4 Ocak 2011 Salı

İhracat Sübvansiyonları

Devletin dış ticarete müdahalesinde amaç her zaman ithalatın kısıtlanması olmayıp bazen de ihracatın özendirilmesidir.

Bu amaçla alınabilecek önlemler oldukça çeşitlidir.

Bunlar arasında örneğin ihracatçıya vergi iadesi, dolaysız prim ödemesi, ihracata dönük üretim yapan sanayiciye düşük faizli kredi ve ucuz girdi sağlanması, ihraç malını satın alacak yabancı ithalatçılara uygun koşullu kredi verilmesi, vb. yer alır.

Bütün bu uygulamalarla ihracatçıya ya ulusal para cinsinden daha fazla ödeme yapılmış ya da ihracatçının malın birim üretim maliyeti düşürülmesi amaçlanmaktadır.

Sübvansiyonlar ihraç mallarını yabancı para cinsinden ucuzlatıyorsa, dış ticaret hadleri (dış fiyatlar) ülke aleyhine değişir. Fakat, ihraç mallarının dış talep esnekliği yeterince yüksekse, ticaret hadlerindeki düşüşe karşın, ülkenin döviz gelirleri artış gösterecektir. Çünkü, ihracat hacmi fiyatlardaki düşüşten daha yüksek oranda genişleyecektir.

Bu bahsettiğimiz durumu grafik üzerinde göstererek daha açık bir anlatım yapabiliriz.


Türkiye'nin ABD'ye tekstil ihracatını ele alalım,

Grafikteki dikey eksende fiyatlar dolar cinsinden gösterilmiştir.

Türkiye'nin dolar fiyatları karşısındaki tekstil arz eğrisi SS,

ABD'nin Türk tekstiline olan talep eğrisi ise DD dir.

Grafiğe göre, Denge E noktasında sağlanmıştır.

Türkiye, P0 fiyatından OM miktar tekstil ihraç ederek OP0EM alanı kadar döviz geliri elde eder.

Türk hükümetinin ihracatı özendirme politikaları ile ihracatçıya dolaysız veya dolaylı sübvansiyonlar sağladığı zaman,

Tekstil arz eğrisi S'S' biçiminde sağa doğru kayacaktır.

Böylece yeni piyasa dengesi F noktasında sağlanacaktır.

Sübvansiyon sonrası dolar cinsinden fiyatlar P1 e düşer.

İhracat hacmi de talep eğrisinin eğimine bağlı olarak ON düzeyine çıkar.

Bu yeni durumda toplam ihracat dövizleri ONFP1 alanına eşit olur.

Sübvansiyonun ihracat gelirlerini arttırıp arttırmadığı söz konusu alanlarının karşılaştırılması ile ortaya çıkar. İthalatın talep esnekliği ne derece büyükse döviz gelirlerinde artma olasılığı da o kadar yüksek olur.

İhracatı özendiren politikalardan sübvansiyonların ihracatçılara sağladığı yararlara karşın, iç tüketicileri olumsuz yönde etkileme potansiyelleri de vardır. Çünkü, yerli tüketici söz konusu mallara yabancıların ödedikleri fiyattan daha yüksek fiyat ödemek durumunda kalırlar. Ayrıca sübvansiyonların maliyeti de onlardan alınan vergilerden ödenmektedir.

İhracat sübvansiyonları, ithalatçı ülke üzerindeki etkileri bakımından bir tür damping niteliğindedir. O bakımdan ihracat sübvansiyonları da GATT tarafından yasaklanmıştır.

İthalatçı ülkeler ulusal ekonomilerinde doğuracağı zararlı etkilerden korunma için sübvansiyonların olduğu endüstrilere ait mallardan ek bir vergi alırlar. Bu vergiye telafi edici vergi (counter-vailing tax) adı verilir. Böyle bir verginin konulabilmesi için önce ithalatçı ülkede usulüne uygun biçimde bir soruşturmanın yapılmış olması gerekir.

Ülkelerin çoğu Amerika'nın Eximbank'ına benzer kuruluşlar aracılığıyla, ihracat (dış satım) kolaylıkları sağlarlar. Bununla beraber uluslarası tepki görmemek için bunu açıktan değil, dolaylı ve üstü kapalı bir biçimde yapılması tercih edilir. Uygulamada sübvansiyonların çok düşük faizli bir kredi gibi yöntemlerle olduğu görülmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder