtlamamız imkansızdır. Daha öncede söylediğimiz gibi bu olanaksızdır. hatta Poplawski, evrenimizin bağlantısını kapattığını da söylemektedir.
-Eğer evrenimiz kapalıysa, evrenin sınırlarına yolculuk eden biri sonuçta yine aynı noktaya gelecektir. Dünya üzerindeki seyahat gibi.
-Eğer evrenimiz düz ve açık ise, evrenin sınırlarına yolculuk eden kişi, asla bunu başaramaz. Çünkü sonsuzluğa kadar devam eder.
Eğer evrenimiz başka bir evrenin içerisinde yer alıyorsa, beklenti evrenimizin kapalı olmasıdır. Bu test edilebilir bir şeydir.
Eğer evren kapalı ve biri yıldızları izliyorsa, onların ışıkları gökyüzünün diğer tarafında da görünür olabilmektedir. eğer evren gerçekten büyükse, belki daha bu ışıklar ulaşmamış olabilir ama bir gün görebileceğimizi iddia ediyor.
Kainatın muazzam büyüklüğünde insanoğlunun birçok şeyi öğrenmesine rağmen, pek çok şeyde mahrum olduğunu düşünmek doğru olabilir. Evren boyut olarak algımızın son noktasını oluşturmakta peki ya daha büyük bir yapının olmadığını nasıl bileceğiz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder