9 Ocak 2011 Pazar

Ortak Tarım Politikası (AB)

Tarım, Avrupa Birliği politikaları içinde önemli bir yere sahiptir. Topluluğun bütçe harcamalarının yaklaşık %65 i tarım yöneliktir. Aynı şekilde yasama faaliyetlerinin de büyük bölümü tarım konusu üzerinedir.

Tarıma verilen bu önemin iki nedeni vardır.

Birincisi halkın gıda ihtiyaçlarını karşılamanın hükümetlerin başta gelen amaçları arasında yer almasıdır. Bu yüzden *tarımsal üretim konusunda az çok kendine yeten bir düzeyde olmayı arzularlar.

İkincisi de tarım kesiminin üretim özellikleri ile alakalıdır. Şöyle ki, tarımsal üretim iklim, hava, toprak gibi çok az denetim altına alınabilen faktörlerin etkisi altındadır. Bu nedenle *üründe ve çiftçinin gelirlerinde büyük dalgalanmalar olasıdır. Çiftçinin bu dalgalanmalar sırasında iflas etme ve toprağını terk etmesini önlemek için ona dengeli bir gelir sağlamak gereklidir. Bu açıdan izlenen politikalar gelir, istihdam ve yapısal uyum ile nüfus politikası gibi fonksiyonlara hizmet eder.

Tüm topluluk halkının refahı ile doğrudan ilişkili bulunması nedeniyle AET Sözleşmesi'nde tarımda ortak bir piyasa ve örgütsel yapı oluşturulması konusunda bazı ilkeler benimsenmişti. Bu ilkeler genel nitelikte ve ulusal destekleme politikalarının uyumlulaştırılması amacına yönelikti.

Ortak tarım politikasının ana özellikleri, AET sözleşmesi'nin yürütlüğe girmesinden hemen sonra 1958 Temmuz'unda Stresa'da toplanan bir konferansta belirlenmiştir. Bu konferansta belirlenen kararlar neticesinde sanayi ürünlerinde olduğu gibi, tarım ürünleri alanında da üyeler arasındaki tarifelerle diğer dış ticaret kısıtlamalarının kaldırılması ve bir 'yeşil pazar' (green market) oluşturulması kabul edildi. Ayrıca tüm üye ülkelerde tarım ürünlerine aynı fiyat düzeyini garanti etmek için ortak bir fiyat sistemi kuruldu.

Toplulukta tarımsal desteklemeye konu olan başlıca ürünler şunlardır; *tahıllar, hayvansal ürünler, zeytinyağı, bitkisel yağlar, şeker, meyveler, sebzeler ve şarap.

Oluşturulan sisteme göre, ortak tarım politikası üç ayrı fiyatı kapsar.

İlk olarak sistemin temelini oluşturan 'hedef' fiyatlar vardır. Bu fiyatlar çiftçilerin eline geçmesi istenen ideal fiyatlardır. Topluluk Konseyi tarafından her yıl belirlenir ve genellikle serbest dünya fiyatlarının oldukça üstündedir.

Piyasada geçerli olan fiyatlar hedef fiyattan az çok farklı olabilir. yani piyasa fiyatlarının, belirli oranda (örneğin %10 gibi) hedef fiyatın altında veya üzerinde oluşmasına izin verilir.

Bu sınırlara 'müdahale fiyatları' (intervention prices) denir.

Fiyatların alt sınıra düşmesi durumunda, görevli kuruluşlar piyasadan mal satın alarak stok yaparlar.

Üst sınırın aşılması durumu
nda ise, bu sahip oldukları stoklardan piyasaya mal satışı yaparlar.

*Bu müdahale sisteminin amacı Birlik çiftçilerine ürünlerinin karşılığında asgari bir fiyat ve buna bağlı olarak bir gelir garantisi vermektir.

Birliğin belirlediği yüksek destekleme fiyatlarını ve tarımsal üretimi dışarıdan gelecek ithalata karşı koruyan üçüncü bir fiyat vardır. Buna da 'eşik fiyat' (treshold price) denilir. Eşik fiyatlar yabancı tarım ürünlerinin Topluluğa girmesine izin verilebilecek en düşük fiyatlardır. Bu amaçla ithal malların eşik fiyatlar düzeyine çıkartılması düşüncesiyle değişken oranlı bir vergi (telafi edici vergi, variable levy) alınması planlanır.

Şüphesiz, Topluluğun yüksek fiyatlı destekleme politikasının gerektirdiği sübvansiyonlar doğal olarak önemli bir bütçe sorunu doğurur. Bu politikaların finansmanı Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu'ndan (European Agricultural Guidance and Guarantee Fund) karşılanır. Garanti bölümü bahsettiğimiz en düşük fiyat garantilerini ve ihracat sübvansiyonlarının maliyetini karşılar. Yönlendirme bölümü ise, tarımdaki yapısal gelişmeler için fon sağlar.


Avrupa Birliği ayrıca kendi üreticilerini korumak için bir kısım tarım ürününde ithalat takvimleri yöntemini kullanır. Bu uygulama kısaca, kendi ürünlerinin yetiştiği mevsimlerde benzer malların ithalinden alınan vergiler yüksek tutulur, diğer dönemlerde normal seviyeye indirilir. Başka bir uygulama ise, referans fiyatları'dır. Bu da belirli fiyatın altında yapılan ithalata izin verilmemesi demektir.

Birliğin ortak tarım politikası büyüklüğü doğrultusunda sorunlara da sebep olabilmektedir. Aşırı üretim ve sonucundaki stoklamanın çok büyük miktarlara ulaşması, bazen çeşitli haberlerde gördüğümüz meyve ve sebze dağları, süt ve şarap gölleri gibi terimlere neden olacak boyutlara ulaşabilmektedir. Bunun anlamı önemli stoklama giderleri demektir. Depolanan malların değerleri düştüğü için, ancak çok ucuz fiyatlarla elden çıkartılabilmektedir. Hatta çabuk bozulanlar elde patlamaktadır.

Avrupa'da uygulanan şekliyle yüksek destekleme fiyatları doğal olarak aşırı üretime yol açmaktadır. Çünkü üreticiye karşı sınırsız bir satın alma taahhüdü söz konusudur. Tüm bu nedenlere bağlı olarak söz konusu politikalar büyük eleştiri kaynağı olmuşlardır, zaman zaman önemli görüş ayrılıklarına da sebep olmuşlardır. Bu bağlamda, maliyetleri düşürecek ve aşırı üretimi engelleyecek reformlara her zaman ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, üreticilere belirli oranda sorumluluk yükleyen ve daha titiz bir fiyat politikası izlenmesi yolunda tasarılar geliştirilmiştir.

Diğer taraftan *Avrupa'nın uyguladığı bu tarım politikasının dünya ticaretini büyük ölçüde kısıtladığı konusunda şüphe yoktur.

GATT'ın Uruguay Görüşmelerinde ABD ile AB arasındaki temel görüş ayrılıkları tarımsal sübvansiyonlar konusunda olmuştur. Bu görüşmelerde ancak sübvansiyonlar %20 gibi düşük bir oranda indirilmesi kabul edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder